"Diplomalarımızı tüm dünyaya mesaj vermek için yırttık"

"Diplomalarımızı tüm dünyaya mesaj vermek için yırttık"

Makedonya'daki FETÖ uzantısı Yahya Kemal Kolejinden mezun olan ancak 15 Temmuz'dan sonra bu okuldan aldıkları diplomaları yırtarak tepki gösteren öğrencilerden Seydi:- "Sembolik olarak bunu, FETÖ okullarına artık öğrencilerin gitmemesi ve onların amacının

ÜSKÜP (AA) - CİHAD ALİU - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Makedonya'daki uzantısı Yahya Kemal Kolejinden mezun olan ancak 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından bu okuldan aldıkları diplomaları yırtan öğrencilerden Amir Seydi, diplomalarını insanlara ve tüm dünyaya mesaj vermek için yırttıklarını söyledi.

Seydi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, FETÖ uzantısı okuldaki eğitim sürecini ve 15 Temmuz'daki darbe girişimi sonrası yaşadıklarını anlattı.

FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminden sonra söz konusu kolejden mezun bir grup arkadaşıyla diplomalarını yırttıklarını dile getiren Seydi, "Sembolik olarak bunu, FETÖ okullarına artık öğrencilerin gitmemesi ve onların amacının eğitim değil, farklı şeyler olduğu mesajını insanlara ve tüm dünyaya vermek için yaptık." dedi.

Bu eylemlerinde başarılı olduklarını belirten Seydi, gösterdikleri tepki sırasında yaptıkları açıklamalarda da "biz hata ettik, başkaları etmesin" mesajı verdiklerini ifade etti.

Tüm dünyada bu okullar hakkında "Türk Okulları" algısı yaratıldığını ancak bunun gerçek olmadığını vurgulayan Seydi, bu okullarda eğitimin yüzde 80'inin İngilizce olduğunu, dünyaya aslında İngiliz ve Amerikan kültürünün ve dilinin yayıldığını söyledi.

Bu okuldaki eğitimi süresince "cemaat abileri" ile sürekli tartışmalar yaşadığını kaydeden Seydi, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O dönemde bazı sürtüşmeler, tartışmalar oluyordu aramızda. Karakterim gereği bir şeyi sorgulamadan kabul eden biri değilim. Bu sadece bana has bir şey değil. Balkan insanın böyle bir yapısı var. O yüzden, nüfuz etme açısından Balkanlar'da çok başarılı olduklarını düşünmüyorum. Bundan dolayı bazen tartışmalar oluyordu. Onlar bunu kabul etmiyorlardı. Ne derseler o. Her şeyi kabul edeceksin, sormayacaksın. Abilere bir şey sormak ayıp. Sıkıntılar yaşamıştım."

- "Zaman" gazetesine abone olmak için zorluyorlardı

"Zaman" gazetesine abonelik konusunda da ilginç bir çalışma şekilleri olduğunu aktaran Seydi, kendilerini bu gazeteye abonelik hususunda zorladıklarını ifade etti.

Genellikle sohbete gittikleri "abiler" tarafından gazeteye abone olmaya zorlandıklarına dikkati çeken Seydi, şunları kaydetti:

"Bize mesela 'Amir sen bu ay 5 abone yapacaksın', diğerine 'sen 10 abone yapacaksın' gibi dayatmalar yapılıyordu. Herkes de kabul ediyordu. Ben kabul etmiyordum. Bir gazete alacaksam 5 tane aldırmaya çalışıyorlardı. Bize sohbetlerde anlattıkları israf gibi şeylere zıt bir şeydi. Yani söyledikleri ile uyguladıkları aynı olmuyordu. Bu sebeple ben o dönemde soğumuştum kendilerinden. Burada gerçekten bir israf vardı. Buradaki iş adamları 10-20 gazete alıp çöpe atıyorlardı. Parasını israf ediyorlardı, kağıdı israf ediyorlardı. Bizim İslam anlayışımızda böyle bir şey yok. Bizlere bunları sohbette anlatmalarına rağmen pratikte uygulamıyorlardı."

- Başörtüsü ile çalışmaya izin vermiyorlardı

Okullarında bayan öğretmenlerin başörtüsüyle çalışmalarına da izin vermediklerine işaret eden Seydi, yakın bir akrabasının İngilizce öğretmeni olmasına ve kendileriyle yakın ilişkisi bulunmasına rağmen başörtüsünden dolayı işe alınmadığını aktardı.

Seydi, böyle bir durumun Makedonya'da sorun oluşturmamasına rağmen neden bu okullarda başörtülüleri çalıştırmadıklarını anlayamadığını söyledi.

Eğitimi boyunca gururunu inciten ve özgüveninin zedelenmesine neden olaylar da yaşadığını anlatan Seydi, taksitlerde küçük bir gecikmeye bile tahammül göstermediklerini, kendisini ödemelerin gecikmesi nedeniyle 3-4 kez sınıftan çıkardıklarını dile getirdi.

