Çocuklarımız gülebilsin, sokaklarımız kirlenmesin

Güvensizliğin en verimli çağını yaşar olduk. Endişe duymadan çıkamıyoruz artık sokağa. Öyle elimizi kolumuzu sallayıp özgürce dolaşamıyoruz doğup büyüdüğümüz yerlerde. Korku veriyor sokaklar... Tadını çıkaramıyoruz hızlıca gelip geçen ve telaşlarda tükettiğimiz güneşli günlerin... Geride kaldı artık komşu çocuklarıyla sokağa aralarında kocaman bir çocuk neşesiyle oynadığımız saklambaç oyunları. Hatta hava karardıktan sonra ıslıklı saklambaçlar, Körebeler, mendil kapmacalar, birdirbirler çocukluğumuzun saklı olduğu o temiz sokaklarda kaldı. Bilyelerimiz vardı eskiden. Hiç bıkmadan atladığımız iplerimiz, seksek oyunlarımız, topaçlarımız vardı... Annelerimizden izin koparıp inerdik aşağıya. Doyasıya oynardık sevdiğimiz tüm oyunları. Sonra akşam ezanı okunurdu. Babamız gelirdi eve. Annemiz seslenirdi ekmek alıp eve gidelim diye... Beş dakikacık daha izin koparabilmek için iyi çocuk olacağımıza dair sözler verirdik tüm saflığımızla. Hava kararsa bile kıramazdı annemiz bizi. Verirdi bi beş dakikacık daha. Çünkü korkmazdı o zamanlar kimse sokaklardan. Bir organ mafyasının bizi kaçırabileceği ihtimali düşmezdi annemizin aklına. Ya da bir tinercinin bize neler yapabileceğini düşündükçe aklı başından gitmezdi. Uyuşturucunun böyle ilköğretim sıralarına indiğini duyunca elleri ayakları dolanmazdı…Fırından ekmeğimizi alır, kolumuzun arasına koyar, ucundan ısıra ısıra giderdik evimize. Gece olunca da başımızı yastığımıza koyar huzurla uyurduk. Şimdi içinden çocuk seslerinin geldiği sokaklar yok. Çünkü artık kan var sokaklarda. Cinayet var, kapkaç var, hırsızlık var, tecavüz var, fuhuş var, uyuşturucu var... Korku var! Kimse gönderemiyor çocuğunu sokağa. Çocuklar artık taş yığınları içine hapsolmaya mahkûm... Yeşilden, topraktan, maviden uzak kalmaya mahkûm... Koşamıyor artık çocuklar şarkılar söyleyerek. Büyüklerinin elinden sıkıca tutup uslu uslu yürüyorlar sadece... Artık site çocukları var. Site sınırlarının bir adım ötesine geçemeyen yarı hapis çocuklar... Hem nasıl geçsinler ki? Dışarıda onca sahtelik, onca tehlike varken o çocuklar nasıl korkmadan oynasınlar ki? Aileler her gün bir cinayetin işlendiği sokaklarda korkusuzca, huzurla nasıl çocuk büyütsünler ki? Güvensizlik her yerde, Açlık, fakirlik, evsizlik suça itiyor insanları. İş bulamayınca, kazanamayınca çalıyor insanlar. Başka seçenek yok gibi geliyor birçoğuna... Ve sonunda kirleniyor sokaklar. Kirleniyor insanlar. Gerilerde kalıyor komşu çocuklarıyla gülüp oynadığımız saklambaç oyunları... Renkli istoplar, uzun eşşekler... Kahkahalarımız o eski sokak aralarında kalıyor. Sırayla bindiğimiz bisikletin tekerleklerinin aşındırdığı sokak aralarında... Çocukluğumuzun en cesur hali, beş taş oynadığımız kaldırım taşlarında kalıyor. Ve sesleniyor acı bir sesle; sokaklar kirlenmesin, çocuklar hep gülebilsin diye...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.