Nezaket kapısından girilir

Dünyanın en sıkıcı insanları (ki bizde sıkça görülür) devamlı şikayet eden, sızlanan, kötüleyen ve diğerlerinin kendisine ne çok haksızlık yaptığını anlatanlardır. O muhteşem insanın kıymeti bilinmemiştir. Bu sıkıcılıkta insanlar daima ikiyüzlüdür.

Fransız filozof André Comte-Sponville der ki: “Bu durumda herkes için, bir ahlak risalesinden daha acil bir kitap olabilir mi? Ve ahlak konusunda erdemlerden daha ilgiye değer ne olabilir? Tıpkı Spinoza gibi ben de ahlak bozukluklarını, kötülüğü, günahı ortaya sermenin yararına inanmıyorum. Niçin hiç durmadan suçlayalım? Kınayalım?”*

Erdem nedir? Harekete geçen ya da geçebilen güçtür. Erdem güçtür. Peygamberimizin hayatı bir erdemler risalesidir. Söyleyen değil hayatıyla uygulayandır.

“Nezaket ilk erdemdir” diye başlar Büyük Erdemler Risalesi. Belki de bütün erdemlerin kökenidir. O nedenle dindar insanlar, Mevleviler veya Rıfailer, eski İstanbullular, eski İzmirliler diye sıralayacağımız kentliler nezaket erdemine sahiptiler. Konya’da 85 yaşındaki Mustafa amca şık ve temiz giyimi, nezaketiyle şenlenmiş tertemiz yüzü ile beni imrendirmişti.

Adap ve edep dediğimiz nezaketle başlar. Astların dalkavukça nezaketiyle de dalga geçilir zaten. Nezaket ahlakın doğması, bir yanıyla da ahlakın serpilip gelişeceği koşulları yaratmaktır. İnsan taklit ettiği şeye benzer.

Uluslararası politik ve stratejik araştırmalar merkezi 850 liseli ile araştırma yapmış. Gençlerde şiddet eğilimi var (%65 şiddet uyguladım diyor) bu çocuklar şiddeti, kabalığı nerede öğrenmiş? Elbette doğduğu yerde; evde. Gençler şiddetle evde tanışmış (%74). Uygulayan genelde baba (%29), sırasıyla ağabey (yine erkek), öğretmen, anne ve arkadaş. Çocuğun model aldığı baba, anne, ağabey, öğretmen ilk şiddet uygulayıcılar. Özendiğiniz kimlik kaba saba, sabit fikirli, düşünceden ve farklılıktan hoşlanmayan. Bu mu bizim gelecek kuşaklar? İşte seri cinayet işleyen, zevk için öldüren gençlerimiz var artık… Amerika’ya benzedik diye sevinmeli mi?

Benzetenlere ne diyelim? Bu gençler yalnızlıktan en çok korkuyor. Çünkü en çok yalnızlık çekiyor. Herkes çalışıyorum diye sinirden soluyarak eve geliyor. Okuyan çocuk ense yapan duruma düşüyor ve aşağılanıyor. Biz bakıyoruz sen hiçbir şey yapmıyorsun halinde. Bu ev kadınları için de geçerlidir. Çalışan erkek aynı nedenle kadını da aşağılar. Sanki ev kendi kendine dönermiş gibi. Gençlerin %66’sı alkolle, %26’sı uyuşturucuyla, daha da çoğu sigarayla tanışmış. Varsan baksan aileler hiçbirinden haberdar değil, çünkü sabit fikirli “benimki yapmaz” diye bir dogmaya tutunmuş. İlgisizliğini bunun ardına gizliyor.

Hiç kitap okumayan, onunla aynı fikirden olmayana küfürler eden, hep haklı olan ve olmakta ısrarcı, nezaketten nasibini almamış bu büyükler ne öğretecek çocuklara? Anne-babalardan geçtik, öğretmesi gereken öğretmenler şiddet uygulayıcı! Eğitimde hâlâ 5T modeli yok uçan T modeli gibi saçma sapan şeylerle ilgilenelim biz, gençlik dolu dizgin yokluğa gidiyor. Bunun maliyeti hakkında fikri olan var mı?Bana yok gibi geliyor da. Yıllarca yazıp nereden nereye geldiğimizi görüp, ellerine yetki alanların aymazlıklarına bakıp utanıyorum.

Gençlere en son ne zaman kitap okudukları sorulmuş, toplam %79’u hatırlamayacak kadar uzun zaman önce bir masal kitabını hayal edebilmiş! Ne evde, ne okulda kitap okuyan “rol model” yok demektir bu. Sadece gençleri ne yapalım değil, öğretmenleri ve aileyi ne yapalım demeden bir eğitim söz konusu değil.

Nezaket bu yüzden anlamlıdır. Büyük şeyleri hazırlayan küçük bir giriş kapısıdır. Bu kapıdan girince sadakat, vefa, sevgi, anlayış ve empati ile karşılaşırsın. Seri cinayet işleyenlerde, öldürmekten zevk alanlarda empati uygulama merkezi yok, beyinlerinde bu oluşmamış. Öldürme eyleminde karşısındaki insanın acısını anlamaktan aciz yani. Acıkan hayvanın diğerini parçalaması durumunda; yani insan olamayanlar.

Nezaket ve nazik olmak bugün okumuş yazmışlar arasında yok, sen ne diyorsun, diyenler varsa onlara cevabım: Haklısınız. Okuma yazma öğretilen yer, adap edep veren yer değilse, ezbere genç öğütme makinesi halinde işliyorsa başka ne bekleyebilirsiniz?

Bu durumda aşk sözcüğünü cinsellik anlaması herkesin pek tabii…. “Aşk, ahlak ve nezaket: Tıpkı nezaketin ahlak benzeri bir şey olması gibi ahlakın da aşk benzeri bir şey olması; aşkın aşkı; erdemlerimizin başı ve sonu”.

İyilik de nezaket de sevgiden doğar. Bizim kültürümüz bunun teori ve pratiğiyle dolu mücevherden bir sandık. Sevgi yoksa yürekte her türlü bağnazlık, katılık, acımasızlık, şiddet ve anlamama hali var demektir. Sevelim sevilelim.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.