Yaklaşık on gündür Konya’da, spor alanında hareketli günler yaşanıyor. TÜFAD’ın başlattığı arkasından spor yazarlarının devam ettirdiği etkinlikler, Fair play ve hoşgörü ışığında Konya’yı bir adım öne çıkarttılar. Turnuva sonunda alınan kupa ise vitrinimizin en üst köşesinde asilce duruyor. Her zaman da buna layık olmak şartı ile. Hz. Mevlana’nın felsefesiyle bütünleşen bu kupa, şehrimiz adına güzel bir mânâ taşıdı. Ümit ediyorum ki yıllarca bu güzelliği taşırız.

Hizmetin, eserin, yapılanın kötüsü olmaz. Geçen hafta ortasında Konya spor yazarlarının öncülüğünde yapılan sporda hoşgörü adlı panelde bir şey dikkatimi çekti. Panel adeta futbol ve hoşgörü merkezli bir toplantıya bürünüverdi. Hoşgörüyü sadece futbola endekslemekle diğer branşları yok saymanın üzüntüsünü taşıdım. Sporda hoşgörü adlı bu panel de onlarca branş varken konuşmacıların ve konunun sadece futbola endekslenmesine şaşırdım. Panelin konusu sporda hoşgörü iken, futbolda hoşgörü zihnimi karıştırdı. Hemen aklıma şu iki soru geliyor. Futbol harici branşlarla ilgilenmiyor muyuz? Yoksa diğer branşlarla ilgili panelist mi bulamadık? Açıkçası konuşmacılar arasında da ulusal ve uluslar arası uzmanlar ile akademisyenler bekliyordum. Çerçeveyi dar tutarak, ehemmiyet taşıyan bir konuyu yüzeysel geçiştirilmesi ne kadar doğru oldu bunu da kamuoyunun yorumuna bırakıyorum. 

Bir diğer konuda günlerdir spor kamuoyunu değiştiren hatta Konya’da genel konu haline gelmiş olan stadyum meselesi. Şuraya mı olsun buraya mı olsun, kaç dönüm araziye kaç kişilik olsun tartışmaları gündeme oturuverdi. Bu projelerin hayati önem taşıdığı kadar da şehrin geleceği ile de alakalı olduğunu söylemek lazım. Şehrimizde yaşayan sporseverlerin, çekirdeğini alarak yürüme mesafesindeki stada maçtan on dakika önce gelmesi bir alışkanlıktı. Uzaklaşan bir projede bunu gerçekleştirmek ne kadar isabetli olur bilemiyorum. Şehirler belli başlı mevkileri ile anılırlar. Bunlar meydanlar, parklar, anıtlar ve statlar diye sıralanabilir. Ucube bir yerde konuşlanacak olan stadın şehirle bütünleşmesi mümkün olmayacaktır. Ama uydu bir şehir meydana getirme çalışmaları var ise buna yürekten katılıyorum. Büyüyen Konya’mızda henüz gerçekleşmemiş olan bu uydu merkezleri yokken böyle projeyi hayata geçirmekte zor olacağa benziyor. Ufukta da böyle uydu şehir merkezleri görünmüyor. Yine çerçeveyi dar tutarak hiçbir şehircilik mantalitesi taşımayan kısır görüşmeler ve bilgilendirilmeler bizi bir kördüğümün içine atacağını söylemek isterim. Yurt dışı veya yurt içi hiçbir görüş alınmadan yapılacak olan bu proje yine elli yılla sınırlı kalırsa kimse şaşırmasın. Bunun bir örneğini hala gerçekleştiremediğimiz Konyaspor tesisinde görmek de mümkündür. Kış aylarında günlerce uçak seferlerinin iptaline maruz kalan Ankara yolundaki tesisten ne kadar randıman alınacağını varın siz düşünün…

Biraz özeleştiri yapacak olursak binalarımızın ağzına kadar giren doğal gazı bağlatmayan bir anlayışı hala çözemezken Sürekli sis ve kirliliğin tehdit ettiği güzel Konya’mızın bu bölgesi gerçekten sıkıntılı bir yerdi. Maalesef bunlar göz ardı edildi. Merkezi hava kirliliğinin, BJK maçında bir adam boyuna kadar inen pis havada güçlükle oynanan maçı düşünürsek, Karatay a beş yıl sonra gelecek olan doğalgazı yine kullanmayarak oluşacak hava kirliliği nice olur acaba. Bu bölgede ki yakıt cinsi tespit edildi mi? En çarpıcı örnek diye üstüne basa basa söylenen MKM’nin bulunduğu yerde hava kirliliği ve kış aylarında ki görüş mesafesi hiç ölçüldü mü?

Gelin ey ahali bir daha oturalım iyi düşünelim. Bu projeyi enine boyuna tartışmayalım. Konya’nın fotoğrafını çekelim; hem yerden hem havadan. Hatta bunu gelin uzun vadeye yayalım da sonuçta doğru düzgün bir eser çıksın. Her yıl Atatürk stadının çimlerini değiştirdiğimize dönmesin. Mutlaka bir bilene soralım. Dışarıdan destek alalım yardım alalım. Mademki bir eser yapacağız bunu da adam gibi yapalım derim. Stat projesi tüm Konya’nın destekleyeceği bir projedir. Onun için elbirliği ile destek olunmalı diyerek daha nice atılımlara…