Öyleyse ayvayı yedik!

 “Kamusal alan”dan kovulan Din, vicdanlardan da kovulmaya başladı. Bidayette siyasi bir düzenleme olan laiklik, ‘toplumsal mantalite’ye dönüşüyor. ‘Ayıptır, günahtır’ gibi ikazlar pek umursanmıyor artık. Gündüz vakti sokak ortasında bağıra bağıra fuhuş propagandası yapan bir travestiye “ayıp oluyor” diyecek olmuştum da, kadınadam bana istihzayla bakıp, “Ne yani, paramı sen mi vereceksin?” demişti. Öyle ya; ahlaki değerlerin serbestçe tartışılabildiği, ama maddi menfaat ve zevkleri tartışmanın “kişilik hakları”na tecavüz sayıldığı bir ‘ortam’da yaşıyoruz.

Muhammed Esed diyor ki:

“(Laik) düzenler siyasi, iktisadi ve içtimai mekanizmalarını yalnızca insanların arzu ve heveslerine ve devamlı değişen maddi ihtiyaçlarına göre düzenlemişlerdir. Eğer bunu insan için doğal ve arzulanan bir şey olarak kabul edersek; buna bağlı olarak, gerçekte ‘hak ve batıl’ kavramlarının bağlayıcı bir öz taşımadıklarını ve bunların toplumsal ve siyasal şartların gereklerine uygun olarak şekil alabilen birtakım gölgeler olmaktan ileri gitmediklerini de kabul etmeliyiz. Bu düşüncenin kendi mantığı içinde sürdürülmesi, kişiyi, insan hayatında herhangi bir ahlaki müeyyidenin varlığını inkara götürür. Çünkü ‘mutlak’ olarak açıklanmadıkça ahlaki müeyyide kavramı doğası gereği anlamını yitirir. Adalet-zulüm, iyilik-kötülük kavramlarının insanlar tarafından konulduğu (bunların içinin insanlar tarafından doldurulduğu) ve bunların toplumsal düzen ve çevre değiştikçe değiştikleri kanaati vicdanımızda yer edecek olursa; onların artık güvenilir rehberler gibi hayatta bizi doğru yola götürmeleri mümkün değildir. Bunun sonucunda biz hayati meselelerimizde, bütün ahlaki değer yargılarını bir kenara bırakır ve yalnızca kişisel çıkarlarımızı göz önünde bulundururuz. İşte bu çıkarlar da kişiler, toplumlar ve milletler arasındaki ilişkilerde devamlı artan bir bunalımı doğurmakta ve insana verilmiş mutluluğun bir parçasını da devamlı yıkmakta, dünyanın huzurunun bozulmasının nihai yorumunu vermektedir.” (İslam’da Yönetim Biçimi / Muhammed Esed / Yöneliş Yayınları, İstanbul 2002).

*

Hak ve batılın, haram ve helalin, iyi ve kötünün, doğru ve yanlışın “göreceli” sayıldığı bir toplumda çocuk pornosu ve satanizm dahil her melanetin önü açıktır. Laik mantalite topluma bir kere hakim oldu mu, “herkesin doğrusu kendine” anlayışı bilinçaltlarına bir kere yerleşti mi, hiçbir devlet baskısı ahlaki çürümenin önüne geçemez. 

Alemlerin Rabbi Allah’a isyan etmiş insanların beşeri otoritelere isyan etmelerini kim, nasıl engelleyebilir? “Kamu vicdanı” edebiyatı niye sapık, cani, seri katili ve fakat karizmatik Hollywood kahramanlarından daha etkileyici olsun?  Din olmadan kime, hangi ahlakı, ne adına vazedeceksiniz? Arsızlık kötüdür, hırsızlık kötüdür, katillik kötüdür diyecekseniz, bunu ne adına söyleyeceksiniz? Laiklik adına mı? Sözünüzü niye dinlesinler sizin? Siz kimsiniz? Nihayet beşer değil misiniz? “E, ben de beşerim!” diyor karşınızdaki; “Senin sözüne karşı benim sözüm, hodri meydan!”

Sevgilisine, “Ailemi ortadan kaldıralım da rahat edelim, kafamıza göre takılalım, keyfimize bakalım” diyen o cani kız, şimdilik uç bir örnek de olsa, Din’in toplumsal hayattaki tayin edici rolüne son vermenin ne büyük felaketlere yol açabileceğini gösteriyor bize.       

Din’in yerine ikame edilmeye çalışılan hiçbir şey kalplere inşirah vermiyor. Cennet müjdesinin ulaşmadığı, ulaştırılmadığı kalpler acıyla kıvranıyor ve acıyı bastırmak için sahte cennetlere koşuyor. “Sınırsız özgürlüğü tatmak”, “Sekste bütün tabuları yıkmak”, “kafayı bulmak”, “uçuşa geçmek”, “çılgınca eğlenmek” ve bunlar için gerekli ortamı ve finansmanı hiçbir ahlaki kriter gözetmeden oluşturmak, yeni neslin hayat tarzı haline geliyor. Bu hayat tarzında asil duygulara, ulvi gayelere yer yok. Aile, vatan, millet mefhumlarına da yer yok... 

“Derin devlet” ricalinin bu konularda ne düşündüğünü çok merak ediyorum. “Atatürk heykelleri ve Anıtkabir dimdik ayakta. Başörtüsü yasağı da sürüyor. Tarikat ve cemaatlerden başka sorunumuz yok” diye düşünüyorlarsa –ki öyle görünüyor- ayvayı yedik! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.