Gerçek siyaset, gerçek siyasetçi

Klasik ve bilimsel anlamda siyasetin beylik bir tanımı vardır. O yüzden siyaset tanımlanırken ilk o tanım kullanılır ve  “Siyaset; Arapça kökenli bir kelime olup; at eğitimi, at talimi anlamına gelmektedir” cümlesiyle girizgâh yapılır. “Osmanlı'da devlet geleneği için siyaset sözcüğünün ‘ölüm cezası’ anlamında kullanıldığı görülür” diye de eklenir. Daha sonra da, Eski Yunan’a gelinir ve Eski Yunan’da ise siyaset, “polise veya devlete ait etkinlikler biçiminde tanımlanmıştır” denir. Siyaset’in klasik tanımı bu.

Ancak siyaset, siyaset uygulayıcıları tarafından ve farklı siyasal bilimciler tarafından değişik şekillerde de tanımlanmıştır. Yani bu tanım ilahi bir tanım değildir, değiştirilmez, hatta değiştirilmesi dahi teklif edilemez bir tanım hiç değil.

Çünkü herkes meşrebine, siyasal tercihlerine uygun olarak siyasetin tarifini yapabilir. Benim kafamda da siyasal meşrebime uygun olarak belli bir siyaset tanımı var şüphesiz.

Ama yine de belli başlı siyaset tanımlarını burada hatırlatmak ve bu tanımlara yapacağım yorumlarla kendi siyasetimi ortaya koymak taraftarıyım.

Tabii bu tarz yaklaşımıma; “arkadaşım bize ne başka tanımlardan, sen kendi tanımını yap geç!” diyerek karşı çıkanlarınız da olabilir.

Bu tarz yaklaşım da siyasetin başka bir boyutu değil mi? İtiraz etmek, karşı çıkmak. Evet siyaset; üzerinde anlaşılamayan konuları kendi merkezine alır, bu konu ve kavramlar üzerinden tartışmalar yaratır ve bu tartışmaların peşinden kitleleri sürükleyecek adamlar da siyasetçi unvanını kazanır, kendine taraftar toplar.  Bakın benim siyaset tanımım da yavaş yavaş ortaya çıktı bile.  

Devamını getirirsek…

Siyaset; her şeyden önce bir yönetme sanatı veya bilimidir, yani siyaset bilimidir. İlmik ilmik işlenir siyaset yapıcılar tarafından… Cümleler, sloganlar, taraftarlar, fanatikler, muhalifler, liderler en uygun bölüme yerleştirilir.  Herkesin siyaset sanatında bir sahnelik oyunu vardır en azından. En beceriksiz politik sanatçı olarak görülen vatandaş bile dört yılda bir kez bu sahneye çıkar ve oyunu kullanarak oynar siyasetin trajikomik yanını…

Siyaset; hükümet/devlet icraatlarını etkileme, değiştirme veya yönlendirme işidir. Bu yönlendirme ise yazarçizer eliyle olacağı gibi, medya eliyle de olabilir. Sivil toplum örgütleri de bu etkileme işinin içinde yer alırlar. Siyaseti en az etkileyen ise yönetilenlerdir. Onlar birer edilgen olarak varlıklarını ömür boyu sürdürmeye mahkûmdurlar aslında. Bir lokma, bir hırka onlara yeter. Kimi zaman da bir torba kömür….

Siyaset; devlet yönetimini veya kontrolü ele geçirme ve elde tutma bilgisi veya sanatıdır. Bu bilginin okullarda öğretildiğini falan sanmayın. Bu bilgiler halkın içinde de salına salına dolaşmaz. Bu bilgiler daha çok, sivil toplum örgütlerinde, özellikle sendikalarda, cemaatlerde, tarikatlarda vardır ve onlar kendi içlerinden seçtiklerini yönetici olarak halkın başına dikerler…

Siyaset; bireyler ve gruplar arasında güç ve liderlikle ilgili olan rekabettir. Bu rekabet tabii ki denkler arasında değildir. Rekabet, hazineden yetmiş trilyon alan siyasal partiyle, genel merkez binasının kirasını dahi ödeyemeyen parti arasındadır.

Siyaset; bir takım maharet ve hünerlerle, çoğu kez dürüst veya ahlaki olmayan şekilde uygulamalarla karakterize edilen etkinliktir. Herhalde siyasetin en yaygın şekli de bu olsa gerek. Hatta benim siyaset tanımıma en yakın budur.

Siyaset;  bir toplumda yaşayan insanlar arasındaki ilişkiler karmaşasının bir toplamıdır.  Evet, sanırım siyasetin başka önemli bir boyutu da bu olsa gerektir. Karmaşadan fırsat yaratma işidir siyaset diyebiliriz pekâlâ.

Siyaset yaşanılan zaman veya gelecek için kararlar almak ve uygulamak için koşullar ve verilerin ışığında alternatifler arasından seçilen eylem veya eylemleri ortaya koymak, belirlenen yöntem veya biçimlerde uygulamaktır. Bu ise özellikle gündemle siyaset yapan bizim gibi ülkeler için hiç mi hiç geçerli olmayan bir tanımdır. Bir ‘kodum mu oturturum’ hareketiyle ülkemizde beş on puan birden oy alan siyasiler mevcutken, planla, gelecekle bizim işimiz olmaz diyoruz ve bu tanımı da es geçiyoruz.

Siyaset; Özellikle bir devlet organının uygulanabilir icraat ve genel amaçlarını ana hatlarıyla açıklayan yüksek düzeyli planlardır. Bu tanım sanırım, anayasası “bir takım zinde güçler” tarafından, ya da “ben yaptım oldu”cularca yapılmamış bir devletin anayasasından bahsediyor. Bu ülkede öyle bir anayasa şimdilik yok. Ancak yakın gelecekte olur da yüksek düzeyli bir planla devletimizi yönetebilirsek bize ayrı bir mutluluk verir.

Son cümlem belki de siyasetin gerçek tanımıydı.

Siyaset halkına mutluluk verme sanatı ve becerisidir. Devletini, politikasını milletin isteklerine göre dizayn etmektir. Bunu yapabilen adamlarsa nasıl ve ne şekilde yaptıklarına bakılmaksızın gerçek siyasetçilerdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar