"Çocuklarımı düşünüp ölümden vazgeçiyorum"

"Çocuklarımı düşünüp ölümden vazgeçiyorum"

Suriye'nin İdlib ilinde, Türkiye sınırı yakınındaki Şüheda kampı, 150'den fazla yetim ve annesini barındırıyor- Yetim anneleri yokluk içindeki yaşam ile ölüm arasında kalan ince çizgide çocuklarından güç alıyor- Esed rejiminin alıkoyduğu eşinden umudu kes

İDLİB (AA) - SELEN TEMİZER - Suriye'nin Türkiye sınırındaki İdlib ilinde yetim ailelerine ev sahipliği yapan Şüheda kampındaki yetim anneleri, her şeylerini kaybettikleri savaşta, çocuklarına sağlıklı bir ortam sunmanın derdinde. Kendini çaresiz hisseden dul anne Meryem, üç yetiminden yaşam umudu alıyor.

İdlib'in sınıra yakın Atme köyü yolu üzerindeki Şüheda (Şehitler) kampı, 150'den fazla yetim ve annesini barındırıyor.

Kamptaki ailelerin büyük bir kısmı, Beşşar Esed rejiminin tutukladığı ve yıllardır haber alamadıkları babalarından umudu kesmiş durumda.

Sınır boyundaki yardım kuruluşlarının dağıttığı çadırların etrafı tuğla ile örülmüş. Önünde kışlık biber kurutulan, muhabbet kuşları beslenen çadırlar, hayatın her şeye rağmen sürdüğünü gösteriyor.

Derme çatma, toz ve çamur içindeki kampta çocuklar ve öğretmenlerinin sınıflarını süslediği 4 odalı bir okul bulunuyor. Okulda bir pota ve küçük bir basketbol sahası dahi var.

Ali, Ömer ve Sidra isimli 7, 8, 10 yaşlarında üç çocuk annesi Meryem Sellum, yaklaşık 6 yıldır bu kampta barınıyor.

32 yaşındaki Sellum, eşinin 6 yıl önce Hama'da rejimin cezaevinde girdiğini, bir daha haber alınamadığını söyledi.

Sellum, eşinin kaybolma hikayesini şöyle anlattı:

"Hama’nın Kalet Madik bölgesinden aldılar onu. Ama nerede öldüğünü bilmiyorum. Eşim Şam’da çalışıyordu. Sonra bırakıp fırında işe başladı. Sözleşmesi bitince hemen ertesi günü tutuklandı. Ordu bölgemize girdi. Çoğu genci aldı. Eşimi ve kardeşini götürdü. Ondan şu ana kadar bir haber alamadık. Öldüğünü varsayıyoruz."

Eşinin tutuklanmasının ardından İdlib'in bir köyüne göç ettiklerini belirten Sellum, 2 ay kaldıktan sonra, rejimin saldırılarının hız kesmemesi nedeniyle, daha güvenilir gördükleri Şüheda Kampı'na sığındıklarını söyledi.

Sellum, "Babam ve annem ile kardeşim de yakın bir kampta. Birlikte kalmamız imkansız. Çadırlar çok küçük. Ama her hafta onları ziyaret ediyorum." dedi.

"Neden İdlib'e geldiniz, başka güvenli bir yer yok muydu?" sorusuna Sellum, "Türkiye sınırı olduğu için güvenilir buralar. Türkiye'ye yakın olunca uçak yok, saldırı pek olmuyor. Köyümüze geri dönemeyiz. Artık orası rejimin kontrolünde." yanıtını verdi.