Seydi, "Tüm arkadaşlarımın önünde dışarı çıkartılıyordum. Onların sohbetine katılan, herkes ile iyi anlaşan, not ortalaması yüksek bir öğrenci olmama rağmen taksit geciktiği için beni derslerden mahrum bırakıyorlardı. Bunun hizmetle, İslam anlayışıyla, anlattıkları kardeşlik ile nasıl bir bağlantısı olabilir? Benim gerçekten mantığım almıyor. Bu olsa olsa 'Yahudi kafası' ile bağlantısı olabilir. Çünkü her şey para üzerinden gidiyordu." diye konuştu.

Bu davranışları nedeniyle kendilerinden uzaklaştığını belirten Seydi, İstanbul Üniversitesini kazandığında FETÖ yurdunda kalması yönünde kendisine telkinlerde bulunduklarını, bunu reddettiğinde ise kendisini "sildiklerini", adete kendisini dinden çıkmış biri gibi gördüklerini anlattı.

Seydi, sohbetlerde anlatılanların uygulamalarıyla tezat olduğunu yineleyerek "Benim şahit olduğum sohbetlerde yanlış şeyler anlatmıyorlardı, zaten anlatsalar bunca sene başarılı olamazlardı. Ancak anlattıkları yaptıkları ile bağdaşmıyordu. Sohbetleri genel İslam medeniyetinin alimleri üzerinden değildi. Sadece Bediüzzaman Said Nursi ile başlar ve sonra Fetullah Gülen ile devam ederdi. Daha çok Gülen'in kitaplarını okuma, onları tahlil etme üzerinden ilerliyordu sohbetler. Gülen'i ve Nursi'yi yücelten hikayeleri sık sık duyuyorduk." ifadelerini kullandı.

- İslami hassasiyeti zayıf ailelerin çocuklarını seçiyorlar

Örgütün genellikle İslami hassasiyeti zayıf ailelerin çocuklarını seçtiklerine dikkati çeken Seydi, bunun örneklerinin Arnavutluk ve Kosova'da da görülebileceğini söyledi.

Bu tür insanların onların her dediğini kabul ettiğini dile getiren Seydi, "Arkadaşlık yaptığım kişiler, akrabalarım var. Temiz kalpli insanlar ancak dini onlardan öğrendikleri için ve ailelerinden temelleri olmadığı için onların her söylediğini kabul ediyorlar. Fetullah Gülen bugün 'haç takın' dese bir mantığına uydurur haç takarlar." diye konuştu.

Seydi, FETÖ'nün bir dönem "dinlerarası diyalog" adı altında İslam'ı küçük düşürücü hareketlerde de bulunduğunu aktararak şöyle konuştu:

"Bir masada Kur'an, Tevrat ve İncil, alkollü ortamlarda Kur'an ayetlerini okumak. Bunlar İslam'a zarar veren, İslam'ın mantığına uymayan şeyler. İslami temeli olan bir kişi bunu çok kolaylıkla anlayabilir. Çünkü bizim anlayışımızda Hz. Muhammed son peygamberdir. Kur'an son kitaptır. Ondan önceki kitaplar hükmünü yitirmiştir. Sen buna rağmen en üst kitap olan Kur'an'ı diğer kitaplarla bir tutuyorsun. Bu İslam felsefesi ile bağdaşacak bir şey değil. Bunu anlamak için darbe olaylarında yüzlerce kişinin öldürülmesini beklemeye gerek yok."

FETÖ'nün para endeksli çalışan bir yapı olduğunu ve bugüne kadar para karşılığı olmadan yaptıkları hiçbir hizmet görmediğini vurgulayan Seydi, "Hizmet değil de bir ticari şirket gibi çalışıyorlar. Taksitini geciktirince müdahale ediyorlar. Hiç tahammülleri yok. Her şeyi para üzerine yapıyorlar. Buradaki fakirlere çok fazla yardım yaptıklarını düşünmüyorum." diye konuştu.

- FETÖ sadece Türkiye'yi değil, tüm dünyayı ilgilendiriyor

Seydi, Türkiye'deki FETÖ ile mücadelenin tüm dünyaya yayılma noktasında eksik kaldığına işaret ederek "Buradaki bazı Makedon, bazı Arnavut aileler halen çocuklarını FETÖ okullarına gönderiyorlar. Söyledikleri ise 'bu Türkiye'nin meselesi, bizi ilgilendirmiyor.' Özellikle Türkiye'nin hükümet bazında yapacağı çalışmalarla bu algının yıkılıp bunun sadece (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan'ı ve Türkiye'yi ilgilendiren bir durum olmadığının, uluslararası terör olarak bütün dünyayı ilgilendiren bir durum olduğunun gösterilmesi gerek." ifadelerini kullandı.

Bu süreci yaşamış biri olarak hiç kimsenin bu örgütle ilişki içinde olmaması, zulme sessiz kalmaması ve en azından boykot etmesi gerektiğini söyleyen Seydi, bunun sadece Türkiye'yi ilgilendiren bir durum değil, tüm dünyayı ilgilendiren bir durum olduğunu sözlerine ekledi.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler