Korunmaya muhtaç çocukların ŞEFKAT YUVALARI - "Bana ilk 'anne' dediği an çok duygulandım"

Korunmaya muhtaç çocukların ŞEFKAT YUVALARI - "Bana ilk 'anne' dediği an çok duygulandım"

Yaklaşık 12 yıl önce 10 yaşında bir çocuğun koruyucu ailesi olan Gökalp çifti, en büyük mutluluğu oğullarının kendilerine "anne" ve "baba" diye hitap etmeye başlamasıyla yaşadı - Gökalp:- "Yeğenim bana 'hala', eşime 'amca' diyordu, oğlum onu taklit edere

İSTANBUL (AA) - ZEHRA MELEK ÇAT - Yaklaşık 12 yıl önce bir erkek çocuğa koruyucu aile olan Gökalp çifti, 10 yaşındayken elinden tuttukları oğullarını hayata en iyi şekilde hazırlamak için büyük çaba gösteriyor.

Kendisi de evlat edinilen Neşe Gökalp (55), AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1999 Marmara Depremi'nin ardından yardım kuruluşlarında gönüllü olarak çalışmaya başladığını anlattı.

Daha sonra da çocuk yuvalarında gönüllü annelik yaptığını ifade eden Gökalp, "O dönemde Üsküdar Hasan Tan Çocuk Yuvası'na gidip gelmeye başladım. Koruyucu aile olmamız 2006 yılını buldu. İnsanlar böyle bir şeyi hep arka planda düşünüyor ama çabuk karar veremiyor. Bizim için de öyle gelişen bir süreç oldu. Gönüllülükle başlayan maceramız yavaş, yavaş koruyucu aileliğe dönüştü." dedi.

Gökalp, yuvada gönüllü annelik yaptığı dönemde eşiyle bir çocuğun koruyucu ailesi olmaya karar verdiklerini söyledi.

Koruyucu ailesi oldukları çocuğun o dönem 10 yaşında ve her şeyin farkında olduğunu dile getiren Gökalp, "Biyolojik bir çocuğumuz yok. Sadece bir oğlumuz var artık. Oğlum şimdi 22 yaşında, bilgisayar programcılığını bitirdi. Tabi başladığımız süreçte hiçbir şey kolay değildi. Özellikle öğrenmeyle ilgili, yuvada yaşamış olmanın getirdiği travmalarla ilgili sıkıntıları vardı. Ama hepsini severek, birbirimize destek olarak çözdük. Burada benim vermek istediğim en önemli mesaj, 'bir çocuğun bir ailesi mutlaka olmalı, çünkü onu sevecek, koruyacak, kollayacak, her şekilde, hayatı boyunca yanında olacak bir kişinin desteği bir birey için çok önemli.' Kim olursa olsun herkes bir çocuğun ailesi olmalı diye düşünüyorum." diye konuştu.

- "İlk dönemlerde 'hala-amca' diye hitap ediyordu"

Neşe Gökalp, oğlunun 1,5-2 yaşında kuruma bırakıldığını, biyolojik ailesi hakkında hiçbir bilgileri olmadığını anlatarak, şunları söyledi:

"1,5-2 yaşlarında kuruma gelmiş. Mutfak bilmiyordu. İlk zamanlar, 'yemekhane', 'yatakhane' gibi kelimelerle konuşuyordu. Bir buzdolabının kapağını bile o zamana kadar belki açmamıştı. Ama çok kısa zamanda birçok şeye farkındalığı arttı. Bir anda anne-baba olamıyorsunuz. Çocuk o esnada size ne demek isterse onu söylüyor. Mesela yeğenim bana 'hala', eşime 'amca' diyordu. Onu taklit ederek bana 'hala', eşime de 'amca' diyordu. Aradan 7-8 ay geçmişti biz psikolojik destekler aldık, çocukların hemen bir günde bağlanması beklenmiyor. Bir gün kapıya sucu geldi, kapıyı oğlum açtı. İçeriye seslenmesi gerekiyordu, bana 'anne' dedi. İlk 'anne' deyişiydi. Çok duygulandım. Bir gün gittiği okulda sınıfına girmem gerekti. Yolda bana 'Hala, seni kim zannetti benim arkadaşlarım?' dedi. Ben de ne diyeceğimi çok bilemez bir durumdayım, 'Ne olacak oğlum, annen zannetmişlerdir.' dedim. En önemli anne-çocuk ilişkisi yaşadığımız anlar bu anlardı ilk zamanlar için. Sonrasında her şey çok farklılaştı. Uzmanların da dediği gibi bir bağlanma sürecinden geçtik. Yaklaşık 1-2 sene içinde bu durum oturdu."

Oğlunun yüksekokul bitirdiğini ve lisans eğitimi için dikey geçiş sınavlarına hazırlandığını belirten Gökalp, "10 yaşında geldiği zaman bizim için çok zor bir hayaldi. Çünkü o zaman okuma-yazma bilmiyordu. Ama biz beraberce bunu aştık. Onunla birlikte bütün sınıfları okuduk. Çok şükür şu anda birinci hedefimizi hallettik. Şimdi ikinci hedefimiz inşallah bilgisayar mühendisi olması." ifadelerini kullandı.


- "Bir çocuğun elinden tutup, hayata hazırlamak en önemli amacımızdı"

Koruyucu aile olmak isteyenlerin çocuğun yaşının küçük olmasına dikkat ettiklerini ifade eden Gökalp, şöyle devam etti:

"Tabi ki bir küçük çocukla başlamak, özellikle o çocukluk dönemi evrelerini beraber geçirmek çok önemli ama bugün yuva ve yurtlarda hala 13 bin çocuğun arasında yaşları büyük olup bir koruyucu aile yanına yerleşemeyecek durumda olan çocuklarımız da var. Bunların da göz önüne alınması lazım, zaten esas problem çocukların ergenliğe ulaştığı, liseye başladığı çağlarda oluyor. Biz zaten koruyucu aileler olarak özellikle yuvalardaki çocuklar için de çalışmalar yapmaktayız. Koruyucu aileler bu konuda çok hassas. Hiç olmazsa o çocuklara gönüllü olarak ulaşmaya çalışıyoruz. Bir çocuğun elinden tutup, hayata hazırlamak en önemli amacımızdı. Koruyucu aile olmak isteyenlerin, sadece küçük çocuklara değil büyük çocuklara da yönelmesi çok önemli. Çünkü bu çocuklar 18 yaş öncesi kurum bakımı altındayken birden bire hele ki lisede birtakım öğrenme problemleri nedeniyle eğitimlerinden geri kalıp büyük bir çoğunluğu okumadan, liseyi bitirmeden 18 yaşına gelip devlet korumasından ayrılmak zorunda kalıyor. Hayata tutunacak etrafında hiçbir yakınları olmadan kendi çabalarıyla özellikle memuriyeti elde etmeye kadar geçen bir süreç var, devletin sağladığı birtakım imkanlar var. Koruma altına alınan çocuklar için memuriyet hakları var. Aynı şekilde bizim koruyucu ailesi olduğumuz çocuklar için bu hak var. Bu dönem bu çocuklar için gençliklerinin en önemli zamanında çok büyük sorun oluşturuyor. O nedenle koruyucu aile olsunlar, büyük çocuklar için de olsunlar, olamıyorlarsa da bir çocuğa gönüllülük aile yapsınlar."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :