Han Şeyhun katliamı raporu BMGK'ya geliyor
Suriye'nin Han Şeyhun bölgesinde Esed rejiminin sivilleri hedef alan kimyasal silah katliamına ilişkin BM soruşturmasında sona gelindi - BM ve Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ), katliama ilişkin tespitini BM Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) bildire
LAHEY (AA) - ABDULLAH AŞIRAN - Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ) Genel Direktörü Ahmet Üzümcü, Birleşmiş Milletler (BM) ile KSYÖ'nün oluşturduğu mekanizmanın, Suriye'nin Han Şeyhun bölgesindeki kimyasal silah saldırısına ilişkin raporu 1 hafta sonra BM Güvenlik Konseyi'ne sunacağını açıkladı.
KSYÖ Genel Direktörü Üzümcü, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Üzümcü, Beşşar Esed rejiminin (Suriye hükümeti adıyla) 2013 yılında Kimyasal Silahların Yasaklanması Sözleşmesi'ne (KSYS) taraf olduğunda KSYÖ'ye kimyasal silah stoklarını bildirdiğini anımsattı. Bin 300 ton civarındaki bu silahların Suriye dışına götürülerek KSYÖ denetiminde imha edildiğini söyleyen Üzümcü, "Bildirime tabi olması gereken ve bildirilmeyen başka kimyasal maddeler olup olmadığına dair araştırma başlattık, bu süreç halen devam ediyor." dedi.
Beşşar Esed rejiminin 21 Ağustos 2013'te Şam'ın Doğu Guta bölgesindeki kimyasal silah saldırısı bin 400'ün üzerinde sivilin hayatını kaybetmesine, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 10 binden fazla sivilin yaralanmasına neden olmuştu.
Saldırının ardından ABD'nin daha önce ilan ettiği "kırmızı çizgi" uyarınca Suriye'ye müdahale etmesi beklentisi doğmuştu. Rusya, rejimin tüm kimyasal silah stoğunu imha etmesi teklifini getirerek müdahaleyi engellemişti. Taraflar, 15 Eylül 2013'te anlaşmış, KSYÖ'nün devreye girdiği süreçte kimyasal silahların imhası başlatılmıştı. Örgüt, işlemin 19 Ağustos 2014'te tamamlandığını duyurmuştu.
Ancak KSYÖ'nün imha görevi, Esed rejiminin bildirdiği envanterle sınırlı olduğundan, tüm kimyasal silah stoğunun yok edilemediği kuşkusu sürmüştü.
Nitekim, Suriye İnsan Hakları Ağı'nın Ağustos 2017 tarihli raporuna göre, Esed rejimi, Eylül 2013'ten sonra en az 174 kez kimyasal silah saldırısı düzenledi.
Üzümcü, Doğu Guta'da binlerce kişinin hayatına mal olan saldırıyla ilgili olarak, Suriye o sırada KSYS'ye taraf olmadığı için BM Genel Sekreteri Mekanizması diye adlandırılan 1925 Cenevre protokolü üzerine inşa edilmiş bir mekanizmanın harekete geçirildiğini anımsattı. Üzümcü, 9'u KSYÖ uzmanı 12 kişilik ekibin yerinde yaptığı araştırmada sarin gazı kullanıldığının tespit edildiğini aktardı.
Ahmet Üzümcü "Ancak onlar da bu kullanımı kimin gerçekleştirdiği konusunda bir sonuca varamadılar. Halen aydınlatılması gereken bir husus olarak uluslararası toplumun önünde duruyor. Umarım ki ileride bu gerçekleştirilir ve saldırının sorumluları adalet önüne götürülerek cezalandırılır." diye konuştu
- Han Şeyhun katliamı
4 Nisan'da en az 100 sivili öldüğü Han Şeyhun katliamına değinen Üzümcü, Durum Tespit Misyonunun (FFM) sarin gazı kullanımını tespit ettiğini hatırlatarak, bunu kimin kullandığı hususunda kendilerinin görev yönergelerinin olmadığı için konuyu BM-KSYÖ'nün oluşturduğu Ortak Araştırma Mekanizması'nın (JIM) incelediğini dile getirdi.
Üzümcü, "Bu mekanizma (JIM) raporunu ekim ayı sonunda BMGK'ya sunacak. Bize de bir örneğini gönderecek. Ondan sonra herhalde daha fazla bir adım atılması söz konusu olabilecek. Eğer bir sonuca varabilirlerse bu kullanımı kimin yaptığına dair, gerekli adımların atılması gerekiyor." dedi.
Rusya ve Esed rejiminin KSYÖ'yü Han Şeyhun'a inceleme gezisi yapmadığı için suçladığının hatırlatılması üzerine, Üzümcü bu durumun FFM'nin bulgularının geçerliliğine etki etmeyeceğini, bulguların tamamen bilimsel olduğunu ve laboratuvarlarda yapılan tespitlerde sarin gazı bulunduğunun altını çizdi.
Üzümcü, Esed yönetiminin kendilerine ilettiği bazı bulguların da KSYÖ'nünkileri teyit etmesi nedeniyle böyle bir güvenlik riski almaya gerek görmediklerini ve Han Şeyhun'a misyon ekibi göndermediklerini ifade etti.
FFM'in güvenlik nedeniyle doğrudan Suriye'ye konuşlandırılamadığı için temasları komşu ülkelerle yaptıklarını hatırlatan Üzümcü, Türkiye'nin de gereken kolaylıkları gösterdiğine işaret etti.
Ortak Araştırma Mekanizması tarafından 5 Ekim'de yapılan açıklamada, incelemelerin Suriye'nin kuzeyinde 30 Mart'ta, Han Şeyhun saldırısından 5 gün önce de sarin gazı kullanıldığını ortaya koyduğu bildirilmişti.
"Han Şeyhun'a 25 kilometre uzaklıkta Al-Latamina (Latamne) kentinde 30 Mart tarihinde bir sarin gazı saldırısı olduğunu öğrendik. Ve bunu da FFM halen inceliyor." diyen Üzümcü, ilk verilerin bu iddiayı doğruladığını, konuyla ilgili raporların 1-2 hafta içinde sunulacağını söyledi.
Üzümcü, geçen yıl Suriye'de 60 defadan fazla klor gazı kullanıldığı iddiasının bulunduğunu, Durum Tespit Misyonu'nun bunlardan en çok veri derleyebileceği iddiaları inceleyerek rapor sunacağını belirtti.
BM Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu, 6 Eylül'deki raporunda Han Şeyhun'da Esed rejiminin sarin gazı kullandığını teyit etmişti. Ancak, komisyon raporunun BM nezdinde bağlayıcılığı bulunmuyor.
Bu nedenle uluslararası kamuoyu, JIM'ın BMGK'ya sunacağı raporu bekliyor.
- Esed rejiminin hassas ithalat kalemleri
Ahmet Üzümcü, "Esed rejiminin tekstil ve sanayi için alımını sürdürdüğü çok sayıda kimyasal maddenin silah olarak kullanılma riski var mı?" sorusuna, "Bazı kimyasal maddeler çift kullanımlı maddeler, bunların ithalat ve ihracatının bildirimlere tabi. Bizim örgütümüze bildirilmesi gerekiyor. Sanırım uluslararası toplum bölgedeki durum nedeniyle bu konularda hassas davranıyordur. Her taraf ülke bu bildirimleri yapmak zorunda." şeklinde cevapladı.
- Rusya ve ABD'nin kimyasal silahları
Mevcut sözleşmeye göre taraf ülkelerin kimyasal silahlarını bildirmek ve de örgütün denetiminde bu silahları imha etmek zorunda olduğunu hatırlatan Üzümcü, şunları kaydetti:
"Bugüne kadar 8 ülke kimyasal silah bildiriminde bulundu. Bunlardan 7'sinin Suriye dahil, bildirdiği silahlar imha edildi. Hatta 2 hafta önce Rusya kimyasal silah imha çalışmalarını tamamladı. ABD'de çalışmalar sürdürülüyor. Amerika stoklarının yüzde 90'ını imha etti, yüzde 10'unu da önümüzdeki 5-6 yıl içinde tamamlayacak."
Diğer yandan sözleşmeye taraf olmayan İsrail, Kuzey Kore, Mısır ve Güney Sudan'da kimyasal silah olup olmadığının bilinmediğini ifade eden Üzümcü, açık kaynaklara göre Kuzey Kore'de 3 ila 5 bin ton arasında kimyasal silah stoğu olduğuna değindi.
Kuzey Kore konusunda bugünkü gerilimin daha çok nükleer ve füze teknolojileri etrafında yoğunlaştığını ancak Güney Kore'nin Kuzey'in kimyasal silah konusundaki yeteneğinden duyduğu kaygıyı paylaştıklarını ifade eden Üzümcü, "Bir an önce Kuzey Kore'nin KSYS'ye taraf olmasını ümit ediyoruz." dedi.
- Tecrübelerini genç kuşaklara aktarmak istiyor
Görevini 2018 yılının Temmuz ayında tamamlayacak Üzümcü, 2013 yılında Nobel Barış Ödülü'nü KSYÖ adına almanın kendisi için büyük bir onur olduğunu ifade etti.
Nobel Barış Komitesi'nin kimyasal silahsızlanma alanındaki çabalarını takdir amacıyla KSYÖ'yü ödüllendirdiğini dile getiren Üzümcü, kurumun başarılarına sadece kişisel çabayla değil, üye ülkelerin sorumluluklarını yerine getirme hususundaki titizlikleriyle ulaşıldığını vurguladı.
Görevdeki 7 yılında birçok şeyi başardıklarını ancak yapılacak çok daha fazla şey olduğunu söyleyen Üzümcü, küresel bir tehdit olarak nitelediği kimyasal terör konusunda daha fazla duyarlılık ve iş birliği gerektiğine dikkati çekti.
Temmuz 2018 sonrası için henüz bir planı olmadığını belirten Üzümcü, "8 yıl boyunca burada kazandığım tecrübeleri de genç kuşaklar ile paylaşmak istiyorum. Birtakım üniversitelerde ders verebilirim, düşünce kuruluşlarında çalışabilirim diye düşünüyorum." dedi.
KSYÖ Genel Direktörü Üzümcü, örgütün kazandığı başarıların devamlı hale getirilmesinin önemli olduğunun altını çizdi.
AA
Kaynak:
