M. Ali Köseoğlu

M. Ali Köseoğlu

Sen ne yaptın Hayrettin!

Konya’da süre giden her hizmetin bir kahramanı var…

Aydınlar Ocağı’nda her hafta ‘Salı sohbetleri’ devam ediyorsa Dr. Mustafa Güçlü’nün bu işin arkasında olmasındandır.

Mehir Vakfı bugün binlerce genci evlendirmiş, onlarcasının düğünü için de hazırlık halindeyse Mustafa Özdemir’in kararlılığındandır.

Çalı dergisi 100 sayıyı geçmişse Zeki Oğuz’un bu yolda yalnızlığı yoldaş edinmesindendir.

Konya’da Bosna-Hersek Fahri Konsolosluğu varsa, -Boşnakça şarkı da söylemek dâhil- Ercan Uslu’nun ‘kardeşlik’ çabasındandır…

Hayra Hizmet Vakfı Kütüphanesi’nin hâlâ ayakta durması, Hasan Hüseyin Varol Hoca’nın 3 bin kitabıyla tohum atmasından ve bu işe gönül vermesindendir.

Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin Türkiye’nin önde gelen fakültelerinden biri haline gelmesi Prof. Dr. Fevzi Günüç’ün -hiçbir kamışla yazılamayacak, fırçayla resmedilemeyecek, tezhiblenemeyecek- sevdasındandır…

Bugün 12. cilde ulaşan Akademik Sayfalar’ın Merhaba Gazetesi’nde ek olarak veriliyor olması Mehmet Ali Uz ve şimdilerde Ali Işık’ın yaşlanmayan azimlerindendir.

Mevlana Araştırmaları Merkezi’nden enstitüye uzanan yolda en büyük hizmet kuşkusuz Doç Dr. Nuri Şimşekler’indir…

1995 yılında kurulan Ribat Aşevi, Abdullah Büyük Hocaefendi’nin gayretiyle günlük bin 500’den fazla ihtiyaç sahibinin mutfağı olmuştur…

Dünya Mevlevihaneleri’ne yolculuk yaparak bizleri kültür coğrafyamızla buluşturan Ahmet Kuş, İbrahim Dıvarcı, Feyzi Şimşek’in yola düşkünlüklerini unutmamalıyız. Ve onlara bu işte destek veren Prof. Dr. Adem Esen ile Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ı…

TYB Konya Şubesi’ni kuran ruhu unutmuyoruz ama Ahmet Köseoğlu’nun 10-12 yıl önce planlı programlar düzenleyerek başlattığı çalışmalar bugün de meyve veriyor.

İmam Hatip Okulu, Yüksek İslam Enstitüsü, Talebe Yurtları Tesis ve Yaşatma Derneği ve Manevi Değerleri Koruma ve İlim Yayma Cemiyeti’nin birleşmesiyle ortaya çıkan Türk Anadolu Vakfı, kuşkusuz Rahmetli Hacıveyiszade Mustafa Efendi’nin himmetiyle bugünlere gelmiştir. Mustafa Yayla ve Mithat Büyükalim; Mehmet Ali Atiker, Erol Küçükbakırcı, Zeki Çimen, Ahmet Ağırbaşlı, Hamdi Büyükeğen, Mithat Koçak, Fevzi Serin, İrfan Tekbaş, Ahmet Yiğit ve Ahmet Çınarka bugün emaneti birlikte yükleniyorlar…

***

Kuşkusuz yazdıkça uzayacak. Yazmadıklarımız daha çok…

Konya’da uzun süredir hizmet veren bir başka dernek daha var.

Şefkat-Der…

Hayrettin Bulan ve birkaç gönüllünün yıllardır omuzladığı bu dernek de ‘kişisel’ çabalarla ayakta duruyor, evi barkı olmayanlara ev-bark oluyor.

Buraya kadar güzel ama Şefkat-Der’in 25 Kasım’da gerçekleştirdiği bir etkinlik var ki; sormayın…

25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde şiddet gören kadınlara silah kullandırma eğitimi…

Yüzleri kapalı, -maalesef ki- kocalarından ya da ailelerinden şiddet gördükleri öne sürülen kadınlar, atış poligonunda… Hedef tahtasında da erkekler var.

***

Başta ‘kadına’ olmak üzere şiddetin her türlüsüne karşı biri olarak bu eylemi Şefkat-Der’e yakıştıramadım. Şiddeti şiddetle savmak mümkün değil.

Bu talim; ortalığı kan gölüne çevirmekten başka işe yaramaz.

Adı ‘şefkat’ olan bir derneğin bu hale gelmesi de içimi acıttı.

Biz ‘taş atana gül atan’ medeniyetin çocukları değil miyiz Hayrettin abi? Sen ne yaptın?

Şefkat-Der ‘yuva’ olma özelliğiyle iktifa etmeli, sosyal ve eğitime dönük faaliyetlerle insanlığa katkısını sürdürmeli.

Hayrettin Bulan’ı da diğerlerinin arasına böylece yazabiliriz.

‘Vur emri’ veren biri olarak değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum