"BMGK derin bir krizde"

"BMGK derin bir krizde"

Yeni Zelanda'nın eski Başbakanı Helen Clark:- "BM Güvenlik Konseyi krizde. Hem de derin bir kriz içinde"- "İnsanlar öldürüldü, 3 bin kişi yaralandı. Ama Güvenlik Konseyi'nin buna yanıt vermesine izin verilmedi. Bu bir krizdir"- "Bu kriz, 1945 yılında Güve

ANKARA (AA) - NAZLI YÜZBAŞIOĞLU - BM'de uzun süre üst düzey görevlerde bulunan eski Yeni Zelanda Başbakanı Helen Clark, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) derin bir kriz içinde olduğunu, ABD'nin Tel Aviv'deki Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması ve bunu protesto eden Filistinlilerin şehit edilmesi karşısında etkin bir tutum sergileyemediğini vurgulayarak, "İnsanlar öldürüldü, 3 bin kişi yaralandı. Ama Güvenlik Konseyi'nin buna yanıt vermesine izin verilmedi. Bu bir krizdir." dedi.

Yeni Zelanda'da üç dönem başbakanlık yapan, 8 yıl BM Kalkınma Programı (UNDP) Başkanlığını yürüten ve 2016'da 9. BM Genel Sekreterliğine aday olan Clark, "My Year with Helen" filminin 21. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali'nde gösterimi kapsamında bulunduğu başkent Ankara'da AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

İki yıl önce BM Genel Sekreterliği için yarışan Clark, BM'nin bir reforma ihtiyaç duyup duymadığına ilişkin, "BM Güvenlik Konseyi krizde. Hem de derin bir kriz içinde. Bunun nedenlerinden biri, şu an bir çeşit soğuk savaş içinde olmamız. BMGK'nın etkin bir şekilde üstesinden gelemediği Suriye ve benzeri çok ciddi konularla karşı karşıyayız." diye konuştu.

Son gelişmeler karşısında BM'nin izlediği tutumu değerlendiren Clark, şunları kaydetti:

"ABD'nin, BM Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmış olan İran ile nükleer anlaşmadan çekilme kararına ilişkin duyulan uluslararası endişeye ben de katılıyorum. Ortada bir Güvenlik Konseyi kararı var ve taraflardan biri bir veto ile bundan çıkabiliyor. Bu çok kötü bir işaret. ABD, BMGK'da Gazze sınırındaki protestolarda Filistinlilerin öldürülmesini, bu korkunç durumu soruşturmayı talep eden karar taslağını da veto etti. Çok kötü bir gündü. İnsanlar öldürüldü, 3 bin kişi yaralandı. Ama Güvenlik Konseyi'nin buna yanıt vermesine izin verilmedi. Bu bir krizdir. Bu kriz, 1945'te Güvenlik Konseyinde 5 daimi üyeye verilen veto hakkı nedeniyle üyelerden biri 'biz bunu tartışmayacağız, biz bunu yapmayacağız' dediğinde, bir veto ile ortaya çıkarabiliyor. Bir yanda da Güvenlik Konseyi'nin etkin bir şekilde zamanında hitap edemediği kritik konular var. Bu bir krizdir."

- "Ailenin kızına mesajı önemli"

Yeni Zelanda Parlamentosunda 30 yıl görev alan, ülkenin ilk kadın başbakanı olan ve BM'de en üst pozisyona adaylığını koyan Clark, kadınların toplum içindeki durumu hakkında da değerlendirmelerde bulundu.

Clark, kadınların lider görevleri üstlenmesinde en önemli faktörlerden birinin aile olduğunu söyleyerek, "İlk etapta sizi aileniz destekliyor. Ailenin kızına 'her şeyi başarabilirsin' mesajı vermesi çok önemli. Ben kızların eğitimini önemseyen ve destekleyen bir aile ve çevreden geldim." ifadelerini kullandı.

Lisede de kızların her şeyi başarabileceğine inanan bir ortamda öğrenim gördüğünü vurgulayan Clark, üniversiteye gittiğinde kadın öğrenci ve personel sayısının az olduğunu gözlemlediğini söyledi.

O dönem toplum hayatında kadınların yüksek pozisyonlarda yer almadığına dikkati çeken Clark, "Ancak ben istediği her şeyi yapabileceğine inanan bir neslin parçasıydım. Elbette Yeni Zelanda'da aşılması gereken engeller vardı. Ancak ben aşamayacağım hiçbir engelle karşılaşmadım." dedi.

- "Türk kadınları, her şeyin mümkün olduğunun göstergesi"

Kadınların birçok farklı koşulla yüz yüze kaldığına işaret eden Clark, şunları dile getirdi:

"Cam tavanları kırmaya yaklaşmak için önce önünüze kademe kademe çıkan engellerle mücadele etmelisiniz. Hala dünyada birçok ülkede kadınlara yönelik ayrımcı kanunlar var. Kadınların kiminle evleneceklerini seçme hakkı yok, yaşamları üzerinde çok az inisiyatif alabiliyorlar. Gelişmiş ülkelerdeki 'cam tavanları' ortadan kaldırmayı konuşurken aklımızın bir yanında birçok başka ülkede kadınların bunu hayal bile edemediği yatıyor."

Daha fazla kadının lider konumda bulunmasının bu durumun düzelmesi için umut olduğunu dile getiren Clark, "Kadınlar karar alıcı görevlere geldiğinde genellikle kadınlarla ilgili konuları ele alıyor." şeklinde konuştu.

Clark, kadınların lider pozisyonlara gelmesinin gerçekler göz önünde tutulduğunda zor olduğunu vurguladı. Clark, "Bu gerçekten uzağız. Dünyada yüzde 7 oranında kadın devlet başkanı, yüzde 5 oranında kadın başbakan var. Yani katedilecek çok yol var." diye konuştu.

Clark, kadınların kendi aralarında organize olması ve siyasette lider pozisyonlara talip olması gerektiğini, siyasi partilerin de bunun önünü açacak politikalar üretmesi gerektiğini söyledi.

Siyasete başladığı yıllarda partilerde görev alan kadınların daha çok geri planda çay ve yemek davetlerinin düzenlenmesi gibi geleneksel rollerde yer aldığını aktaran Clark, "Bu, 'biz burada karar alıcı noktalarda yerimizi almak için varız' diyen genç nesille birlikte değişiyor. Bu yüzden kadınlar geleneksel rolleri bir kenara bırakmalı ve bu pozisyonlarda varız demeli." ifadelerini kullandı.

Kadınların yönetici kadrosunda çalıştığı şirketlerin sergilediği başarıya da dikkati çeken Clark, toplumun yarısını geride bırakan ülkelerin tüm potansiyelini kullanamayacağını, kadın erkek fırsat eşitliği gibi konuların yanı sıra kadınların ekonomik açıdan güçlenmesinin önemine işaret etti.

Birçok harika Türk kadınıyla tanıştığını, UNDP'de Balkanlar, Türkiye, Belarus bölgesinden sorumlu bir Türk kadın yönetici ile yakın çalıştığını ve dostluk kurduğunu belirten Clark, şunları aktardı:

"Zaman içinde UNDP projelerinde, iş dünyasında yer alan, hayatın her alanından birçok Türk kadınla tanıştım. Türk kadınlarına dair çok olumlu bir izlenim edindim. Türkiye, bir kadın başbakanın görev yaptığı nadir ülkelerden biri. Bu bir kez oldu, umarım bir kez daha gerçekleşir. Çünkü genç Türk kadınları, her şeyin mümkün olduğunun güçlü bir göstergesi."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :