Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayında

Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayında

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (3)- "(15 Temmuz) O gecenin katılımcıları AK Parti tabanıyla, Milliyetçi Hareket Partisi tabanıdır. Çünkü bu işi bir milli ruhla yaptılar. Ben her zaman bir şey söylüyorum özellikle bizim Milliyetçi Hareket Partisi ile azami müştere

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "(15 Temmuz) O gecenin katılımcıları AK Parti tabanıyla, Milliyetçi Hareket Partisi tabanıdır. Çünkü bu işi bir milli ruhla yaptılar. Ben her zaman bir şey söylüyorum, özellikle bizim Milliyetçi Hareket Partisi ile azami müştereklerimiz var. Ama diğerleriyle bizim böyle bir müştereğimiz yok." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhurbaşkanı Özel" TRT ortak yayınında, Serdar Karagöz ve Sermin Baysal Ata'nın sorularını yanıtladı.

Yatay mimariye ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Arazi, arsa bu işe müsaitse oralarda zaten bu çok daha rahat yapılacaktır." diye konuştu.

Erdoğan, yatay mimariye ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

"Allah rahmet eylesin mimar Turgut Cansever Hocamız vardı. O dikey mimariye çok ama çok karşıydı. Belediye başkanı iken onunla zaman zaman muhabbetimiz olurdu. O bu konudaki hassasiyetlerini anlatırdı ve bununla ilgili yaptığı çalışmalarda bunu hep görürdük. Mesela ibadethane, çarşı, okul bunları merkeze alan bir kamusal hizmet binalarıyla beraber bir planlama olayı, farklı bir şehircilik ortaya koyacaktır. Etrafında gelişen bir yatay mimari, bu çok önemli. Bunu yaptığımız zaman bir de, oradaki güzelliği hele hele geçmişteki mimari üslubu, orada kullanacak olursanız ki ben bu konuda biraz Selçuklu mimarisine hakikaten sevdalıyım, hastayım. Onunla bir başka güzellik, oranın yerel malzemeleri vardır taş olarak olsun. Yani böyle kuru sıva atmak suretiyle değil. Bizim birçok yerde farklı yerel malzemelerimiz var. Mermerinden tutunuz da, o dış cephelerde kullanılan malzemelere varıncaya kadar. Onlar ona ayrı bir güç katıyordu."

Erdoğan, seçim manifestosunda yer alan "Şehirli Hakları Bildirgesi"ne ilişkin soru üzerine de, "O şehri oluşturan halkın da içinde olduğu bir meclisin oluşması belediyelerimizin bu noktada seçici davranmak suretiyle orada yaşayan insanlardan oluşan, zaman zaman onları bir araya getirmek suretiyle bir şehirli halkları bildirgesi hazırlaması... Bu iki aşamalı olabilir. birinci kısım tüm bu noktada şehirlerimizi ve şehirlilerimizi kapsayan genel halklar bildirgesinden ibaret olabilir. İkinci kısımda ise her şehrin, bunun yanında belediyenin kendi özel şartlarını ihtiva eden karşılıklı sorumluluklar, haklar ve yükümlülükler yer alabilir." şeklinde konuştu.

Böyle bir adım atıldığı takdirde bunun, Türkiye, şehirler ve özellikle de büyük şehirler için çok önemli bir adım olacağını aktaran Erdoğan, bu şekilde belediyelerin ufkunun bu noktada genişleyeceğini, sadece Türkiye için değil, dünya için buranın örnek alınan bir yer haline geleceğini vurguladı.

- "İstanbul Habitat 2'ye göre dünyanın en temiz örnek şehri"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1995 yılında Habitat 2 toplantısını ve o dönemde belediye başkanı olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:

"Şu andaki Cemal Reşit Rey o zaman spor sergi sarayıydı. Ben onu o zaman Kültür Turizm Bakanlığımıza devretmiştim. Çünkü mali noktada durumumuz yeniydi çünkü ben 2,5 milyar dolar borçla o zaman devraldım İstanbul Büyükşehir Belediyesini. Ama devrederken hem bütün yatırımları yapmanın yanında 1 milyar 250 milyon dolarla borç olarak devrettim. Böyle de bir çalışmamız oldu. Habitat 2 toplantısı orada yapıldı. Sonunda bir sonuç bildirgesi yayınlandı. Sonuç bildirgesinde İstanbul Habitat 2'ye göre dünyanın en temiz örnek şehri olarak orada kayda girdi. Bu bir şeyi gösteriyor. Geldiğimizde işe oradan başladık. Dedik ki 'temizliği biz öne çıkaracağız ve bu temizlikle beraberde dünyada örnek bir şehir haline geleceğiz. Bir taraftan bizim medeniyetimizde, dinimizde temizlik imandandır diyeceğiz, ondan sonra temizlik diye bir şey olmayacak. Olur mu? temizliği bizden onların görmesi, öğrenmesi lazım. Onun de gereğini yapmamız lazım. Biz de bunu yaptık ve Habitat'ta o noktada hakkımızı verdi ve sonuç bildirgesine de koydu."

O gündür, bu gündür İstanbul genelinde o başarının sürdürüldüğünü belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Dünyada öyle şehirler biliyorum ki rezillik. Gitmediğim, görmediğim böyle şehirler çok. Onlar için o artık tali mesele haline geldi temizlik falan. Hiç umurlarında değil. Ama bizim için asli mesele, tali değil. Mesela ben Karayollarını bile bu konuda çok sıkıştırıyorum. Vatandaşımızın da bu konuda hassas olması lazım. Giderken bakıyorsun diyelim İstanbul'da, kara yollarında pet şişeyi içiyor, yolun bir kenara atıyor. Bizim mayamızda böyle şey yok. Bunu yapmamalısın, yapamayız. Bu şehirler, bu yollar bizim. Bu kara yolları bizim. Eğer biz buralarda bu temizliği başkalarına göstermezsek bu olmaz. Allah rahmet etsin Mahir İz hocamız vardı. Bir gün sohbetinde bir arkadaşıyla beraber Saraçhane Kemeri'nden Unkapanı'na doğru iniyorlar. İnerken, sohbet ederken önde giden birisi, affedersiniz yere tükürüyor. Yere tükürünce o da ona diyor ki 'bak diyor bu yaptığı var ya kul hakkıdır' diyor. 'Çünkü arkadan birisi burada bir iç geçirse işte burada kul hakkıdır' diyor. Bizim dinimiz bu kadar hassas. Buna müsaade etmiyor. Hele hele sen şimdi kalkacaksın, sigaranı içeceksin, izmaritini atacaksın. Sigara paketini atacaksın, pet şişeyi atacaksın. Bunların hepsi kul hakkıdır. Çöpçünün görevi doğal pisliği temizlemektir, onun dışındakileri değil."

- Sıfır atık projesi

Sıfır atık projesine de değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü

"Sağ olsun eşim de o işin başlatanı durumunda oldu. Sıfır atıktaki olay nedir? İşte budur. Sıfır atıkta organik malzemeler var, inorganik malzemeler var, Bütün bunların yanında diğer poşet gibi vesaire bunlar var. Bunların hepsinin bizde tasnifi yapılmıyordu. Silahlı Kuvvetleri de bu işe hemen girdi. Devletin kurumlarında bu başlamış oldu. Bununla beraber bu atıkların bu şekilde ayrışması bize birçok şey kazandıracak. Mesela başkanlığım döneminde, biz bu vahşi depolamayı işte, Ümraniye vahşi depolamaydı, o vahşi depolamada orası patladı 39 kişi öldü. Sonra ben orayı spor sahası, spor tesisleri haline getirdim. Yani CHP'den o halde kaldı, Biz de bu hale getirdik. Aramazdaki fark bu. Sıfır atıkla başlayan bu süreçte, enerjiden tutunuz enerji dışı mesela kompost gübre buradan üretilir. Gübre olayı çok önemli. Parklar, bahçeler vesaire, buraları özellikle suni gübreyle gübrelemesini yaptığınız zaman bunun birçok tehlikeleri var. Hastalıklar açısından vesarie. Ama burada kompost gübreyle bunu yaptığınız zaman tam aksine hem bu tür tehlike yok hem de buralarından gelişmesi çok daha farklı olacaktır."

- 15 Temmuz gecesi yaşananlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz sürecinden sonra siyasette ittifaklar dönemi başladı. Adalet ve Kalkınma Partisi ile MHP, beraber siyasi alanda bir ittifak sürecini başlattılar. Cumhur İttifakı'nın harcında ne var? Bu ittifakla seçime giriyorsunuz. Bu ittifak gelecekte de devam edecek mi?" şeklinde yöneltilen üzerine, burada öncelikle 15 Temmuz'un ruhunun ortaya konması gerektiğini söyledi.

15 Temmuz'un, ruhunda gerçekten milliyetperver, vatansever olanlarla, milletin düşmanı olanların, bu vatanın düşmanı olanların mücadelesi olduğunu söyleyen Erdoğan, şunları anlattı:

"Bir Cumhurbaşkanı olarak o akşam İstanbul'a indiğimde, tabii bir taraftan F16 üzerimizde diyorlar, öbür taraftan helikopterler gidip geliyorlar. Bu arada tabii havalimanındaki kule ele geçirilmiş. Fakat sağ olsun o zaman İstanbul Emniyet Müdürü ve valimiz süratle o kuleyi boşalttılar ve biz yere indik. Pilot bana o zaman şöyle bir şey sordu. 'Şu anda inişimiz riskli olabilir' dedi. Biz tabii tur atıyoruz. Ben son ana kadar İstanbul'a mı, Ankara'ya mı gideceğimizi pilota söylemedim. Dedim sen şöyle bir yere kadar bir git bakalım. Ondan sonra ben sana nereye inmemiz gerektiğini söylerim. Tabii aslında kendi hafızamda hesabını yaptım ve tam oraya geldik ben İstanbul deyince pilot 'Böyle bir sıkıntı olabilir' dedi. Dedim 'Şu andaki bindiğimiz uçak bir defa iniş ve kalkış noktasında çok rahat seri hareket edebilen bir uçak. Dolayısıyla dedim bunu başarman lazım'. 'Bir kamyon oraya piste koymuş olabilirler' dedi. 'Artık sen aydınlatmanla vesairenle bunu çözeceksin' dedim. Artık benim kararlılığımı görünce de pilot bunu yaptı. Tabii indik, indik ama üstümüzdekiler dolaşıyor. F16, helikopterler falan. Fakat çağrımıza halkım, milletim olumlu cevabı vererek havalimanını zaten doldurmuşlardı. Ben de tabii eşim, Berat Bey, kızım, torunlarım yanımdalar beraberce indik. Şimdi o andaki haleti ruhiyeyi sizler düşünün."

- "Cumhur İttifakı'nı ülkemizin bir beka meselesi olarak görüyoruz"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun o gece 23.15'te havalimanına geldiğini ve tankların arasından geçip Bakırköy Belediyesi'ne gittiğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben bilmiyorum. Sonradan öğreniyoruz. Daha sonradan aldık ki bilgiyi Bakırköy Belediyesinden bütün gelişmemeleri takip ediyor. Çünkü bizim yanılmıyorsam 01.15 gibi biz de oraya geldik. Daha sonra kendileri diyor ki 'Benim haberim olsaydı ben beklerdim'. Biz çağrımızı, davetimizi falan yaptık bütün halk orada ve o andan itibaren zaten bir şey başladı. Yani o gecenin katılımcıları AK Parti tabanıyla, Milliyetçi Hareket Partisi tabanıdır. Çünkü bu işi bir milli ruhla yaptılar. Ben her zaman bir şey söylüyorum özellikle bizim Milliyetçi Hareket Partisi'yle azami müştereklerimiz var. Ama diğerleriyle bizim böyle bir müştereğimiz yok. Diğerlerinin ise birbirleriyle inanın bırakın azami müştereklerini, CHP'nin HDP ile azami müştereği olabilir. Ama ne İyi Parti'yle, ne Saadet'le böyle bir birlikteliğinin olacağına bir ihtimal vermiyorum. Ama çıkar hesapları onları bir araya getirmiştir.

Onun için de Sayın Bahçeli biliyorsunuz onlara 'zillet' ittifakı diyor. Ben de onlara 'illet' ittifakı diyorum. Ama bizimki Cumhur İttifakı'dır. Cumhur olarak bu milletin geneli ve biz burada hayırda ittifak etmişiz. Burada bütünleşmişiz, burada bir olmuşuz, beraber olmuşuz. 7 Ağustos'tan itibaren başlayan bir ittifak bu. 7 Ağustos'ta beyefendi oraya Bay Kemal nasıl geldi biliyor musunuz Ben kendisini davet ettim. Önce gelmiyordu ve gelmeyeceğini de bildirdiler. Son anda cuma akşamı döndüler. Demek ki çok baskı yapıldı kendisine ve o mahfillerin yaptığı baskı neticesinde son anda geleceği bildirildi. Onu da herkesin bilmesi lazım. Ondan sonra da zaten bizim o yeni kapı ruhuna ters hareketler etmeye başladı. Bunu da milletimin bilmesi gerekir diye açıklıyorum."

Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, "Şimdi de biz tabii ki bu Cumhur İttifakı'nı ülkemizin bir beka meselesi olarak görüyoruz ve burada bir ortak beka kaygımız var. Bu ortak beka kaygımızla birlikte ve gelecekle ilgili müşterek birçok değerlerimizi ortaklaşa ortaya koyabiliyoruz. Diyorum ki bizim bu ittifakımız temennim ve duam o dur ki inşallah pazara kadar olmaz, mezara kadar olur. Çünkü bizim birliğe, beraberliğe her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız var. 7 düvel dikkat edin Türkiye'ye karşı mücadele veriyor. İşte biz bu mücadelelere pes etmememiz lazım. Bu mücadelede asla kayba uğramamamız lazım." ifadelerini kullandı.

(Sürecek)

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :