Örümcek Ağı-III

   ÖRÜMCEK AĞI İLE AKLIN VE İZ’ANIN GÖZÜ ARASINDA III

                                                                                                      Şimdi bir önceki yazımızda  anlatılan aynı olayı yazımızda bahsi geçen bir başka yazarımızdan daha okuyalım:

      Yalan haberlerin doğrusunu ortaya koymak bizim işimiz. Bu günlerde bir hayli yoğunuz. Doğru olmayan bilgiler içeren köşe yazıları da kapsama alanımıza girdi. Köşelerinde ahkâm kesen birçok ismin, hiç araştırma yapmadan, dost sohbetlerindeki kulaktan dolma bilgileri "Olay aynen böyle, birinci elden." diyerek yazdığına şahit oluyoruz.

 

        Mesleğe muhabirlikten başlayıp haber yöneticiliği yapmış olan köşe yazarları, yazdıklarını başka gazetecilerin de okuduğunu unutmamalılar. "İstanbul'un orta yeri, Harbiye. Bir kadın taksiye binmek istiyor, şoför kadına bakıyor 'Abla, arabadan hemen in senin başın açık.' Olay aynen böyle birinci elden." Yalçın Doğan'ın 'zorbalık manzaraları' diye yazdığı yazının girişi aynen böyleydi. Bu zorbalığı yapan 'densiz'in bulunup gereken cezanın verilmesi gerekir. Zaman muhabirleri Harbiye başta olmak üzere, bölgeye yakın bütün taksi duraklarını aradı. Onların dernekleriyle görüştü. Sözlü ya da yazılı böyle bir şikâyet olmamış. Taksiciler, 'Bir plaka versin gereğini yapalım.' deyince Yalçın Doğan'ı aradık. Yazısı yayınlandığı gün, müsait olmadığını belirtip ertesi gün aranmasını istedi. İkinci gün görüşüp haberi yayınladık. Dikkat edilirse bizim haber, Doğan'ın yazısından iki gün sonra çıktı. Tek taraflı haber yazmadığımız için Yalçın Doğan'ı beklemek bizim için zorunluluktu.

 

     Haber yayınlanınca bir taksici gazetemizi aradı. İsmini ve telefonunu vererek 'akıllara ziyan şeylerden' bahsetti. Hangi televizyon olursa çıkacağını ve Yalçın Doğan ile nasıl polise kadar gittiklerini anlattı uzun uzun. Kayıtları bizde mevcut. Sakallı görünümü nedeniyle duyduğu hakaretleri, parasını alamadığını, daha neler neler. 'Olay aynen böyle, birinci elden' deyip yazmak bize yakışmadığı için Yalçın Bey'i üçüncü kez aradık. Doğru olmadığını söylediği için haberi girmedik. Belli ki bu taksici Doğan'ı çok rahatsız etmiş. Hemen yayın yönetmenimize ulaşıp muhabirin aramasından duyduğu rahatsızlığı iletmiş. Bunu mahalle baskısı olarak yorumlayıp yazacağını söylemiş.

 

         Dün 'Karşı mahalle baskısı altındayım' diyor. 'Olay aynen böyle, birinci elden' dediği kaynağını da açıkladı. Yakın bir arkadaşının eşiymiş. Plaka alınmamış, şikâyet olmamış. Ama sonuçta Harbiye'de çalışan taksicilerin hepsi zan altında kaldı. Valilik de, 'taksicinin plakasını istemiş'. Bizim aramamız mahalle baskısı ise, valiliğin sorusuna ne demeli? Resmî baskı olabilir mi? Yalçın Doğan, 'haber müdürü' olarak özür dilediğimi söylüyor. Nazik bir üslupla, 'doğru bilgi için çalışıyoruz' demiştim. Soru sormak özür dilemeyi gerektirecek bir durum değil ki. Biz doğruyu bulmak için hep soracağız. Olay aynen böyle: Sormadan gazetecilik olmaz.” (ALİ AKKUŞ)4

             Meselenin mukayesesini ve hülasasını bir sonraki yazımızda ele alacağız…



4 http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=654225

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.