Şakir Tuncay Uyaroğlu

Şakir Tuncay Uyaroğlu

Çeşitlemeler…

 

1. KENDİ GÖZLERİMLE GÖRDÜM…

Yok arkadaş öyle yağma, göreceksen kendi gözlerinle gör, boncuk mavisi gözlerimi kimseye vermem. (!) Gözlerimi verirsem, onlarla beraber benim de gitmem lazım. (!) O da bizim şanımıza yakışmaz. Çünkü, o gözlerin sahibini, evde dört gözle bekleyen biri var. Lütfen, başka kapıya. Lens satanlar ne güne duruyor?

Tabii ki, bu işin latifesi. Ne gariptir ki, bizde bu tür söyleyişler çok yaygın: “Kendi gözlerimle gördüğüme mi inanayım, yoksa sana mı?” / “Bu yemeği kendi ellerimle yaptım.” / “Kendi kulaklarımla duyduğuma mı inanayım, sana mı?”

 Oldu olacak; kendi burnumla..., kendi ayaklarımla..., kendi başımla..., kendi dilimle... diyelim de eksiğimiz (!) kalmasın. Sadece fiili söylemek varken, niye takviye yapıyoruz ki?

2. UMRE ve HACI ADAYLARINA MÜJDE!...

Bazı radyoların vazgeçilmezi... Malumunuz; hacı adayı olur, ama umre adayı olmaz. Umre adayı dedikleri yetmezmiş gibi, bir de “hac” yerine “haç” demiyorlar mı, nevrimiz dönüyor.

Bir kısım televizyonlarda da aynı durum söz konusu. Ekrandaki görüntüler, kutsal topraklara ait. Ancak, reklam filmini seslendiren diyor ki: “Bu sene haç görevinizi bizimle yapın.”

Düşünün bir kere: Mekke, Medine ve haç! İnsaf yahu!.. Biliyorum, herhangi bir art niyet ve maksat kesinlikle yok. Ancak, yine de dikkat etmek gerekmez mi?

Öyle konular vardır ki, kesinlikle en küçük bir kusur kabul etmez. Özellikle, iki farklı inanç sistemine ait “hac” ile “haç”ı birbirinden ayırma konusunda titizlik göstermek gerektiğini söylemeye dahi ihtiyaç yoktur.

3. ZİRAAT YÜKSEK MÜHENDİSİ / ESKİ DEVLET BAKANI…

Bazı tamlamalarda kullanılan “eski”, “yeni”, “il”, “ilçe”, “yüksek”, “özel” gibi isim ve sıfatlar, -”sayın” sıfatı bu gruba dâhil değildir.- tamlamanın ortasına değil başına getirilmeli ve bu kelimeler söylendikten sonra da, birkaç saniye beklenmeli ve tamlamayı oluşturan diğer unsurlar vurgulu biçimde söylenmelidir.

Aksi takdirde, yanlış anlamaya sebep olunacak ve bu sıfatlar, sadece önlerindeki ilk kelimeyi niteleyecektir.

Yüksek Ziraat Mühendisi (yanlış) / Ziraat Yüksek Mühendisi (yanlış)

Yüksek Ziraat Mühendisi (doğru)

Bu cümleye, “Yüksek Ziraat” şeklinde başlandığı zaman, “Yüksek” sıfatı, sadece “Ziraat” kelimesini niteleyecektir. Oysa “Yüksek” dedikten sonra, birkaç saniye beklenir ve devam edilirse, bu sıfat önündeki ikinci kelimeyi de niteleyecektir.

Bu cümlede, “Yüksek” olan “Ziraat” değil, “Ziraat Mühendisi”dir. Eğer, “Yüksek” sıfatı, önceki tamlamanın ortasında yer alırsa, bu kez de sadece “Mühendis” sözünü niteleyeceğinden, bu da doğru değildir.

Eski Devlet Bakanı (yanlış) / Devlet Eski Bakanı (yanlış)

Eski Devlet Bakanı (doğru)

Bu cümleye, “Eski Devlet” şeklinde başlandığı zaman, “Eski” sıfatı, sadece “Devlet” kelimesini niteleyecektir. Oysa “Eski” dedikten sonra, birkaç saniye beklenir ve devam edilirse, bu sıfat önündeki ikinci kelimeyi de niteleyecektir.

Bu cümlede, “Eski” olan “Devlet” değil, “Devlet Bakanı”dır. Eğer, “Eski” sıfatı, önceki tamlamanın ortasında yer alırsa, bu kez de sadece “Bakan” sözünü niteleyeceğinden, bu da doğru değildir.

İl ve ilçe Millî Eğitim Müdürlükleri ile Emniyet Müdürlükleri hariç, diğer kamu kurumlarının adlarında sıra yanlışlığı yapılması çok dikkat çekicidir.

4. HAYRET BİR ŞEYSİN…

Ezgi güzel ve özellikle nakarat kısmı hatırda kalıcı olunca, bu şarkıda bir anlatım bozukluğu olduğu kimsenin aklına gelmedi.

Zaten bu cümle, şarkı sözünde geçmeden önce de çok yaygın olarak kullanılmaktaydı. Sitem cümlesi olarak hayatımızın bir parçası olmuştu.

Show Tv’nin “Emret Komutanım!” adlı televizyon dizisindeki Arıza Hamza rolünü canlandıran sanatçının tok sesiyle “Hayret bişiiii” deyişini unutmak ne mümkün…

Bu arada, söz konusu cümleyi “Hayretsin bir şey!” şeklinde kullananların da olduğunu söylemek boynumuzun borcu. Elbette cümlenin doğrusu “Hayret edilecek (edilesi) birisin.” şeklindedir.

“Emret Komutanım” adlı dizinin çekildiği mekân; üstad Mehmet Akif Ersoy’un da yüksek tahsil gördüğü Mekteb-i Baytariye ve Mekteb-i Ziraatiye olarak hizmet veren tarihî binadır. Bu özel mekân, şu anda İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nin kampüsüdür.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum