Konyalıca dilekler ve ilençler

Dün sabah radyolardan birinde rast geldim. Konya usulü bir şeylerden bahsediyordu. Valiliğin internet sayfasına girip, buldum dediklerini, tabiî ki birazda ben ekledim sağdan soldan duyduklarımı, sizlerle de paylaşmak istedim.

Konu başlığı "Dilekler ve İlençler". Bir kaç örnek vermek gerekirse:

Bunlar DİLEKLER:

-Cehennem azabı görmemi

-Dileğini Allah kabul İtsin.

-Allah iki iyilikten birini virsin.

-Birin bin ossun.

-Hızır yoldaşın ossun.

-Hacı karısı ol. Emii kuzuum.

-Elin kolun zeval görmesin.

-Gabrine nurlar insin.

-Gum diyi avıçladığın altın ossun.

Genelde "dinsel" temalar var. En güzeli de "Hacı karısı olmak." Konya'nın kadına verdiği değeri pekbi güzel tanımlıyor.

Bunlar da İLENÇLER:

-Boynu duvar altında kalasıca

-Çekdiğin damarlar kurusun.

-Fitil fitil burnundan gelesice.

-Seydi vakkasına uğrayasıca.

-Adın sanın kalmasın.

-Cehennem kütüğü olasıca.

-Dermanı bulunmayan dertlere uğrayasıca.

-Ekmeğini it, yakasını bitler yiyesice.

-Örs gibi yara çıkarsın, körüg gibi solusun.

-Siyyidivakkasına uğrayasıca.

-Vurgunu yiğin gelesice

-Baş diş semesine uğrayasıca

-Gara yirlere giresice

-Moturun arka tekeri altında kalasıca.

-Teneşire gelesice.

Buradaki tema daha çok dünyalık. Listeye ekleyeceğim "Sininde yatma" diye bir ilenç daha var.

Hoşca,sevgiyle,sağlıcakla kalın.Ama en önemlisi Adam Gibi Adam Kalın.

 

+++

 

 

HAFTANIN KISSADAN HİSSESİ:

‘Neden ben' diye sormayın...

·                    Wimbledon'un ilk siyah şampiyonu Arthur Ashe; kan naklinden kaptığı AIDS'den ölüm döşeğindeyken hayranlarından biri sorar:

·                    "Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti." Arthur Ashe yanıt verir:

·                    "Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50'si Wimbledon'a kadar gelir, 4'ü yarı finale, 2'si finale kalır.

·                    Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Allah'a 'neden ben' diye hiç sormadım.

·                     Şimdi sancı çekerken, Allah’a nasıl 'niye ben' derim?.. Mutluluk insanı tatlı yapar.

·                    Başarı ışıltılı...

·                     Zorluklar güçlü.

·                    Hüzün insanı insan yapar, yenilgi mütevazı...

·                    Allah'a asla 'neden ben' diye sormayın. Ne olacaksa olur."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HAFTANIN ÖYKÜSÜ:

 

KUSURSUZ OLMAK

Çin'de bir adam, her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna astığı testilerle dereden su taşırmış evine..

Bu testilerden birinin yan kısmında çatlak varmış... Diğeri ise hiç kusursuz ve çatlaksızmış; ve her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyun tümünü taşır, ulaştırırmış eve..

Ama her zaman boynunda taşıdığı testilerden çatlak olanı eve yarım; diğeri dolu olaravarırmış.

iki sene her gün bu şekilde geçmiş.

Adam her iki testiyi suyla doldururmuş ama evine vardığında sadece 1,5 testi su kalırmış... Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi vazifesini mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş. Fakat zavallı çatlak olan kusurlu testi, çok utanıyormuş. Doldurulan suyun sadece yarısını eve ulaştırabildiği için de çok üzülüyormuş.

İki yılın sonunda bir gün, görevini yapamadığını düşünen çatlak testi, ırmak kenarında adama şöyle demiş:

'Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle, sular eve gidene kadar akıp gidiyor..'

Adam gülümseyerek dönmüş testiye; 'Göremedin mi? Yolun senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu. Fakat kusursuz testinin tarafında hiç yok. Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlaklığını  biliyordum..demiş.

Senin tarafına çiçek tohumları ektim.. Ve hergün o yolda ben su taşırken,sen onları suladın.. 2 senedir o güzel çiçekleri  toplayıp, masamı süslüyorum.

Sen kusursuz olsaydın, o çatlağın olmasaydı evime böyle güzellik ve zarafet veremeyecektim' diye cevap vermiş…

Aslında hepimiz birer çatlak testiyiz ve her birimizin kendine has kusurları vardır. Fakat hayatlarımızı ilginç yapan sahip olduğumuz bu kusurlar ve çatlaklardır, mükafatlandıran, renklendiren.

Bizler etrafımızdaki her kişiyi,oldukları gibi kabullenmeli. Onlarda daki kusurları değil, içlerindeki güzellikleri görmeliyiz...

 

 

 

 

BİRAZ DA GÜLELİM:

Yeryüzünde insanlar ya sigara içerler ya da içmezler. İçenler, sigaralarını çakmak ya da kibritle yakarlar. Ve bunların bir kısmı da kanserden ölür. Ama, dünyada demir çelik haddehanesinde çalışan hiçbir işçinin, sigarasını yakmak amacıyla 600 tonluk pres makinesinin arasından emekleyerek geçip 2450 santigrat sıcaklığındaki fırına ulaşmaya çalışırken can verdiği görülmemiştir. Türkiye'de görülmüştür, Karabük'te...

Bütün dünyada haşerat, özellikle sivrisinek vardır, buralarda da sinek ilacı kullanılır. Ama, sivrisinek yutup da midesine kaçan sineği öldürmek üzere ağzına Shelltox sıkmak suretiyle zehirlenip ölen, Türkiye'dedir. İstanbul, Sultanbeyli'de...

Dünyanın hiçbir yerinde bankamatikten para çekmek için düğmeye bastığınızda elektrik çarpmaz ve ölmezsiniz Türkiye'de ölürsünüz, Bozcaada'da

Nüfus sayım günü sokağa çıkma yasağı nedeniyle bomboş otoyolda (Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yoktur ve olamaz) sayım görevlisi 'bariyerlere' çarpıp ölmez. Burada ölür, Gebze'de

Dünyanın hiçbir yerinde, otoyolda giderken radyoda duyduğu göbek havası eşliğinde göbek atmak için arabayı 'sağ şeride çeken' ve az sonra da arkadan gelen arabanın çarpması sonucu ölen bilinmez. Türkiye'de bilinir, Adapazarı'nda..

Kalın Sağlıcakla Alemde Teksiniz. O Kadaaar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum