Geçen hafta neden yazmadım?

Geçen hafta köşemde yoktum. Çünkü yazmadım. Neden yazmadım? Başbakan Ahmet Davutoğlu azledilmişti, bende çok duygusal düşünüyordum, o halimle yazımı yazmış olsaydım bazı okurlarımı üzecektim onun içinde yazmadım.

Aynı duygusallıkla radyo programına çıktım ancak dinleyenlerimin bir bölümünü üzmüşüm. Burada aynı konuları yazarak okurlarımın bir bölümünü üzmek istemedim.

Çünkü bazı okurlarım ve dinleyenlerim doğruları duymak istememekte her doğru her yerde söylenmez felsefesiyle hareket etmektedir.

Ben bugünkü yazıma 09.12.2015 tarihinde, bugünlerde olanları görmüş ve aşağıdaki yazımı kaleme almıştım, o yazımı aynen yayınlamak istiyorum.

Mevcut sistem içinde, Cumhurbaşkanının dediği gibi çiftbaşlılık var mı? Bu sistem içerisinde çiftbaşlılık tabiî ki vardır. Çünkü yeni oluşumla eski sistem birbiriyle çelişmektedir. Meclisin Cumhurbaşkanı seçtiği dönemlerde bile Cumhurbaşkanı - Başbakan ilişkilerinde sıkıntıların olduğu bilinmektedir.

Şu anda Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasındaki ilişkinin iyi gitmesi, çok eskiden tanışık olmalarından kaynaklanabilir, ancak bunun hep böyle olmayacağı da bilinmelidir.

Cumhurbaşkanının halkoyu ile seçilmesiyle yarı başkanlık sistemi resmen başlamıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan”ında seçildikten sonra sık sık dile getirdiği gibi, Halkın seçimde yüzde 52 oy vererek başkanlığı başlattığını, Meclis’e düşen görevin bu konuda düzenleme yapmaktan başka bir çaresinin olmadığıdır.

Cumhurbaşkanının bugünlerde dile getirdiği konu tamamen buna yöneliktir icraatları da bunu doğrulamaktadır.

Kuşkusuz Ahmet Davutoğlu”da, Başbakanlığın hakkını vermek için büyük çaba içerisindedir. Bu tek taraflı çaba ne kadar devam edecek, ne kadar başarılı olacak, bunu da zaman gösterecektir.

Sistem tartışmasında başbakan taraf olmasa da, parti sözcülerinin görüşlerini belirtmesini önleyemiyor ya da önlemiyor. Buda tartışmanın bundan sonra daha sıcak ve kırıcı olacağını gösteriyor.

Bu yazdıklarım herkes tarafından görülen ve bilinendir. Muhalefette bunu pekâlâ görüyor ve bundan kendisine kazanç sağlamak için çaba gösteriyor

Onun içinde muhalefet sistemi tartışmaya yanaşmıyor ve çıkış yolu arayışına katkı sağlamıyor. Belki de Mevcut durumun ülkemiz için ideal olduğunu düşünmektedirler!

Muhalefete göre Cumhurbaşkanı şu anda çok etkindir ve yetkilerini aşmaktadır bu konuda değişikliğe gitmek onu desteklemek ve yaptıklarını onaylamak anlamına geleceği içinde değişikliklere yanaşmamaktadır.

Peki, muhalefet hem eleştiriyor hem de değişmesine razı olmuyor.

Neden?

Burada maalesef iyi niyet yok.

Muhalefet sistem değişsin, daha sağlıklı hale gelsin, sorumluluk ve yetkiler çift başlılığa imkan vermeyecek şekilde düzenlensin diye düşünmüyor bu kargaşadan kendine pay çıkarmak istiyor. Niyeti bulanık suda balık avlamak.

Yani; Bu yapı içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan Başkan gibi davransın. Bu da Başbakan’ın alanını daraltsın, Başbakan buna bir tahammül eder, iki tahammül eder, sonunda patlar. O zaman Ak Parti camiası bölünür. Sonuç Ak Parti’nin hüsranı olur.

Bu düşünceyle muhalefetin görünen hesabı sadece kaosa yatırım yapmaktan başka bir şey değildir

İşte böyle,

Yazdıklarımız bir bir oldu. Düzenin düzensizliğinin ilk faturası başbakanımız Ahmet Davutoğlu”na kesildi.

Muhalefet yine aciz durumda, kendi derdine düştü bu durumdan da  yararlanamadı.

Çarşambanın Sözü; “Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak. Unutma aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak.” Nazım Hikmet

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum