"İngiltere tarihinin en kötü yenilgisi"
Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Can Baydarol: - "(Brexit oylaması) Başbakan May'in o koltukta olma olasılığını tamamen ortadan kaldıracak bir sonuç ortaya çıktı. Artık muhafazakar parti içinde May'in liderliği de tartı
İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği (ABKAD) Başkan Yardımcısı Dr. Can Baydarol, İngiltere Parlamentosunun Başbakan Theresa May'in Avrupa Birliği (AB) ile vardığı birlikten çıkış (Brexit) anlaşmasını reddetmesinin, ekonomik belirsizliğin ötesinde bir siyasi belirsizliği de getirdiğini söyledi.
İngiliz Parlamentosu'nda yapılan oylamada, İngiltere Başbakanı Theresa May'in AB ile vardığı birlikten çıkış (Brexit) anlaşması 202 evet oyuna karşı 432 hayır oyu ile reddedildi.
Avam Kamarası'nın aldığı kararı AA muhabirine değerlendiren uzmanlar, bu sonucun Başbakan May'in koltuğunu kaybetmesine neden olabileceğini ifade etti.
ABKAD Başkan Yardımcısı Dr. Can Baydarol, oylamadan önce İngiltere'nin Brexit kararı ile ilgili "Anlaşmalı mı çıkacak yoksa anlaşmasız mı çıkacak" şeklinde iki senaryo olduğunu belirterek, geçtiğimiz aylarda İngiliz Parlamentosu'nda yapılan oylamada İngiltere Başbakanı Theresa May'in elindeki bütçenin kesildiğini anımsattı.
Bu kararla May'e "Anlaşmasız çıkamazsın." mesajı verildiğini vurgulayan Baydarol, "Dünkü oylama ise anlaşmalı çıkış oylamasıydı. Orada da inanılmaz bir fark oldu. İngiliz Parlamentosu yapılan oylamada Başbakan May'in AB ile vardığı birlikten çıkış (Brexit) anlaşması, 202 evet oyuna karşı 432 hayır oyuyla reddedildi. May'in o koltukta olma olasılığını tamamen ortadan kaldıracak bir sonuç ortaya çıktı. Artık muhafazakar parti içinde May'in liderliği de tartışmaya açılmış oldu.'' diye konuştu.
Bu karadan sonra üçüncü bir senaryonun da ortaya çıktığına dikkati çeken Baydarol şöyle konuştu:
''Neydi üçüncü senaryo, Avrupa Adalet Divanı, 'Bizim kurucu anlaşmada çıkışı düzenleyen 50. madde var. Ama bu 50. madde otomatik olarak geçerlilik kazanmaz. Yani tek taraflı işleyecek bir madde değildir. Eğer çıkmak niyetinde olan ülke çıkma kararından vazgeçerse kaldığı yerden devam eder.' diyordu. May de buna karşılık 'Bizim çıkmamız İngiliz halkının demokratik talebidir dolayısıyla ben bunu uygulayacağım' diyordu.
Fakat referandumların sakat bir tarafı var. Dünyanın en teknik işini bu konularla hiç ilgisi olmayan insanlara 'evet' veya 'hayır' diye soruyorsunuz. Şimdi burada yapılan tartışmalar İngiliz halkının 'hayır' cephesinden 'evet' cephesine dönüşünü gündeme getirecek. Şimdi dolayısıyla bir referandumun yenilenmesi senaryosu tartışmaya açılmış vaziyette. Muhalefetteki İşçi Partisi'nin Lideri Jeremy Corbyn'in bir açıklaması vardı. 'Referandumun hemen yapılacak bir iş değil, önce erken seçimi tartışalım.' dedi. Dolayısıyla büyük olasılıkla işi güven oylaması noktasına getirecekler. Buna da erken seçim tartışması eşlik edecek.''
- ''AB, İngiltere'ye biraz zaman tanıyacak''
Baydarol, güven oylaması, erken seçim gibi tartışmaların tamamen bir öngörü olduğunu ifade ederek, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker'ın ''İngiltere'nin AB'den anlaşmasız ayrılma riski bu akşamki oylama ile artmıştır." sözlerini hatırlattı.
Juncker'ın ''Böyle bir şey olacaksa İngiltere'nin çıkışını haziran, temmuza kadar uzatabiliriz.'' mesajına değinen Baydarol, ''AB cephesi de önünü görmek için İngiltere'ye biraz zaman tanıma eğiliminde görünüyor. Bütün bunları alt alta yazdığımızda bundan sonra ne olacağı konusunda kimsenin bir fikri olmadığını söyleyebiliriz. Bu gelişme İngiltere içinde özellikle İskoçya, Galler Bölgesi, İrlanda ve Cebeli Tarık gibi bölgelerin ayrılıkçı rüzgarlarını tetikleme riskini de arttırdı. Yani olay ekonomik belirsizliğin ötesinde bir siyasi belirsizliği getirdi. Siyasi belirsizlik de ekonomik belirsizliği daha fazla tetikliyor.'' değerlendirmesinde bulundu.
-''Türkiye'yi mercek altına aldılar''
Baydarol, Londra'nın dünya finans merkezi olma pozisyonunu kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu savunarak, finans gruplarının Frankfurt ve Berlin'e doğru kaçmaya başladığını aktardı.
''Bunun ekonomik baskısını İngiliz vatandaşları daha fazla hissedecek.'' diyen Baydarol şöyle devam etti:
''Bugün eğer anlaşmalı çıkıyoruz diye bir karar alınsaydı bunun maliyeti İngiliz vatandaşlarına kişi başı 700 pound olacaktı. Anlaşmasız ayrılık kararı alınsaydı bin 100 pound olacaktı. Çünkü İngiltere'nin çıkış tazminatı olarak AB bütçesine 47 milyar avro ödemesi gibi muazzam bir parasal sorunu var.
İngilizler son dönemde Türkiye'yi çok fazla mercek altına almaya başladılar. Çünkü 60 yıldır karar alma masasında oturmadan AB ile ilişkileri sürdürmeye çalışan bir ülkenin başına neler geliyor konusunu gelip Türkiye'de inceliyorlardı. Yani İngilizler karar alma masasından kalkıp yeni bir statüyle karşı karşıya kalacaklar. Şu anda tam bir kaotik durumla karşı karşıyayız.''
- ''İngiltere tarihinin en kötü yenilgisi''
İstinye Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aylin Ünver Noi ise İngiltere Parlamentosunun Theresa May'in AB ile imzaladığı ve İngiltere'nin Birlik'ten ayrılmasını düzenleyen Brexit Anlaşmasını 202 evet oyuna karşı 432 oyla reddetmesinin İngiliz hükümetinin hezimeti ve tarihin en kötü yenilgisi olduğunu söyledi
Bu sonucu, beklentilerden daha kötü olduğu yönünde değerlendirmek gerektiğine vurgu yapan Noi, ''Bu bize Brexit konusunda yapılan anlaşmada konsensüs sağlanamadığını gösteriyor. Oylama sonrası muhalif parti lideri Jeremy Corbyn'in Theresa May hakkında güven oylaması yapılması yönündeki önergesi ise siyasi olarak da bu oylamanın yarattığı belirsizliği göstermesi açısından önemli bir gelişmedir. Bu sonucun bugün itibarıyla doğuracağı bir diğer önemli sorun, bu sürecin yarattığı hem siyasi belirsizlik hem de belirsizliğin piyasalar açısından olumsuz algılamaya sebep olması ve İngiltere ekonomisi üzerindeki olumsuz etkileri olacaktır. Bu gelişme sonrası seçenekler arasında erken seçim ve tekrar referanduma gitmek var. Bir diğer alternatif ise anlaşma üzerinde değişiklik yapmaktır.'' değerlendirmesinde bulundu.
Noi, ortaya çıkan son durumun May hükümetinin geleceğini belirsizleştiğini, May'in kalması durumunda ise değişiklik için sadece 3 günü olduğunu hatırlattı.
May'in üç gün içinde bir değişiklik yapmasının mümkün görünmediğine dikkati çeken Noi şöyle konuştu:
''Öncelikle AB'nin Theresa May ile 18 ay gibi uzunca bir süre üzerinde çalıştıkları ve belli bir noktaya getirdikleri Brexit anlaşması üzerinde bir değişiklik yapmak istememe olasılığı yüksektir. Avrupa Birliği resmi yetkililerinden gelen ilk açıklamalar İngiltere'nin durumunu netleştirmesi konusunda. Ortaya çıkan bu belirsiz duruma AB'nin tepkisi birkaç şekilde olabilir. Biliyorsunuz Brexit'in gerçekleşeceği tarih olan 29 Mart 2019'a çok fazla zaman kalmadı.
Ancak bir diğer olasılık AB'nin 29 Mart'ta 50. maddenin uygulamaya konmasını ertelemesi yani Brexit tarihini ileri bir tarihe atma ihtimali olabilir. Hiç anlaşma olmadan İngiltere'nin AB'den ayrılmasının sonuçları iki taraf için de yaratacağı olumsuzlardan kaçınmaya çalışıyorlar."
Tüm bu süreç içinde hiç anlaşma olmamasının en kötü senaryo olabileceğini dile getiren Noi, ''Bunun İngiltere açısından olumsuz sonuçları olacaktır. Kuzey İrlanda'nın AB'den anlaşmasız çıkılmasına karşı bir duruşu var. Yani anlaşmasız bir Brexit'in İngiltere için Kuzey İrlanda ile de arasında sıkıntı yaratacaktır. İrlanda Cumhuriyeti'nin AB üyesi olduğunu hatırlatmak isterim. Sadece Kuzey İrlanda değil aynı zamanda İskoçya da yeniden bir bağımsızlık referandumuna gidebilir. Tüm bu senaryolar içerisinde iki taraf için de en iyi karar müzakereleri uzatmak olacaktır diyebiliriz.'' ifadelerini kullandı.
Kaynak:
