Kampüs ve Şehir

Geçtiğimiz hafta bir toplantı için üç günlüğüne Eskişehir’e gittim. Kaldığımız otel Anadolu Otel’di. Bu otel Anadolu Üniversitesi’ne ait olan Yunus Emre Kampüsü içerisinde bulunuyor.

Genelde gittiğim her yerde şehirleşme nasıl? İnsanların sosyo-ekonomik durumu nedir? Şehirde hangi konular daha ön plana çıkarılmış? Sanayisi ne durumdadır? Bu konuları araştırıp öğrenmeye çalışırım.

Eskişehir yaklaşık 450 bine varan nüfuslu orta bir Anadolu şehri görünümünde. Ankara yolundan girildiği zaman, Türkiye’nin en önemli markaları ilk bakışta göze çarpıyor. Toprak, Sarar, Eti, Tadelle, Simtaş, Arçelik sadece birkaçı.

Şehrin girişinde hemen Şeker Fabrikası ve Uçak Fabrikası karşılıyor sizi. Sanayisi bu bakımdan oldukça zengin görünüyor. Her şeyden önce marka kenti haline gelmiş. Büyükşehir Belediye Başkanı ise daha önce uzun yıllar Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü yapmış biri: Yılmaz Büyükerşen.

Üniversite Kampüsü’nde yaklaşık yarım saatlik bir gezi yaptım. Her taraf yeşilin tüm tonlarıyla süslenmiş, çeşit çeşit bitkilerle dolu. Peyzaj açısından herhalde Türkiye’de bulunan tüm kampuslar içerisinde ilk üçe girecek kadar güzel bir planlama yapılmış. Oldukça büyük bir alana yayılmış bulunan kampus, adeta Eskişehir’in akciğeri görevini üstlenmiş.

Eski rektör, gerçekten Anadolu Üniversitesi’ni mükemmel bir hale getirmiş. Bu bakımdan kendisin takdir etmek gerekiyor. Keza Anadolu Üniversitesi’nin Açık Öğretim Sistemi, dünyanın sayılı üniversiteleri arasında gösteriliyor. Uzaktan öğretim yoluyla bu ülkede yüz binlerce insanımız eğitim görüyor ve çok büyük kazanımlar elde ediyorlar. Aslında keşke rektör Belediye Başkanı olmasaymış da YÖK Başkanı olsaymış demekten kendimi alamadım.
Şehirde de çok büyük hizmetler yapılmış. Çevre düzenlemeleri ile Eskişehir’e adeta yemyeşil bir halı serilmiş. Eskişehirlilerin anlattığına göre, Başkan Porsuk Çayı’nda sandal gezileri düzenlenebilmesi için ıslah çalışmalarına hız vermiş. Şehrin içerisinden geçen bu çayın her iki kenarını betonlarla kaplamış ve çok güzel köprüler yaptırmış. Köprünün üzerinden şöyle bir etrafa bakıldığında, çok değişik duygular kaplıyor insanı.

Bunun yanında oldukça modern bir tramvay hizmeti veriliyor Eskişehir’de. Şehir merkezi adeta tramvay ağıyla örülmüş durumda. Konya’daki gibi ayrı bir hattı yok, normal araç yolu ile bütünleştirilmiş.

Bu arada Eskişehir’de iki tane üniversite olduğunu da hatırlamamız gerekiyor. Anadolu Üniversitesi’nden başka, bir de Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi mevcut. Nüfusu bizim yarımız kadar ancak olan Eskişehir’de, iki tane üniversite olması beni düşündürmedi değil doğrusu.
Sonuç olarak Eskişehir; sanayisiyle, şehir planlamasıyla, ama her şeyden de önce üniversiteleri ile çok büyük mesafeler almış. Gelecekte ülke gündeminde adından çok bahsettireceğe benziyor.

Peki, ben Eskişehir’i niye bu kadar anlattım? Neden Üniversite kampüsünün bu kadar düzenli ve yeşil olduğunu, sanayisinde oldukça fazla marka bulunduğunu, iki tane üniversiteye sahip olduğunu, şehrin kendine has özelliklerinin nasıl ön plana çıkarıldığını yazdım acaba?
Konyamız’ın dışına çıktığımızda, çevremizdeki kentlerin durumu ile kendimizi mukayese yapabilmek için. Konya’ya yıllardır yapılması geciktirilmiş yatırımların hızlandırılmasına katkı sağlayacak mekanizmaları haberdar etmek için.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.