Saffet Yurtsever

Saffet Yurtsever

Kapıcı Musa ya da küçük dev adam!

Kapıcı Musa (Muzaffer Çetinyılmaz)’ın ölüm haberini ölümünden iki hafta sonra öğrendim. İstanbul’dan bir kardeşim telefonla bildirdi. O da Zaman gazetesindeki bir köşe yazısından okumuş.

Yanılmıyorsam 22 yıl önceydi. Benim Görüntü yönetmenliğini ve kısa bir de oyunculuğunu yaptığım “Kapıcı Musa” filminde tanışmıştık Muzaffer Çetinyılmaz’la. Ufak tefek, neşeli, bir insandı. Tiyatro kökenliydi ve çok iyi bir oyuncuydu. Birçok oyuncuda olan kibir ve gurur yoktu onda. Nurettin Özel keşfetmiş ve alıp gelmişti İstanbul’dan. Hemen Türkiye’nin “Küçük Dev Adam”ı etiketini yapıştırmıştım. Çünkü Dustin Hoffman’dan daha iyi oynuyordu üstlendiği karakteri.

İnşaat mühendisi Nurettin Özel yönetmenliğini, Çeşmeci Hüseyin Türkyıldırır ve öğretmen Mümtaz Öztürk prodüksiyonu, bencileyin de Görüntü yönetmenliğini üstlenmiş; mütevazı bir bütçe ile işe koyulmuştuk. Lale Oraloğlu tiyatrosunda yetişmiş olan Muzaffer Çetinyılmaz ve Gül Kurtaran da başrolü, yani Kapıcı Musa’yı ve karısını oynuyordu. Taşkent’te Rahmetli yönetmen Yücel Çakmaklı’nın da misafir olarak katılımıyla “Bismillah” / “motor” dediğimiz filmin 90 dakikalık birinci bölümünü bitirdiğimizde mütevazı bütçemiz de bitmişti. İkinci 90 dakikalık bölüm için biten birinci bölümün satılması gerekiyordu. Hikâye güzeldi. Nurettin Özel kendisi yazmıştı. Bütçenin azlığı sebebiyle filmde fazla bir teknik (şaryo, Jimmy Jyb, vb.) kullanamamıştık; ama film alıp götürüyordu izleyenleri...

1826_1.jpg

Filmi Kombassan/Haşim Bayram çok beğendi ve büyük bir bütçe ayırarak Yönetmen İsmail Güneş’e “Beşinci Boyut” ismiyle yeniden çektirmeye karar verdi. Esra Film kuruldu ve senaryoya ufak tefek eklemeler yapılarak birinci ve ikinci bölüm birlikte, teknik cihazlar da kullanılarak yeniden çekildi. Benim de oyuncu olduğum filme Muzaffer Çetinyılmaz ve Gül Kurtaran’ın dışında Bulut Aras, Haluk Kurdoğlu, Suzan Avcı, Hasan Nail Canat gibi Türk sinemasından popüler oyuncularda katıldı. Görüntü yönetmenliğini de Orhan Oğuz yaptı. Neticede çok güzel bir film çıktı ortaya. Antalya “Altın Portakal Film Festivali”ne katıldık. Film çok beğenildi ve halk oylamasında birinci gelmesine rağmen ödül vermediler. Konusunu “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” Hadis-i Şerif’inden aldığı için açıkcası o günkü Jüri’den film, senaryo ve yönetmenle ilgili bir ödül beklemiyorduk; fakat en azından Muzaffer Çetinyılmaz’a “en iyi karakter oyunculuğu ödülü”nün verilmesi gerekiyordu. Çünkü biz bütün filmleri izlemiştik ve Muzaffer çetinyılmaz’ın sergilediği performansı hiçbir oyuncu sergileyememişti.

Hattâ meşhur Jüri üyelerinden birisi bizzat Muzaffer Çetinyılmaz’ın kendisine şöyle demişti: “Muzaffercim, filmini izledik; çok harika oynamışsın, çok beğendik ve senin rolünden etkilendik, tebrik ederiz; ama maalesef ödül veremeyeceğiz!”

“Beşinci Boyut” filmi, yanılmıyorsam aynı yıl ya da bir sonraki yıl (1993) İtalya’da “46. Salerno Film Festivali”nde 114 dünya filmi arasında “En İyi Uzun Metrajlı Film” ödülünü almıştı. Hem de tüm jüri üyelerinin “oybirliği” ile… Jüri başkanı ödülü verirken şöyle der: “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” sözü tüm dünyayı kurtarmaya yeter de artar bile…”

Antalya ve Adana film festivallerinde ödül alan filmleri yere göğe sığdıramayan o günün medyası, Salerno ‘dan ödülle dönen “Beşinci Boyut” hakkında tek kelime etmemişti. Yine yanılmıyorsam Milli Gazete’nin kültür sayfasında küçük bir haber olarak çıkmıştı.

Muzaffer Çetinyılmaz’la daha sonra da “Kuşeller, Son Türbedar, Sevginin Sesi, Yaşama Hakkı” gibi birçok filmde beraber çalıştık.

Haşim Bayram, bir defasında Nurettin Özel’e şöyle diyor: “Yahu Nurettin Bey, ‘Beşinci Boyut’ için şu kadar para harcadık, hiçbir masraftan kaçınmadık. Güzel de bir film oldu. Yurt dışından ödül de aldık. Fakat sizin çok mütevazı bir bütçeyle çektiğiniz ‘Kapıcı Musa’dan aldığım hazzı, duyguyu, etkiyi ‘Beşinci Boyut’tan alamıyorum...”

Ben de aynı düşüncedeydim. Çünkü o filmde samimiyetler, fedakârlıklar ve yürekler ortaya konmuştu…

Muzaffer Çetinyılmaz, birçok dizide de kısa fakat etkili rollerde oynadı. Fazla televizyon alışkanlığım olmadığı için dizileri takip edemiyorum. Bir ara kanalları karıştırırken “Öyle bir Geçer Zaman ki” dizisinde görmüştüm kendisini. O, benim gözümde hep “Küçük Dev Adam”dı. Sessiz, sakin, uyumlu, yardımsever, paylaşan, alçakgönüllü bir insandı.

Onun meşhur olmak gibi bir derdi hiç olmadı. Ne zaman sıkıntıya düşse onu ilk defa kamera karşısına çıkaran iyi bir senarist, yönetmen ve oyuncu Nurettin Özel’i arardı. Tek zayıf yanı içki alışkanlığıydı. Birkaç kez kurtulmak için çaba harcadıysa da başaramadı. Son beş altı yıldır da hiç görüşmek nasip olmadı.

Duam odur ki; ona en güzel ödülü Rabb’im merhametiyle muamele ederek verir…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.