- "Bazen ölümü düşünsem de çocuklarım aklıma geliyor, vazgeçiyorum"

Sellum, üç çocuklu dul genç bir kadın için hayatın çok zor olduğunu dile getirerek, şunları anlattı:

"Geçim çok zor. Çocukların istekleri arttı. Bisiklet, telefon istiyorlar. Alamıyorum. Psikolojik olarak kötü durumdayız. Her dönem farklı şeyler yaşıyoruz. Bazen üzüntüye kapılıyorum, bazen ümitsizliğe. Bazen depresyona giriyorum. Çocuklar beni depresyondan çıkaran tek dayanak. Bazen ölümü düşünüyorum. Çocuklarımı düşünüp ölümden vazgeçiyorum."

Çocuklarının kendisine manen destek olduğunu ifade eden Sellum, "Mesela ağladığımda, çocuklarım endişeleniyor. Neden ağladığımı merak ediyorlar. Hastalandığımda onlar kalkıp işleri yapıyorlar." dedi.

-"Eşimin yüzünü hatırlayamıyorum bazen"

Kampta günlük hayatın sakin geçtiğini belirten Sellum, şöyle devam etti:

"Gün içinde yalnızlığı tercih ediyorum, fazla bir yere çıkmıyorum. Çocuklara derslerinde yardımcı oluyorum çadırda. Elimden geldiği kadar çocuklara yorgunluğumu belli etmemeye çalışıyorum. Sabah uyanır, iki çocuğumu okula gönderirim. Öğlen çocuklar döner, diğer çocuğun okula gider. Bazen komşular gelir. Dertleşiriz."

Depresyona girdiği zamanlarda eşini düşündüğünü kaydeden Sellum, "Eşimin yüzünü hatırlayamıyorum bazen. Fotoğraflar var, onlara bakıyorum. Zaten sadece fotoğrafları getirdim yanımda. Çocuklara fotoğrafları göstermemeye çalışıyorum. Ama alıp bakıyorlar." şeklinde konuştu.

Sellum, çocuklara ne yemek yaptığının sorulması üzerine, "Bugün kardeşime davetliydik. Dün ben pilav yapmıştım. Ayda bir et alabiliyorum. Çocukların isteklerine yetemiyorum. Onları mutlu edecek bir şeyler olmalı." ifadelerini kullandı.

- "Okulda dağıttıkları meyve suyunu anneme getiriyorum"

Sellum'un çocuklarından 10 yaşındaki Ömer de annesinin sözünü ettiği fotoğraf albümünü getirerek, uzun süre ona baktıktan sonra, "Bakınca hiçbir şey hissetmiyorum, kimse aklıma gelmiyor. Sadece annemi görüyorum." dedi.

Ömer'in 8 yaşındaki kardeşi Ali de "Fotolara baktığımda babamı hayal ediyorum. Babam ve amcam hapishanede, onlardan bir haber yok." dedi.

Babasının bir gün geleceğini hayal ettiğini söyleyen Ali, ilkokul 2. sınıfa gittiğini ve sınıfın birincisi olduğunu dile getirdi.

Ali kampta bir gününün nasıl geçtiğini şöyle anlattı:

"04.00'te uyanırım. Yüzümü yıkar, üstümü giyerim. Kız kardeşimi uyandırırım. Komşuların çocuklarını uyandırırım. 12.00'ye kadar okuldayım. Ödevlerimi okuldayken 1 saatte bitiririm. Okulda dağıttıkları meyve suyunu anneme getiririm. Bisküviyi kardeşlerimle paylaşırım. Öğleden sonra gider arkadaşlarımla oynarım. Polis olmak istiyorum."

- "Türk askeri bizi Beşşar Esad'tan korumak için girdi"

Ali, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Astana anlaşmaları kapsamında İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki ateşkes gözlem misyonu için bölgeye intikal ettiğinin hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti:

"Biliyorum. Türk askerleri kampları korumak için geldiler. Beşşar Esad bombalıyor. Uçaklar, füzeler ile vuruyor. İnsanların yarısı öldü. Dayımın oğlu geçenlerde şehitleri topluyordu. Komşularının oğlu şehit olmuş kaldırmışlar. Türk askeri bizi Beşşar Esad'tan korumak için girdi."





AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :