Putin'den AB'deki en önemli destekçisi Macaristan'a ziyaret

Putin'den AB'deki en önemli destekçisi Macaristan'a ziyaret

Macar Bilimler Akademisi Dünya Ekonomileri Enstitüsü Araştırma Grubu Başkanı Dr. Deak:- "Rusya, Orban'ın AB'yi eleştirmesinden memnuniyet duyuyor"- "Rusya Macaristan için AB'nin alternatifi değil"- Siyaset bilimci Doç. Dr. Kiszelly:- "Rusya ile ilişkiler

BUDAPEŞTE (AA) - MEHMET YILMAZ - Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasındaki en önemli destekçilerinden Macaristan'a yarın yapacağı ziyaret, ülkenin "Doğu'ya açılım politikasının bir parçası" olarak görülürken, Rusya'ya uygulanan ambargoların kaldırılmasını isteyen Macaristan'ın ziyaretle enerji ve ekonomi alanlarında yeni işbirliği fırsatları araması bekleniyor.

Macar Bilimler Akademisi Dünya Ekonomileri Enstitüsü Araştırma Grubu Başkanı Dr. Andras Deak ve siyaset bilimci Doçent Dr. Zoltan Kiszelly, Putin'in Macaristan ziyaretine ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Deak, Rusya ile en iyi ilişkilere bölge ülkelerinden Bulgaristan ve Sırbistan'dan sonra Macaristan'ın sahip olduğunu, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in son 7 yıldır düzenli olarak görüştüklerini belirterek, yarınki ziyaretin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Putin'in önceki yıl yaptığı ziyaretinin büyük tepkilere neden olduğunu ama bu yıl benzer bir tepkinin gösterilmediğine dikkati çeken Deak, şöyle konuştu:

''2015 yılında Putin'in ziyareti büyük tepki çekmişti. Çünkü o dönemde Avrupa liderleri açıkça söylemeseler de kendi aralarında Putin ile ikili olarak görüşülmemesi konusunda fikir birliğine varmışlardı ama Macar hükümeti bu anlaşmayı ihlal etmişti. O dönemde Orban bu ziyareti anlatmak için hem Varşova'yı hem de Kiev'i ziyaret etmek zorunda kalmıştı. Bu ziyareti ise neredeyse hiç kimse eleştirmiyor. Macar hükümeti Rusya ile olan ilişkilerinin önemli olduğunu her fırsatta açıkça söylüyor. Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı da son dönemde çok açık ve sert bir şekilde Rusya'ya uygulanan ambargoları eleştiriyor.''

- ''AB'nin eleştirilmesi Rusya'yı memnun ediyor"

Deak, Orban'ın, Avrupa Birliği (AB) içindeki işbirliğinin daha fazla derinleşmesine karşı çıkıp, "ulusların Avrupası" görüşünü dillendirmesinin birliği bozuyor görüntüsü verdiğini ve böyle birisinin mevcudiyetinin ise Rusya'yı rahatlattığını belirtti.

Macaristan Başbakanı Orban'ın sadece Rusya ile değil Türkiye, Çin ve Suudi Arabistan ile de sıkı işbirlikleri kurmaya çalıştığını söyleyen Deak, ''Orban, AB'yi içten eleştiriyor ama bugüne kadar sığınmacı ve Rusya'ya ambargo konulması konuları başta olmak üzere stratejik hiçbir konuda veto hakkını kullanmadı. Orban'ın, AB'nin aldığı kararları eleştirmesi Rusya'da memnuniyetle karşılanıyor.'' dedi.

Sovyetler Birliği döneminin Baltık ülkeleri ve Polonya'da ağır travmalara neden olduğuna ama Macaristan'da "yumuşak diktatörlük" yaşandığından dolayı Ruslara karşı farklı bir duruş sergilendiğine işaret eden Deak, Macaristan'da sağ kesim başta olmak üzere 2000'li yılların ortasından başlayarak Ruslarla hem siyasi hem de ekonomik anlamda yakınlaşma fikrinin ağırlık kazanmaya başladığını dile getirdi. Deak, şunları kaydetti:

''Orban'dan önce yönetimde bulunan solcu Başbakan Gyurcsany da benzer siyaset güdüyordu. Aslında Orban hükümeti önceki dönemde başlamış olan siyaseti devam ettiriyor. Orban'ın duruşu net; 'Avrupa kıtasının sorunlarını Rusya ile çatışma yerine konuşarak halletmeli ve Macar ekonomisinin çıkarına uygun bir şekilde ticari ilişkiler gerçekleştirilmeli.' Macaristan ulusal meclisinde ikinci büyük parti konumundaki Jobbik başta olmak üzere Macaristan'daki tüm partiler Rusya ile sıkı ilişkileri destekliyor. Bu konuda hükümet siyasi anlamda risk altında değil.'' diye konuştu.

- ''Macaristan için Rusya AB'nin alternatifi değil''

Deak, özellikle ekonomik nedenlerden dolayı Macaristan açısından Rusya'nın AB'ye alternatif olmasının mümkün görünmediğini ayrıca yarınki ziyarette iki ülke arasında olağanüstü bir anlaşma imzalanmasının beklenmediğini belirterek, ''Macaristan açısından Rusya AB'ye alternatif olamaz çünkü Macaristan dış ticaretinin yüzde 80'ini AB ülkeleri ile yapıyor. Geri kalan yüzde 20'sini ise diğer ülkeler oluşturuyor. Macaristan'ın ABD'ye ihracatı bile Rusya'ya yaptığından daha fazla. Macaristan ihracatının sadece yüzde 2'sini, ithalatının ise sadece yüzde 5'ini Rusya ile yapıyor. Ayrıca, Rusya'nın Macaristan'daki yatırımı neredeyse hiç yok.'' ifadelerini kullandı.

Macar ekonomisinin omurgasını AB ülkelerinin oluşturduğunu bu yüzden iki ülke arasında stratejik bir işbirliğinin beklenmesi zor olduğunu kaydeden Deak, Macaristan'ın Rusya ile ilişkilerini tamamen koparması durumunda çok etkilenmeyeceğini ama AB'den çıkışı (Huxit) durumunda ise ekonomisinin ciddi kayıplarla karşılaşacağını belirtti.

- "Polonya ile ilişkileri etkileyebilir"

Macaristan'ın tek nükleer tesisi konumundaki PAKS'a iki ek blok yapılmasını Rusya'nın üstlenmesine karşın enerji bağımlılığı konusunda Macaristan'ın Rusya'ya olan bağımlığının azaldığına dikkati çeken Deak, ''Macaristan'ın doğalgaz tüketimi son 10 yılda yaklaşık yüzde 40'lık düşüş gösterdi. Bu sebepten Rusya'dan ithal ettiği gazda yaklaşık yüzde 50'lik bir düşüş söz konusu. Macaristan'ın elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde 50'sini karşıladığını PAKS nükleer enerji tesisinin 2030 yılında kapatılması gerekiyor. Yani ileriye yönelik bir yatırım ve düzenleme gerekiyor. Macar hükümeti, söz konusu tesise Rusların ek blok yapması kararını aldı.'' şeklinde konuştu.

Orban'ın Rusya politikasının, Macaristan'ın geleneksel olarak iyi ilişkilere sahip olduğu Polonya ilişkilerini de etkileyebileceğini belirten Andras Deak, ''Orban, Macaristan'ın Polonya ile olan iyi ilişkileri korumaya ve Vişegrad Grubu ülkelerini (V4) bir arada tutmaya çalışmasına rağmen Rusya dosyası ciddi bir çatışma kaynağı. V4 ülkeleri her zaman Rusya konusunda ayrıştı. Ama bugüne kadar ayrıştıkları konuları bir kenara koyarak özellikle AB’de ortak hareket etmeyi başardılar. Rusya konusunda Macaristan ve Polonya'nın duruşu tamamen farklı ama bu problemin farklı alanlara yayılıp yayılması ise ayrı bir soru işareti.’’ ifadelerini kullandı.

- ''Doğu'ya açılım politikası''

Siyaset bilimci Doçent Dr. Zoltan Kiszelly ise, Macaristan'ın son 25 yıldır Avupa-Atlantik entegrasyonunda önemli adımlar attığını ama enerji başta olmak üzere ekonomik çıkarlarından dolayı tüm hükümetlerin Rusya ile de iyi ilişkiler geliştirmek istediğini, bu durumu 2010 yılında iktidara gelen Fidesz partisinin de devam ettirdiğini söyledi.

Kiszelly, Orban hükümetinin iktidara geldikten sonra AB ile olan ekonomik ilişkilerini birlik dışındaki ülkelerle dengelemek istediğini ve bu kapsamda "Doğu'ya açılım politikası" izlediğini belirterek, şöyle konuştu:

''Fidesz hükümeti 2010 yılından sonra ülkenin Batı'ya olan güçlü ekonomik bağımlılığını, 'Doğu'ya açılım politikası' ile dengelemek istedi. Hükümet Avrupa ülkeleri ile olan ekonomik bağlarını koruyarak Çin, Rusya, Türkiye ve diğer ülkelerle de ekonomik ilişkileri derinleştirmek istiyor. Rusya ile ekonomik ilişkiler de bu kapsamda başladı.''

Macaristan ve Rusya arasında özellikle enerji konusunda ciddi bir işbirliğinin bulunduğunu, Macaristan'ın tükettiği doğalgazın yüzde 80'ini, petrolün de ciddi bir kısmını Rusya'dan ithal ettiğine dikkati çeken Kiszelly, PAKS konusunu gündeme geldiğinde sadece Rusların projeye talip olduğunu, dolayısıyla Orban hükümetinin Rusya'yı tercih ettiğini söyledi.

Macaristan'ın bugüne kadar AB kaynaklarından ciddi bir şekilde yararlandığını ama AB'den ayrılan ve yeni katılması beklenen ülkeler dolayısıyla bu payın azalacağının öngörüldüğünü belirten Kiszelly, hükümetin bu eksikliği Rusya ile giderebileceğini düşündüğünü kaydetti.

Kiszelly, ''İngiltere'nin AB'den ayrılması, tarıma ayrılan destek fonlarının azaltılması ve Sırbistan'ın muhtemel üyeliği gibi konular dolayısıyla 2020'den sonra Macaristan'a daha az AB kaynağı gelmesi bekleniyor. Hükümet bu konuya çözüm olarak ekonomik anlamda bazı adımlar atmaya çalışıyor. Örneğin, 2028 yılına kadar sürmesi beklenen PAKS'ın inşası ekonomiye ciddi bir katkı sağlayabilir. Bu projeyle ülke, orta ve uzun vadede enerji bağımsızlığı açısından önemli bir adım atmış olacak.'' diye konuştu.

- ''Ambargoların kaldırılması isteniyor''

Macaristan'ın AB ve NATO üyeliğini önemsediğini, Polonya ve İskandinav ülkelerinin aksine Rusya'yı tehdit olarak algılamadığını vurgulayan Kiszelly, şunları kaydetti:

"Macaristan hiçbir şekilde Batı entegrasyon sisteminden ayrılmayı planlamıyor. AB'nin de ekonomik anlamda Rusya ile iyi ilişkiler içinde olmasını isteyen Macaristan, İtalya ve Avusturya ile birlikte Rusya'ya uygulanan ambargoların hafifletilmesini ya da kaldırılmasını talep ediyor. İskandinav ülkeleri ve Polonya tarihi olarak Rusya'dan korkuyor ama Çekler, Slovaklar, Bulgarlar ve Macarlar olarak Rusya'yı tehdit olarak görmüyoruz. ABD'nin Avrupa'ya asker yollamasına Çekya, Slovakya, Macaristan ve Bulgaristan daha eleştirisel yaklaştı. Bu ülkeler Rusya'dan herhangi bir askeri saldırı beklemiyor.'' dedi.

Zoltan Kiszelly, Putin-Orban görüşmesinde PAKS nükleer tesisinin genişletilmesi başta olmak üzere doğalgaz ve iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi konularının ele alınmasının beklendiğini sözlerine ekledi.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :