Kerkük

Kerkük’ün sesini unutmayacağız


Güzel adamlar güzel atlara binip giderlermiş…

Sevdiklerimiz, kalbi Türklükle çarpan ve Türkü aşkıyla yananlar bir bir aramızdan ayrılıyor…

Önce Durmuş Hocaoğlu’nu uğurlamıştık…

Türk düşüncesinden bir yıldız kaymıştı…

Mekanı cennet olsun…

Geçtiğimiz haftada Kerkük’ün sesi Abdurrahman Kızılay hakka yürüdü…

Onu ilk kez Mehmet Özbek’le birlikte Türk Ocağı binasında vermiş olduğu bir konserde canlı olarak dinlemiştim…

Altın hızma mülayim /seni haktan dilerim / günü temmuzda sen terle ben sileyim/gün gördüm günler gördüm/seni gördüm şad oldum türküsünü hepiniz bilirsiniz…

Burnumuzun direğini sızlatan bizi çok ötelere götüren bir türküdür…

Hepimiz içimizden mırıldanmışızdır muhakkak bir temmuz gününde…

İşte o güzel eseri bizlere kazandıran Kerkük Türklüğünün sesi soluğu Abdurrahman Kızılay’dı…

O gece Mehmet Özbek’le birlikte adeta büyülemişlerdi bizi…

“Türkün iki iman tazelemesi vardır, biri kelime-i şahadet, diğeri de türkü” derler ya, aynen öyle bir şey oldu…

Adeta kendimizden geçtik…

İmanımızı yeniden yeniden tazeledik…

Türk-İslam coğrafyasında kimi zaman Genç Osman olduk, kimi zaman Köroğlu…

Kafkasları, balkanları, Anadolu’yu, can Azerbaycan’ı, mahsun Kerkük’ü adım adım dolaştık…

Abdurrahman Kızılay, mahsun, mütavazi tıpkı Kerkük gibi …

Ancak türkülerini söylerken, gençleşiyor, coşuyor, bizleri de coşturuyor…

Çünkü onun da ciğeri yanıyor, tıpkı yanan Kerkük gibi…

Cünkü O, unutturulmak istenen Kerkük Türklüğünün sesi…

O yüzden, unutulmasın diye Kerkük, yıllarca söyledi hoyratlarını son nefesine kadar…

Bizler ondan dinlediğimiz türküleri, hoyratları hiç unutmayacağız…

Her temmuzda yine mırıldanacağız altın hızmasını…

Onun kadar güzel olmasa da onun kadar yürekten okuyacağız türkülerimizi

Çekilen acıları, zindanları, sürgünleri verilen şehitleri gözü yaşlı anaları, yüreği dağlanmış babaları unutmayacağız…

Seni de, Kerkük’ü de unutmayacağız…

Mekanın cennet olsun, Allah yakınlarına sabır versin…

Önceki ve Sonraki Yazılar