GRAFİKLİ - FETÖ elebaşı Gülen'in "Egemenlik kayıtsız şartsız benimdir" anlayışı

GRAFİKLİ - FETÖ elebaşı Gülen'in "Egemenlik kayıtsız şartsız benimdir" anlayışı

Terörle Mücadele Daire Başkanlığınca hazırlanan "FETÖ'nün ideolojisi" raporunda, Gülen'in, dini kavramlar kullanarak bir işgal için gerekli olan insan potansiyelini elde etmek ve bu potansiyel ile devleti ve dünyayı ele geçirme stratejileri gözler önüne s

ANKARA (AA) - CANKUT TAŞDAN/SERTAÇ BULUR - Emniyetin "FETÖ'nün ideolojisi" raporunda, örgütün yönetim biçimini "Egemenlik kayıtsız şartsız Fetullah Gülen'e aittir" olarak belirleyen Fetullah Gülen'in, Cumhuriyeti ve dolayısıyla halkın kendi kendisini yönetme anlayışını kendisine tehdit gördüğü tespitine yer verildi.

Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığınca, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) elebaşı Fetullah Gülen'in tüm kitap ve vaazları ile yürütülen soruşturmalarda elde edilen belgeler, mağdur, müşteki, tanık ifadeleri incelenerek "FETÖ'nün ideolojisi" raporu hazırlandı.

Örgütün devleti ele geçirmek amacıyla izlediği yol haritasının deşifre edildiği 181 sayfalık raporda, Gülen'in, dini kavramlar kullanarak bir işgal için gerekli olan insan potansiyelini elde etmek ve bu potansiyel ile devleti ve dünyayı ele geçirme stratejileri gözler önüne serildi.

- İlahlaştırılan FETÖ elebaşına mutlak itaat şartı

Rapora göre, FETÖ elebaşı Gülen, örgütün yönetim biçimini "Egemenlik kayıtsız şartsız Fetullah Gülen'e aittir" olarak belirledi.

Gülen bu anlayışı, örgütün özel iletişim dilinde "Başyüceler" veya "İstişare Kurulu" olarak adlandırılan zümre aracılığıyla hayata geçirdi. Gülen aynı zamanda "Başyüce, Mehdi, Mesih, Asrın Kurtarıcısı, Kahtani" sıfatlarını kullanarak örgütün en üst düzey yönetim organı olan bu birime liderlik etti.

Üst düzey örgüt mensupları, "Başyüceler" olarak adlandırılan bu kurulda kendi başlarına karar alamazken, örgüt elebaşısının talimatlarını yerine getirmek amacıyla belli periyotlarla toplandı.

Bölge ve il imamlarının idare ve denetimini sağlayan bu kurul, imamlardan aldıkları raporlarla belli dönemlerde ABD'ye giderek Gülen ile görüştü, ondan aldıkları emirleri alt yöneticilere iletti.

Kurulun, Hz. İsa'nın 12 Havarisinden esinlenilerek örgütün kuruluşundan itibaren Gülen'in yanında olan 12 kişiden oluştuğu belirlendi.

Başyücelerin örgütün stratejistleri oldukları, bunların aldıkları karar ve benimsedikleri taktik ve stratejilere diğer örgüt mensuplarının da uyması istendi.

- Mütevazi lider görüntüsü çizmeye çalışmış

Örgüt elemanlarının ifadelerinde, despotluğunu gizlemek amacıyla Gülen'in mütevazi bir görüntü çizmeye çalıştığı, gerçekte ise egemenlik hakkının kendisinde olduğu tek adam-diktatörlük düzeni kurduğu anlaşıldı.

Raporda örgüt elemanlarının konuyla ilgili şu ifadelerine yer verildi:

"Fetullah Gülen, hayalindeki bu düzeni halihazırda örgütünü yönettiği gibi 'Başyüceler' adlı zümre eliyle idare etmeyi düşünmektedir. Dolayısıyla 'Başyüceler', Sovyetler Birliği'ndeki Komünist Partisi gibi FETÖ örgüt mekanizmasının en yetkili otoritesi ve kalpgahıdır. Bu zümrenin üyeleri arasındaki ilişkiler çok gelişmiştir. Hatta üyeler ve yakınları arasında evlilik suretiyle akrabalık ilişkileri de kurulmuştur. Bu zümrenin aldığı kararlar, silsile halinde imamlar tarafından örgütün faaliyet gösterdiği her alanda uygulanmaktadır.

Bir bakıma örgütün yasama, yürütme ve yargı erkleri 'Başyüceler' adlı bu organda toplanmıştır. Tüm örgüt mensuplarının meşruiyetini Fetullah Gülen'den, Gülen’in ise kendisinden aldığı örgütün iç sisteminde, bu zümrenin işleyişini anlamak devletin temelli kontrol altına alınması amacıyla gerçekleştirilen 17-25 Aralık darbe girişimi ve sonrasında örgütün üçüncü aşamasına geçilip devletin, toplumun ve fertlerin örgütün ideolojisi doğrultusunda yeniden dizayn edilmesi suretiyle örgüt liderinin hayalini kurduğu düzeni anlamak açısından oldukça önemlidir. Bu yüzden Fetullah Gülen'in 1970'li yıllarda yola koyulduğu çıkış noktasından, varmak istediği ancak şimdilik başaramamış gözükerek şartların yeniden olgunlaşmasını beklediği noktaya gelinecek olursa bu varış noktasının oligarşik veya aristokratik özellikler taşıdığı anlaşılmaktadır."

- Gülen "karizmatik lider" olarak benimsetildi

Münferit hareket etme ve kendi başına karar almanın hizmete ihanet olarak değerlendirildiği FETÖ'de, örgüt üyelerine talimatla hareket etme, verilen emri sorgulamama, üstlere mutlak itaat etme gibi davranış biçimleri benimsetildi.

Bu alışkanlıkları kazanmaları için örgüt üyeleri, küçük yaşlardan itibaren Işık evlerinde örgüt liderinin duygu ve düşünceleri doğrultusunda planlanmış bir ideolojik eğitime tabi tutuldu.

Gülen, örgütün sorumluları tarafından diğer örgüt elemanlarına "Hikmetinden sual olunmayan", "Hata yaptığı görülmemiş", "En başından ilahi olarak seçilmiş kutsal bir varlık" nitelendirmeleriyle "karizmatik lider" olarak tanıtıldı.

- Hiyerarşik yapılanma

Bu otoriter yapının tamamlanmasının ardından "imamlık/ağabeylik" adı verilen yapılanma oluşturuldu.

FETÖ'nün, "kainat imamı" ve "Mehdi" olarak kabul edilen Gülen'in öncülüğünde, danışman kadrosu, kıta imamları, ülke imamları, bölge imamları, il imamları, ilçe imamları, esnaf imamları, semt imamları, ev imamları şeklinde yapılanarak tabana yayıldığı tespit edildi.

Bunların yanı sıra kamuda (Bakanlıklar ve taşra teşkilatları, yerel yönetimler, üniversiteler, kamu iktisadi teşebbüsleri) ve özel sektörde (hukuk büroları, bilişim şirketleri, muhasebe firmaları vb.) faaliyet gösteren kurumların herbirinin başına örgüt tarafından "imam" olarak adlandırılan ilgili kurumların hiyerarşik yapıları dışında sorumlular getirildi.

Raporda bazı örgüt yöneticilerinin bu yapılanmayla ilgili ifadeleri şöyle yer aldı:

"Herkes, haftalık istişarelerde bir üstüyle bir araya gelir ve kendisine bağlı kişilerin örgütle ilişkisinin düzeyindeki gelişmeleri anlatır. Gazete ya da dergiye yapılan abonelikler ile 'toplanan bağışlar' konusunda rapor verir. Kurban Bayramı'nda deri toplanması, okulda bir organizasyon düzenlenmesi gibi proje bazlı konular, istişare toplantıları adı altında konuşulup karara bağlanır. Bu istişarelerde daha üst ağabeylerden gelen ve merdiven mantığıyla imamdan-imama tüm örgüte ulaştırılan emir ve tavsiyeler paylaşılır. O günün siyasi ve aktüel gündem konularına karşı alınacak ortak tavırlar öğrenilir. Bu hususlar, daha sonra ev ve yurt odası istişarelerinde mensuplara aktarılır. Örgüte ait evlerde kalan basit bir üyenin sırası ile ev imamına, ev imamı semt imamına, semt imamı küçük bölge imamına, küçük bölge imamı il imamına, il imamı büyük bölge imamına, büyük bölge imamı Türkiye imamına, Türkiye imamı 'kainat imamı' olan Fetullah Gülen'e, Fetullah Gülen Peygamber Efendimize, Peygamber Efendimiz ise Allah'a itaat eder şeklinde propaganda yapılmakta idi."

- FETÖ, tehdit gördüğü kurumları hedef aldı

Sözde Selam Tevhid Kudüs Ordusu adı altındaki bir terör örgütüne yönelik gerçekleştirildiği iddiasıyla yürütülen soruşturmada yapılan usulsüzlüklerle ilgili iddianameye de değinilen raporda, şüphelilerin soruşturma kılıfı altında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 61. Hükümeti başta olmak üzere Milli İstihbarat Teşkilatı, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ve Anadolu Ajansı gibi kurumları ile Mazlum-Der, İHH İnsani Yardım Vakfı, Akabe Vakfı, Ehlibeyt Alimleri Derneği vb. sivil toplum kuruluşu mahiyetindeki dernek ve vakıfları, haklarında herhangi bir delil bulunmadığı halde terörle ilişkilendirmeye çalıştırdığının tespit edildiği, FETÖ'nün buradaki amacının kendisine rakip olarak gördüğü ve varlığına tehdit olarak algıladığı resmi ve özel kurumları etkisiz hale getirmek, çalışanlarının tasfiyesinden sonra örgüte yakın kişileri buralara yerleştirmek olduğu belirtildi.

FETÖ, 17/25 Aralık darbe girişimi ve sonrasında sözde Selam Tevhid soruşturmasının kendileri açısından başarıya ulaşması halinde devletin yasama, yürütme ve yargı erklerini ele geçirmeyi amaçladı.

Daha sonra örgüt, iddianamede belirtildiği üzere hedef alınan resmi ve özel kurumları örgütün hedefleri doğrultusunda yeniden dizayn etmeyi, bu yolla devletin idaresinin görünürde kimde olursa olsun gerçekte Fetullah Gülen öncülüğündeki "Başyüceler" adlı zümreye geçirmeyi planladı.

Gülen'in devleti tüm kurumlarıyla anayasal düzenin öngördüğü çerçeve dışında ele geçirme ve kayıtsız şartsız millete ait olan egemenliği asıl sahibinden zorla alarak önderliğindeki bir zümreye verme anlayışı, Cumhuriyete bakışının olumsuz olduğunun, halkın iradesi ile kendi kendisini yönetmesi fikrine karşı olduğunun göstergesi oldu.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :