Mesleğini sordum, papazım dedi!

Giyim kuşam görüntülerine bakıp insanların iç dünyalarını keşfetmek her zaman mümkün olmuyor. Hafıza’i beşer unutkanlıklarla malul lakin, kafada çok şey var ki bazen hatırlanıyor.

Nerede bir papaz görsem altmış sene üç ay önce başımdan geçen bir olayı hatırlayabiliyorum. Biraz enteresan hem de gerçek bir olay.

Yıl bindokuzyüzaltmış. Önemli bir ziyarette bulunmak üzere Keşan’a gitmek üzere gece bindiğim otobüs sabaha karşı bizi İstanbul’a ulaştırdı. Aktarma var. Keşan için biletimi almak üzere yazıhaneyi bildim. Simidimi aldım, otobüsümün ikinci sırasındaki koltuğuma oturdum. Otobüs hareket etmek üzere iken yanımdaki boş koltuğa elli yaşlarında, sinek kaydı tıraşlı parfüm kokulu, ütülü takım elbiseli, bir bey gelip oturdu. Otobüs hareket etti. Uzun süre ne o bana ne de ben ona konuşmadık. Otobüsümüz Florya’ya yaklaştığı sırada yanımdaki bey çantasından çıkarttığı bir “Volkmen”i kulağına taktı bir şeyler dinlemeye başladığı sırada hostes hanım çaylarımızı dağıttı. Ben limonu yolculukta bile yanımdan eksik etmediğim için çıkarttım cep bıçağım ile ikiye böldüm. İstanbul da aldığım simitlerden bir tanesi ile yanımdaki beye ikram ettim verdim, buyur ettim.

Güzel bir Türkçe ile teşekkür etti. İşte bu jestten sonra iki tarafında dili bülbül gibi açıldı. Hatırımı sordu ne iş yaptığımı sordu, nereye gittiğimi sordu. Ayni şeyleri ben de ona sorduğumda; “Ben Papaz’ım” dedi. İstanbul’da bir kilisede din görevlisi olduğunu söyledi. Ben bu lafı işitince irkildim. Daha temkinli olmaya karar verdim. O sırada ne oldu ise oldu. Şoför çok sert bir frenle yolcuların tümünü yerinden oynattı. Tabii bu sarsıntıdan yanımdaki beyin kulağındaki volkmen ve kulaklık yere düştü. Kulaklığın düşmesi ile birlikte Volkmen’nin sesi duyuldu. Hayretle Papazın yüzüne baktım, çünkü volkmende takılı kasetten Kuran’ı Kerim okunuyordu. Yasin-i Şerif’in sonlarına doğru İstanbul ağzı son derece güzel bir ses idi. İşin farkına vardığımı anlar anlamaz Papaz, parmağını dudaklarım üzerine getirerek “Sus aman sus” dedi. Ve ilave etti. “Ben Papaz’ım ama, İslamiyet Allah’ın hak dinidir. Devamlı Kur’an-ı Kerim’i okurum. Zira tahrifat görmemiştir” dediğini kulaklarımla duydum.

İşte ne zaman bir Papaz görsem bu anıyı hatırlıyorum. Bu enteresan hikayeyi bir gün Yeni Konya Gazetesi’nde Adil Gücüyener ile yanımıza gelen Ermeni cemaatinden her gördüğü insanla teklifsiz konuşan Panaos’a anlattım. O’da; tam tersine.

-“Benim gavurluğum sizin Müslümanlığınızdan iyidir” demesin mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.