"İdlib'e saldırı durumunda çok büyük insan göçü olacak"

"İdlib'e saldırı durumunda çok büyük insan göçü olacak"

İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi İzzet Şahin:- "İdlib'e olası bir saldırı durumunda insan yoğunluğu nedeniyle ölecek insan sayısı öncekilerle kıyaslanmayacak kadar fazla olur. Yaralılar da aynı şekilde fazla olur. G

İSTANBUL (AA) - HALİS AKYILDIZ - İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi İzzet Şahin, "İdlib'e olası bir saldırı durumunda insan yoğunluğu nedeniyle ölecek insan sayısı öncekilerle kıyaslanmayacak kadar fazla olur. Yaralılar da aynı şekilde fazla olur. Gündelik hayatında bile Türkiye'den gelen yardımlara bağlı olarak yaşayan insanlar artık hiç yardım alamayacak ve savaşla birlikte açlıkla yoklukla ölümle yüz yüze gelmeleri söz konusu olacaktır. Çok büyük bir insan hareketi, insan göçü olacak." dedi.

Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İdlib'deki insani boyutun, son günlerdeki tartışmanın dışında ele alındığında, şu anda dünyada en fazla yardıma muhtaç olan insanların yaşadığı bölgelerden biri olarak görülebileceğini söyledi.

- "En fazla iç göçü İdlib bölgesi aldı"

İdlib bölgesinin şu an olduğu gibi büyük nüfusu barındıran bir bölge olmadığını dile getiren Şahin, şunları söyledi:

"Orası 500 bin ile 1 milyon arasında nüfusu olan bir bölgeydi ama Suriye'nin diğer bölgelerinde savaşın dengelerinin değişmesiyle birlikte insanlar ya ölmeye ya teslim olmaya ya da anlaşarak kuzeye gitme şekliyle hayatlarını ancak kurtarabildiler. Kuzeyden kastımız muhaliflerin ellerinde olan İdlib bölgesi, sonradan Türkiye'nin özgürleştirdiği Cerablus, Afrin bölgeleriydi ama en fazla iç göçü İdlib bölgesi aldı. Hem Halep'ten, Hama'dan, Humus'tan hem Guta'dan, Dera'dan, her yerden göçler İdlib bölgesine geldi. Buradaki insanların sayısı 3,5-4 milyon arasında bir rakama ulaştı. Gelen insanlar savaştan kaçabileceği en son güvenli buldukları köşeye gelmişlerdi. Bugünlerdeki tehditler ise şu anda orada canlarını kurtardıkları bir nokta olarak gördükleri bölgeden tekrar göçe zorlanacakları veya büyük bir katliama maruz kalacakları korkusu. Bu korkuları asılsız değil. Zira hem rejim askerlerinin İdlib bölgesini her taraftan kuşatması hem Rusya'nın üç gün öncesinde gözdağı verip 20 bölgeyi bombalaması gibi, rejimin karadan bombalaması gibi insanların tedirginliklerini arttıran bir süreç yaşanıyor."

Şahin, bugün yapılacak zirve toplantısında üç ihtimal üzerinde durulabileceğini söyledi.

İzzet Şahin, Türkiye'nin İdlib'deki 12 bölgede gözlemcilik yapıp buradaki güvenliği arttırma mücadelesinde olduğunu aktardı. Şahin, İdlib'de bulunan yaklaşık 4 milyon insanın beklentisinin, Türkiye'nin buradaki güvenliği devam ettirmesi Rusya'nın üslerine bir tehdidin oluşmaması şartıyla şimdiki haliyle İdlib'in korunması olduğunu ifade etti.

Diğer ihtimalin Rusya'nın daha fazla bastırarak sonuç almaya çalıştığı İdlib'in hem doğusundan hem de batısından bazı bölgelerin işgal edilmesi, muhaliflerin o bölgelerden uzaklaştırılarak daha küçük bir kara parçaya sıkıştırılmaları olduğunu belirten Şahin, şöyle devam etti:

"Böyle bir şey söz konusu olursa daha önceki aylarda Birleşmiş Milletler'in 700 bin insan göçe zorlanabilir dediği rakamın yaşanması söz konusu olacaktır. Bu insanların da Suriye'nin içerisinde artık kaçacak başka güvenli bir yer olmaması sebebiyle gidecekleri tek bir yer var, ya Türkiye sınırını zorlayıp Türkiye tarafına geçmeye çalışacaklar veya buna ilaveten bir kısmı Afrin ve Fırat Kalkanı bölgelerine ulaşmaya ve oralarda canlarını kurtarmaya çalışacaklar.

Üçüncü ihtimal de Suriye rejiminin de en fazla yığınak yapma gerekçesi görünen İdlib bölgesinin tamamını işgal etme ve Guta'da, Dera'da, Halep'te olduğu gibi burayı da tekrar sınırları veya kontrol altındaki bölgelere eklemesi. Böyle bir şey söz konusu olursa hem katliamın boyutunu hem de oluşacak insani krizin boyutunu tahayyül etmek bile mümkün olmayacak. İdlib'e olası bir saldırı durumunda insan yoğunluğu nedeniyle ölecek insan sayısı öncekilerle kıyaslanmayacak kadar fazla olur. Yaralılar da aynı şekilde fazla olur. Gündelik hayatında bile Türkiye'den gelen yardımlara bağlı olarak yaşayan insanlar artık hiç yardım alamayacak ve savaşla birlikte açlıkla yoklukla ölümle yüz yüze gelmeleri söz konusu olacaktır. Çok büyük bir insan hareketi, insan göçü olacak. Bunların büyük bir kısmı İdlib'e, kısmi bir saldırı olursa yüz binler, topyekün bir saldırı olursa milyonların hareket ettiği kuzey sınırına yani Türkiye sınırına gelmeleri ve Türkiye'ye geçmek için sınırları zorlamaları manasına gelecek. Belki kısmen Afrin ve Fırat Kalkanı bölgelerine de hareketlilik söz konusu olacak."

- "Türkiye'nin tamamına un çağrımız var"

Türkiye'de 4 milyon civarında insanın barındığını ve bunun getirdiği büyük bir yükün olduğunu dile getiren Şahin, şunları kaydetti:

"İdlib'de bir o kadar insan yaşıyor. Bu insanlar Türkiye sınırına gelip ölümle yüzleştikleri anda uluslararası hukuk ve insani ilkeler gereği onları kendi içerisine alma mecburiyeti doğacaktır. Böylesi bir durumda onların Türkiye'de ihtiyaçlarının giderilmesi mümkün olmayacak ve bunların Batı sınırlarını, Batı ülkelerini zorlamaları söz konusu olacaktır. Böylesi bir durum Avrupa Birliği ülkelerinin tamamını hedef ülke haline getirecektir."

İzzet Şahin, Afrin, İdlib ve Fırat Kalkanı bölgesine hizmet sunmak için kurdukları 10 koordinasyon merkezlerinin bulunduğunu aktararak, "Bunlar üzerinden 6'sı konteyner, 33'ü çadır kentte 150 bin civarında insanı destekliyoruz. 61 fırın, 30 mutfak ile mültecilere yemek ulaştırılıyor. 35 mağazadan giyim, kuşam ihtiyaçlarını gideriyoruz. Okullar, yetimhaneler, sağlık merkezleri, 14 tesisle sağlık hizmeti veriliyor. Hizmetlerimizi bunlar üzerinden sunuyoruz ama son zamanlardaki tehditler üzerine bir acil durum uyarısı yaptık. Suriye'de çalışan bütün ekiplerimize ve bölgedeki koordinasyon merkezlerimize, Türkiye'deki bağışçılarımıza yardım çağrısı yaptık. Son zamanlarda fırınlardaki en temel ihtiyaç olan un bitme noktasına geldi. Türkiye'nin tamamına un çağrımız var. Yine oluşabilecek büyük bir göç dalgasına karşı içeride tutup barındırabilmek için bir çadır barınma kampanyası başlattık. Böyle bir duruma gelirsek daha önceleri olduğu gibi kampları kurup gıda, hijyen ihtiyaçlarını karşılayıp sağlık meydan klinikleriyle insanları içeride tutmaya ve barındırmaya çalışacağız." değerlendirmesinde bulundu.

Şahin, Reyhanlı'da inşa edilen çocuk yaşam merkezinde 990 yetim çocuğun kaldığını, her ay 10 binden fazla yetim çocuğa yardım yapıldığını vurguladı.

İHH'nın 2012 ile 2018 yılları arasında Suriyeli mültecilere 360 milyon 605 bin 13 dolar tutarında yardım ulaştırdığına dikkati çeken Şahin, "Bu yardımların arasında; Reyhanlı ve Kilis'teki fırınlarda üretilen 135 milyon ekmek, 182 bin ton gıda, 24 milyon hazır yemek ve konserve, 16 milyon elbise ve ayakkabı, 4 milyon ev eşyası ve mutfak gereci, 4,4 milyon adet hijyen ve temizlik ürünü, 8,8 milyon adet ilaç, tıbbi malzeme ve cihaz, 4 milyon kitap ve kırtasiye ürünü, 6 bin 500 ton yakacak, 1,2 milyon litre yakıt, 17 bin çadır, 104 bin çadır malzemesi, 392 bin inşaat malzemesi yer aldı." ifadelerini kullandı.

İşin insani boyutunu sürekli ön planda tutmak gerektiğini vurgulayan Şahin, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu insanların sıkıştığı son köşeden artık canlarını kurtaracak bir ele ihtiyacı var. A'dan Z'ye her şeye, barınmaya ihtiyaç duyacaklar. Biz bu zamana kadar milyonları içimizde barındırıp sınır ötesinde de desteklediğimiz gibi bunun da altından kalkmak için ve bu sınavı da verebilmek için seferber olmalıyız."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :