Geçmiş Zaman Olur Ki-III

 

 “Ağlamak; bazen insanın en büyük haykırışıdır, bitmek tükenmek bilmeyen çileye adeta isyandır. Masum ve muzdarip gönüllerden o kezzap kadar acı ıstırabın pınar olup damla damla dökülüşüdür. Yüreklerin anlatamadığı nice şeyler vardır  o kan çanağı gözlerde…

Ya çocuklar onların gözlerindeki yaşın anlattığı nedir? Akıllarının ermez döneminde daha buluğ azabını çekemeden sırtlarına yüklenen ıstırap nedir ki ağlarlar? Alimler asrın cehaletine, sevenler vuslatın hasretine, yalnızlık çekenler muhabbetle dolu dillere olan hasretten ağlarlar. Peki bu her şeyden bî haber bu çehre-i melâikeler niye ağlar?..”

                                                                                                          (Konuralp Gazetesi,1998) [1]

 

“…    Karşıtlara felsefi bir sistem getiren Barok Dönemi zıtlıklar arasındaki etkileşimin kuvvetinden oluşan bir kainat teorisini, bu karşıtlıkların kol gezdiği örneklerden vardığı (örnekler ya da temsiller alemi demek daha doğru olur.) sonuçlar da ortaya koymuştur. Ancak siyah ve beyazdan yola çıkarak barok anlayışının karşıtlıklar dediği bu şeylerin esasta tamamlayıcılar olduğunu, karşıtlığı şaibeli olan, kadın-erkek, aydınlık- karanlık gibi, karşıt olduğu varsayılan bu örneklerin derinine inildiğinde fark etmemek mümkün değil sanırım…”

                                                                                                       (Hakimiyet Gazetesi, 2003) [2]

“… Sanatçı kavramının sınırı nedir? Kırmızı hudutlar nerede biter? Kime sanatçı denir? Bu soruların cevabı muhakkak ki pozitif bir kalıba konulamaz. Ancak şu var ki bu tip tanımlamalarda da öznel değerlendirmelerin kesiştiği bir nokta bulmak söz konusu olabilir…”

                                                                                                       (Hakimiyet Gazetesi, 2003) [3]

                                                 



(*)İnsan kimi zaman geçmişe dönüp bakmak ister. İşte “geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.” sözü böyle anlar için söylenmiş olsa gerek. Eski yazılarımdan oluşan bu seçkiyi  eski  okurlarımın gönderdiği ısrarlı mailler üzerine hazırladım. Bir süre sizi bunlarla baş başa bırakacağım.

[1] Konuralp Gazetesi, 16 Temmuz 1998, “Ağlatmayın Çocukları”, başlıklı yazıdan alınmıştır., Bu yazı aynı zamanda benim yazı hayatıma başladığım ilk yazıdır. dolaysıyla yazı hayatına başladığım ilk tarih de 16 Temmuz 1998’dir.

[2] Hakimiyet Gazetesi, 17 Mayıs 2003, “Cennet, cehennem, zıtlık ya da tamamlayıcılığa dair” başlıklı yazıdan alınmıştır.

[3] Hakimiyet Gazetesi, 5 Temmuz 2003 “Sanatçı Topluma Ne Kadar Örnek Olur?” başlıklı yazıdan.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.