İSTANBUL (AA) - HATİCE ŞENSES - Yurtiçindeki hastaların yanı sıra Türkiye'ye gelen yabancılara da hizmet veren Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, organ nakli için gelen yabancı hastaların operasyonları, 22 yıldır başarıyla gerçekleştiriliyor.

İlk kez 1995'te Arnavutluk vatandaşı hastaya organ naklinin yapıldığı hastane, bu alanda uzman personeliyle dünyanın çeşitli bölgelerinden gelenlere şifa dağıtıyor.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Eğitim Araştırma Hastanesi Transplantasyon Sorumlusu Doç. Dr. Melih Kara, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de son dönem 80 bine yakın böbrek yetmezliği hastası bulunduğunu belirtti.

Böbrek yetmezliğinin görülme sıklığının düşürülmesi için Sağlık Bakanlığı'nın çeşitli tedbirler aldığını dile getiren Kara, organ nakli sürecinin de son dönem böbrek yetmezliği tanısının konulmasıyla başladığını ifade etti.

Kara, "Bu anlamda hastalığın tedavisi için elimizdeki tek gerçek tedavi organ nakli." diyerek, bu kapsamda yetmezlik tanısı almış hastaların öncelikle nakil merkezlerinde değerlendirilmesinin, canlı adayları varsa, bunların da değerlendirilerek hiç diyalize girmeden nakli yapılması gerektiğini anlattı.

Doç. Dr. Melih Kara, uzun dönem diyaliz hastalarında birçok olumsuz durumun görülebildiğini, başta da damarsal yapı bozukluklarının geldiğini aktararak, "O yüzden diyoruz ki zaman kaybetmeden yapılan naklin başarısı çok daha iyidir. Uzun yıllar diyalize girdikten sonra maalesef naklin başarısı, her geçen zaman biraz daha azalıyor." dedi.

Organ bağışlarının azlığına değinen Kara, bu konuda toplumsal farkındalığın artması gerektiğine işaret ederek, bu konunun yetkili kurumların tek başına mücadele etmesi gereken bir durum olmadığını, toplumun tüm fertlerinin buna duyarlı olması gerektiğini söyledi.

- "Yabancı hastalarımızı gittikleri ülkelerde de takip ediyoruz"

Kara, hastanelerinin nakil yapmaya 1991'de Prof. Dr. Mesut İzzet Titiz önderliğinde başladığını, bu anlamda Türkiye'de organ nakli yapan ilk eğitim ve araştırma hastanesi olduklarını belirtti.

İlk yabancı hastalarının da Arnavutluk'tan geldiğini ve 1995'te yapılan naklin başarıyla gerçekleştirildiğini dile getiren Kara, şöyle devam etti:

"Daha sonraki yıllarda yabancı hasta oranımız, giderek artmaya başladı. Yılda 1 hastadan 3'e, 5'e şu anda da 10'lu rakamlara ulaştık. Bize dünyanın şu anda 4 kıtasından hasta geliyor. Tabii ikili anlaşmalarla geliyorlar. Şu ana kadar çok şükür başarı oranımız yüzde 98. Bu oran aynı şekilde devam ediyor. Biz çok mutluyuz. Neden? Bambaşka kültürlerden, ülkelerden insanlarla tanışıyorsunuz. Sosyal anlamda ikili ilişkileriniz çok ilerliyor. Tabii onların dilini bazen anlamıyorsunuz ama yüreğini anlıyorsunuz, onlar da sizi anlıyor. Ben sosyal anlamda çok iyi ilişkiler kurulduğunu düşünüyorum. Devletler arasında aslında en güzel bağın sağlıktan geçtiğini düşünüyorum. Çünkü burada kurduğunuz bağlar ve o insanların mutluluğu... Biz onları gittikleri ülkelerde de takip ediyoruz. Nakil yapıp, taburcu edip ondan sonra bir daha görmüyor değiliz. Hastanın gittiği ülkedeki nefrologla, nefrolojik anlamda bağ kurduğumuz için tedaviyi çok rahat kontrol edebiliyoruz. Sonuçta organ nakli bir ailedir. Hani nüfusunuza kaydediyorsunuz."

Kara, nakil yapılacak hastanın çok iyi değerlendirilmesi gerektiğine, herkese nakil yapılamadığına dikkati çekerek, "Biz hasta yurtdışından bile gelse detaylı olarak araştırıyoruz. Maalesef olumsuzsa ülkesine geri gönderiyoruz. Amaç hastayı iyi takip edebilmek. Çünkü organ nakli yapınca iş bitmiyor, aslında yeni başlıyor. Bundan sonraki süreç çok daha detaylı ve titiz takip edilmesi gerekiyor." diye konuştu.

- "25 bin hasta nakil bekliyor"

Sağlık Bilimleri Ünivresitesi Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakli Birimi Nefroloji Sorumlusu Doç. Dr. Çağlar Ruhi de böbrek yetmezliğinin en güncel sağlık sorunlarından birisi olduğunu belirtti.

Hastalığın hem kişisel olarak insanlara getirdiği yük hem de toplum sağlığına maliyeti açısından ciddi sorunlar oluşturduğuna işaret eden Ruhi, "Günümüzde beslenme tarzı olsun, şeker, tansiyon gibi hastalıklardaki artış oranları nedeniyle böbrek yetmezliği çok sık rastlanır hale gelmiş durumda. Böbrek yetmezliğinin ideal tedavisini, böbrek nakli oluşturmaktadır." ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Ruhi, Türkiye'de yaklaşık 80 bin kişinin böbrek yetmezliği tanısı aldığını, bunların yaklaşık 25 bininin de nakil olmayı beklediğini söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yalnız burada dikkat etmemiz gereken nokta kadavra nakil sayımızın çok düşük olmasıdır. Genel nakillerimizin sadece yüzde 25'ini kadavra, yüzde 75'ini ise canlı nakiller oluşturuyor. Toplumumuzda bir aile bireyimiz hasta olduğunda ona yardımcı olmak için canlı nakillerde gösterdiğimiz hassasiyeti kadavra nakillerde ne yazık ki gösteremiyoruz. Oysaki Türk toplumu yardımlaşmayı seven, insanlara yardımı seven bir toplum ve kadavra nakillerinin düşük olması gerçekten üzücü. Türkiye'deki durum genel olarak Avrupa'yı yansıtan bir durumda. 75 binin üzerinde diyaliz hastamız var ve bu sayı sürekli artmakta. Buna rağmen yapabildiğimiz nakil sayısı kısıtlı. Özellikle kadavra nakillerinin arttırılması, böbrek hastalarının tedavisi açısından uygun bir yöntem olacaktır."

Böbrek yetmezliğinin en önemli sorunlarından birisinin hastalığın sinsi olarak ilerlemesi olduğunu vurgulayan Ruhi, bunu önlemek için hastaların da sağlıklı bireylerin de yılda bir kez en azından kan basıncı, şeker ve böbrek idrar testlerini yaptırmasının önemli olduğunu söyledi.

Ruhi, zayıflama ilaçları adı altında satılan ürünlerin ayrıca bilinçsiz kullanılan ağrı kesici ve antibiyotiklerin böbrek üzerine geri dönüşümsüz yükler getirdiğini aktararak, "Hastanemiz, son yıllarda Türkiye'nin adının sağlık alanında da yurtdışında başarılı şekilde duyurulması açısından artan yurtdışı nakillerimizle önemli bir rol oynuyor." şeklinde konuştu.

AA