KİBRE KARŞI MÜCADELE

Ateştendir kanı canı 

Cehennemde nardır kibir 

Yakıyor bak, dört bir yanı 

Arza ahu zardır kibir 

 

Ebu Cehil savaş meydanında, Bedir’de yaralanmış yatıyor. Vaktiyle kendisine zulmettiği, Kabe’nin bulunduğu mekânda ağzı burnu dağılıncaya kadar dayak attırdığı sahabeden narin ve cılız yapılı İbni Mesud’un oğlu Abdullah onun başucundadır. Ayağını Ebu Cehil’in göğsüne basar, sakalından tutar ve seslenir; “ Hey, sen Ebu Cehil değil misin? “ Ebu Cehil hala böbürlenmektedir: “Çok yüksek bir yere çıkmışsın koyun çobanı! “ Abdullah İbni Mesud: “Ey melun! Cehennemi boylamak üzeresin ama hala böbürleniyorsun. Şimdi kafanı keseceğim senin! Hem de kendi kılıcınla...” Burada Ebu Cehil kibir tarihine serlevha olacak cümlesini söyler: “Bari omuzuma yakın yerden kes de başım heybetli görünsün!”  

 

Bugünün Ebu Cehilleri maalesef daha ağzımızı burnumuzu kırma safhasındalar, ama bir gün biz de onların göğsüne ayağımızı basıp, “Yeter artık” diyebileceğiz inşallah. Kibir modern dünyada altın çağını yaşıyor. Her yerde gösteriş, şatafat, debdebe mazlumları mağdur etmek için yarışıyor. Güçlüler, güçlü olmayı bir üstünlük şiarı zannedip, çoluk çocuk demeden, kadını kızı gözetmeden, ihtiyarı genci ayırt etmeden tecavüz ediyor, eziyete tabi tutuyor, öldürüyor. İyi olmaktan vazgeçen insanoğlu, kötülüğün heykelini dikiyor kendi nefsine... Yazık demek, bu kadar da olmaz demek, yok artık demek çare  değil.  Madem ki onlar önüne geçeni eziyor,  o zaman bizlerin kendimizi korumadaki önlem ve tavrımızı değiştirmemiz lazım. Her şeyden önce de hayatımızı, değiştirmemiz, inancımızı tazelememiz ve güçlendirmemiz lazım. 

 

Kibirli bir modern dünya var karşımızda. Dünya için çalışan, hırslanan bir yapıyla karşı karşıyayız. Onlar böylesi sefil bir başarı için bu kadar çalışıyor, çabalıyorsa, bizler yüce değerlerimiz, yüce emellerimiz için daha çok çalışıp çabalamamız gerektiğinin farkına varmalıyız. Murat Menteş’in son romanı Antika Titanik’te  Dedektif olan kahraman diğer bir kahramana: “ Seni öldürdüler, katili beraberce bulmalıyız.” diyor.  Evet bütün ümmeti öldürüyorlar. Katilin önüne beraberce geçmeliyiz.  

 

Modern dünyanın bu hırsını, bu kibrini kırabilmek için, onlar gibi hırslanmaktan, onlar gibi kibirlenmekten vazgeçmemiz, kendi genlerimizde olan sadeliğe ve hoşgörüye, adaletli bakışa geri dönmemiz gerek öncelikle. Bir mal mülk sistemini bozmak istemedikleri için, Peygamber Efendimize inanmakta direnen müşriklerin karşısına, inançla, adaletle, tevazuuyla ve kanaatle donattığı bir orduyla çıktığımız  için Efendimizin önderliğinde galip gelebildik o savaşlarda. Kuralını kendi koymadığımız bir oyunda galip gelemeyiz, modern dünyanın, kapitalizmin içinde kalarak bu modern dünyayı ve kapitalizmi yenemeyiz. Kural koymak için güçlü olmak, bu düzenin dışına çıkmak için de yeni bir medeniyet tasavvur etmemiz gerekir. 

 

Uzunca bir zamandır yüzümüzü dünyaya çevirerek yaşadığımız için, metalik bir bakış açısına, maddi değerleri önceleyen bir düşünceye sahibiz. Bu bizleri bireyselleştirdi, hazzımızın kölesi etti, benliğimizin kulu eyledi. Ama bu tarz hayat ne kadar içimize girip ilerlese de içimize sinmedi. Bu yüzden de mutsuzuz, mahzunuz, tedirginiz. Asırlarca içimizdeki her canlının derdini kendimize dert ederek yaşamış olan bir millet olarak bugün bu diken üstünde yaşamayı içimize anlatamıyoruz. Dünyanın neresinde bir felaket varsa, bir zulüm varsa, bir olumsuz manzara varsa bizi yaralıyor ve oraya nasıl yardım edebilirimin derdine düşüyoruz. Çünkü yaşadığımız toprakların altında yatanlar, bize sürekli o muhteşem zamanları fısıldıyor.  

 

Ebu Cehillerin önünü kesmek için, onların karakterinde yer alan özellikleri bırakıp, onlarla savaşan, onları yenenlerin yüreklerine sahip çıkmalıdır. Her şey Kalpte zuhur eder, orada başlar ve orada devam eder ve sonuca oradan varılır. Orası Allah’ın evidir. Bir hadis-i Şerif: “Kalbinde zerre kadar kibir olan cennete giremez” der. İnsanı tanrılaştıran bu düzeninin karşısına, Allah’la olan bağımızı güçlendirerek çıkabiliriz ancak. Bu da kulluğumuzu 

hatırlayarak olur. 

 

Sevgiyle kalın. 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.