"Çevresel faktörler değiştirilerek kanser riski azaltılabilir"

"Çevresel faktörler değiştirilerek kanser riski azaltılabilir"

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Turan:- "Genetik ve çevresel faktörler kanser gelişiminde etkilidir. Jinekolojik kanserlerde de diğer kanser tipleri gibi genetik faktörleri değiştiremesek de çevresel faktörleri değiştirerek kanser riskini aza

İSTANBUL (AA) - ZEHRA MELEK ÇAT - Sağlık Bilimleri Üniversitesi Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Taner Turan, genetik ve çevresel faktörlerin kanser gelişiminde etkili olduğunu belirterek, "Jinekolojik kanserlerde de diğer kanser tipleri gibi genetik faktörleri değiştiremesek de çevresel faktörleri değiştirerek kanser riskini azaltmak mümkündür." dedi.

Turan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kanserin, kontrolsüz olarak normal olmayan hücrelerin çoğalması sonucu oluşan, erken dönemde tanı almazsa vücudun diğer organlarına yayılarak ilerleyen bir hastalık grubu olduğunu söyledi.

Dünyada her yıl yaklaşık 14 milyon yeni kanser vakası bildirildiğini aktaran Turan, "Jinekolojik, yani genital organların kanserleri de bu hastalık grubunun önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Özellikle rahim kanseri, rahim ağzı kanseri ve yumurtalık kanseri genital bölgenin en fazla rastlanan kanser tipleridir. Ülkemizde en sık görülen jinekolojik kanser, rahim kanseri olup tüm kadın kanserleri arasında da dördüncü sıradadır. Bunu yumurtalık kanseri ve rahim ağzı kanseri takip etmektedir." diye konuştu.

Turan, genetik ve çevresel faktörlerin kanser gelişiminde etkili olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Jinekolojik kanserlerde de diğer kanser tipleri gibi genetik faktörleri değiştiremesek de çevresel faktörleri değiştirerek kanser riskini azaltmak mümkündür. Bunlardan önde gelen önlemler, düzenli ve sağlıklı beslenme, aşırı kilonun önlenmesi, sigaranın bırakılması, düzenli egzersiz ve enfeksiyon etkenlerinden korunmadır."

Birçok kanser tipinde erken tanının hayat kurtardığını vurgulayan Turan, erken tanı ve hatta kanser gelişmeden önce öncül hastalıkların yakalanabilmesi için tarama programları olduğunu söyledi.

Türkiye'de de meme kanseri, kolon kanseri ve rahim ağzı kanseri için tarama programları uygulandığını ifade eden Turan, şöyle devam etti:

"Etkin tarama programları sayesinde jinekolojik kanserlerden olan rahim ağzı kanseri sıklığında son 10 yılda belirgin azalma saptanmıştır. İnsan papilloma virüsü (HPV) rahim ağzı, vajen ve vulva kanserine neden olan enfeksiyon ajanıdır. Rahim ağzı kanseri veya öncü lezyonlar için ülkemiz tarama programı hastalığın birincil etkeni olan insan papilloma virüsünün (HPV) araştırılması şeklindedir. Bu taramalara ülke genelindeki aile sağlık merkezlerine veya Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri’ne (KETEM) başvurarak ulaşılabilmektedir.

Rahim ağzı kanseri geliştiğinde hiçbir belirti göstermeyebilir. Bu nedenle, herhangi bir şikayeti olmayan kadında da bu tarama sayesinde rahim ağzı kanseri veya öncül hastalıklar tanınabilmektedir ve erken dönemde tedavi sunularak önlenebilmektedir. Diğer taraftan bu enfeksiyon ajanına yönelik aşılar ile enfeksiyon riski belirgin olarak azaltılabilmekte ve bu enfeksiyonun neden olacağı süreç önlenebilmektedir. Buna karşın bugün için maalesef rahim ağzı kanseri haricindeki diğer jinekolojik kanserler için hala dünyada etkin bir tarama yöntemi bulunmamaktadır."

Turan, jinekolojik kanserlerin bazen hiçbir belirti göstermediğini ifade ederek, "Belirtiler; kötü kokulu akıntı, menopoz öncesinde anormal vajinal kanama, menopoz sonrasında herhangi bir kanama, karında şişlik ve alt karın bölgesinde ele gelen kitledir. Bu nedenle düzenli yıllık jinekolojik muayeneler ve tarama programlarına katılım haricinde, bu bulguların varlığında doktora başvurmak gerekmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Dr. Turan, jinekolojik kanserlerde tedavi yöntemlerinin kanserin tipine ve saptandığı dönemdeki yaygınlığına göre değişkenlik gösterdiğini, cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavi yöntemlerinin uygulandığını anlatarak, tedavi sonrası düzenli kontrollerin yapılmasının hastalığın takibinde önemli olduğunu sözlerine ekledi.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :