Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

Mağrur başlar

Günümüzün büyük şairlerinden üstad Cengiz Numanoğlu ile telefonla sık sık görüşmelerimiz olur.

Her görüştüğümüzde, güçlü kaleminden yeni çıkan bir beyiti kendisinden dinlemek ve zihnime kazımak lütfuna nail oluyorum.

Bugünkü görüşmemizde de, beyin ve kalp fırınında ürettiği anlam dolu, mesaj yüklü iki dizeyi okuyunca, “bu dizelere bir yazı yazılır üstadım” dedim. 

Öncelikle beyiti paylaşayım, daha sonra konu ile ilgili yazımı takdim edeyim İnşaallah…

Toprak dize getirmiş nice mağrur başları,

 Fatiha dileniyor şimdi mezar taşları.

 

Dünyada iken gurur ve kibir abidesi olarak yaşayan ve yukarıdan aşağıya hiç inmeyen nice mağrur başları, ölüm geldiği zaman toprak öyle bir içine alır ki, sadece başı değil tüm gövdesi diz çökmüş olur. 

“O gün her ümmeti diz çökmüş görürsün” (Casiye/28) Ayeti hesap günündeki diz çökmeyi anlatıyor.

Hesap günü gelmeden önce de, ‘dünyayı ben yarattım’ havasında ömür geçiren nice mağrur başları toprak dize getirmiş, onlara diz çöktürmüştür.

İşte o zaman ‘Hanya’yı Konya’yı’ anlamışlar ama iş işten geçmiştir. 

Tarihe baktığımız zaman Tanrılık iddiasında bulunan nice Firavunlar, nice Nemrutlar, nice zalimler, hiç ölmeyecekmiş gibi hayat yaşayan ve başı yere eğilmeyen nice kibirli, mağrur başlar ölümle birlikte diz çökmüşlerdir.

Kibir sahibi ve mağrur olmak kendisini başkasından üstün görmektir.

Hadis-i şerifte; “Kibir, Hakka razı olmamak ve insanları küçük görmektir” buyurulmaktadır.

Kibir; kötü huydur, haramdır. Allah’ı unutmanın alametidir.

Kibirli olan, salih insan olamaz. Kibir her iyiliğe engeldir, her kötülüğün anahtarıdır.

Şeytan kibirlendi, Allah’ın emrine karşı geldi ve lanetlendi.

“Allah, kibredenleri sevmez.” (Nahl 23)

“Haydi, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!”  (Nahl 29)

Bu Ayetlerde büyüklük taslayanların ve kibirlilerin akıbetleri net bir şekilde anlatılmaktadır.

Hadis-i şeriflerde de şöyle buyurulur:

“En şerliniz, katı kalpli ve kibirli olandır.”

“Allahü teâlâ, kibirliyi alçaltır, tevazu sahibini yükseltir.”

“Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennete giremez.”

“Kibir, İblisi Hazret-i Âdem’e secde ettirmemiştir.”

“Allahü teâlânın buğzettiği üç kimse: Zâni ihtiyar, kibirli fakir ve zalim lider.”

Kibir, diğer günahlardan daha büyüktür. Çünkü kibir, yani büyüklük ancak Allah’a mahsustur.

Kibirlenmek, Allah’ın emrini yapmamak gibi bir suçun ötesinde, bizzat ilah gibi davranmak olduğu için büyük suç oluyor.

Aklı olan, kendini ve Rabbini bilen hiç kibirlenir ve büyüklük taslar mı?

İnsan acizliğini, Rabbine karşı her an izhar etmek mecburiyetindedir. Bunun için her an her yerde aczini göstermesi, tevazu üzere bulunması gerekir.

Hazret-i Ebu Bekir buyuruyor ki:

“Kibirden sakının. Topraktan yaratılıp, yine toprağa dönecek olan bir varlığın kibirlenmesi, bugün var, yarın yok olan bir varlığın kendini beğenmesi ne kadar anlamsızdır.”

Kibir, şirkin kardeşidir. Kibir taşıyan kafada akıl bulunmaz. Nefsi aradan çekmeli, büyüklük taslamamalı ve kendimizi beğenme hastalığından kurtulmalıyız.

Kibirli ve mağrur olarak hayat süren nicelerini, gün gelip de toprak içine aldığı zaman sıktıkça sıkar ve dünyalarını onlara dar eder.

Böylece, toprak onları dize getirmiş ve onlara diz çöktürmüş olur.

Hesap günündeki diz çökmeleri de bir gün başlarına gelecek ve o zaman kurtuluşları olmayacaktır.

İşte böyle hayat yaşayarak toprağa giren niceleri artık gerçeği görmüşler ve Fatiha dilenmeye başlamışlardır.

Akıllı insanın yapması gereken, toprağa girmeden, toprakta diz çökmeden önce kibirden ve mağrurdan uzak, mütevazı, Ayet ve Hadislerin emri doğrultusunda hayat sürmektir.

Üstad Cengiz Numanaoğlu’nun;

Toprak dize getirmiş nice mağrur başları,

Fatiha dileniyor şimdi mezar taşları.

 

Beyiti bana bunları çağrıştırdı. Üstada selam ve hürmetlerimi sunuyorum. Rabbim kendisinden ebeden razı olsun ve nice eserleri üretme imkân ve fırsatı versin İnşaallah…

Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar