28 Şubat Hikâyesi

Bir varmış bir yokmuş ülkede kış mevsimi yaşanıyormuş. Şubatın o dondurucu soğuğu kapıya dayanmış. Ülke güvenli ve sevilen idarecilerin elinde huzurla geleceğe doğru yürüyormuş.

Bu ülkenin gidişatını gören dünyanın diğer ucundaki patron ülkenin çıkarı ve rahatı bozulmuş. Bill Clinton kovboyu hemen toplamış Pentagon haydutlar çetesini. Sonuç, istenmeyen o ülke idareci kodrosuna operasyon kararı almışlar.

Bir korsan gemi hazırlanır okyanus ötesinden. Bu korsanları kimlerden mi teşekkül ettirmişler?

Baskın verecekleri  ülkeden önceden devşirilmiş, akılları ve beyinleri boşaltılmış, ruhları satılmış haramilermiş.

Gemide daha kimler mi varmış?

Siyonist tasması boyunda başta omzu kalabalık yıldızlı olanlar, siyasiler, basından kalemşorlar, cepleri para dolu tüccar birlikleri, STK’nın milli ve yerli olmayan patronları. Haydut başı Bill en son geminin kadrosunu teftiş eder ve gidin o ülkenin başında olan ‘Hoca’yı indirin emrini verir.

Atlantikten yola cıkmış gemi gelmeden rüzgârının esintisi ulaşmıştı o güzelim ülkeye. Gemi ülke karasularına demir atınca haramiler emri ulaştırdılar yerli sırtlan sürüsü topluluğuna.

İçerideki haramilerin sabetayist geleneğin ürünü yerel uşakları hemen harekete geçtiler. Saldırı için tek hedef olarak seçildi irtica. Muhafazakârlar üzerine irtica paranoyası ile gitmek. Genel saldırı stratejisi, her gün şiddetini artırarak muhafazakâr insanları savurma ve dağıtmak üzere kurgulandı.

Mizansen tiyatrolar sergilediler Fadimeler ve Müslimlerle. Görüntüleri servis ederek ağzı büyük ve gevşek spiker şarlatanlarını konuşturdular saatlerce. Satılmış dolar maaşlı kalemşorlar ve basın lağım kustu köşelerinde. Aylarca asker ağzı oldu fısıltı gazetesi, yıkım manşetleri attılar. Kamusal alan yalanı ile muhafazakâr memurları attılar. Bacıların iffeti battı gözlerine hem de kendi iç çete uşaklarınca saldırdılar. Kıyafet yönetmeliği bahanesi ile başörtülü öz evlatlarına kıydılar. Üniversite kampüslerine sokmadılar, geleceğin beyinleri gençlere kıydılar. Din öğretiliyor diye tüm meslek liselerini potanın içine dâhil edip katsayı tuzağı ile Anadolu evlatlarına kıydılar. Omuzları yıldızlı üniformalılar camilerde hutbe dinleyip imamlara rapor tuttular utanmazca. İmam hatip okullarını denetlediler. Başörtülü yavrularımızı katmadılar okullarına. Nöbet tuttular sinsice ve aymazca. Daha neler neler…

Hedef seçilen ülke, içinde bulunduğu zor şartlara rağmen saldırılara direnmekteydi. Aslında ülkeyi yönetenler tarihi boyunca dışarıdan gelen tehditlere karşı tek yürek olmuş bir milletin evlatlarıydı. O millet ki üç kıta ve yetmiş iki milleti sancağı altında toplamayı bilmişti. Torunları yeniden dirilişe geçmişti. Öz kimliğine ve tarihin kodlarına dönmüş bir çağı yaşıyordu. On yıllardır beklenen sıçramasını gerçekleştirmiş bir kadro iktidarda idi.

Korsan ve yerli haramilerin tek hedefi, yerli ve milli olan lider ‘’Savunan Adam ERBAKANI’’ iktidardan alaşağı etmekti. Savunan adam bir maneviyat önderi olarak bu saldırıda ülkesi ve milletin evlatlarına kıyamazdı, kıymadı da. Müslüman ümit ve korku içinde yaşardı ve geleceğin Allah'ın iradesinde olduğuna imanı tamdı. Geleceği için milleti ve sevenlerini sükûnete çağırarak krizi yönetip halkı korudu.

Allah'a ve Resulüne aşık bir insandı halbuki  O.. .

Baş haydut ABD ve haramilerinin tehditleri işe yaramamıştı. Bin yıl sürecek dedikleri çok değil bir iki yıl içinde buharlaşıp yok edildi. Unuttukları bu milletin imanı ve tarihi idi.

Netice, küllerinden yeniden doğan bu millet, yerli haramileri çöp olarak geldikleri ülke çöplüğüne attı. Hocanın terbiyesinde yetişen ‘’Uzun Adam’’ iktidarında. 28 Şubat post modern darbe ile bu milletin evlatlarını kanalize ettikleri, dindar görünümlü mesih şarlatanının çöplüğü de kurutulmuş oldu. Baş haydut Bill'in mirasçıları yerli harami piyonlarını da beslemek üzere yanlarında götürdüler. O dönemin savunan adamı ERBAKAN Rabbine ve efendisine kavuştu.

 Dünya sınavını yüzünün akı ile …

 Mekânın cennet olsun. SAVUNAN ADAM!..