Biz bayramı rahat geçirdik, ama...

İslâm âlemi karalı bayramlara alıştı. Afganistan ve Irak’ta dökülen kanlar, gözyaşları bunun canlı örneği. Ölen masum insanlar ve giderek daha da radikalleşen terör. Bir hadis-i şerif hatırlıyorum. Şöyle idi. Sevban rivayet ediyor. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sizin üzerinize ahir zamanda diğer milletler (müslüman olmayanlar) âdeta bir yiyeceğe üşüşür (vahşi hayvanlar) gibi üşüşecekler. Orada bulunanlardan birisi şöyle dedi: - Bu durum bizim azlığımızdan mı olacak? Allah Rasülü (sav); - Hayır! Bilakis siz çok olacaksınız. Fakat sizin çokluğunuz suyun üzerindeki çer çöp gibi olacaktır. Allah düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu sökecek de sizin kalbinize vehn bırakacak. Orada bulunanlardan birisi: - Vehn nedir ey Allah Rasülü? - Vehn dünyayı sevmek ve ölümden hoşlanmamaktır." Bu hadis İslâm’ın zevalini açıklamaya yeterde artar bile. Geçenlerde Irak’ta yapılan bir anket sonucu açıklandı. Özellikle Bağdat’ın güneyinde ve İngiliz bölgesinde yapılan bir anketin sonucu. Halkın yüzde elliden fazlası ülkede yayılan terörü destekliyor. Haklı görüyor. Bu oran bir yıl önceye göre yüzde seksen beş daha yüksek bulunmuş. İnsanlar giderek çaresizliklerinden ve cihat duygusundan daha radikal eylemler istiyor. İstiyorlar ki ülkede işgal sona ersin. Bir TV programında Saddam bunlardan daha iyi idi diyen kişi bu gerçeği de haykırıyor. Gerek ABD’nin gerekse İngiltere’nin manzaradan pek umutlu olmadıklarını gösteriyor. Kürtler, özellikle de sonradan Kerkük’e yerleştirilen Kürtler geceleri oraları terk edip kaçıyorlar. Çünkü Türkmenler de harekete katılmaya başladı. Kırmızı çizgileri ortadan kalkan iktidarlara olan güven sarsılınca insanların kendilerine güvenmeleri, kendi çabalarıyla bir şeyler yapma fikri akıllarına geldi. Kerkük’te Türkmenler silahlandı ve kendi topraklarını savunuyor. Kaçmayı savaş sanatı sayan Kürtler de geceleri palas pandıras kaçıyor. Vedat Yenerer 07.10.2005 tarihli yazısında şunları5 aktarıyor: uÖzellikle Kerkük'e getirilen, para ve silah verilerek şımartılan Kürtler karşılarındaki Türkmenler’in ellerinin artık armut toplamamasından rahatsız olmaya başladılar. Geceleri Kerkük'te Kürtler’in sözde ele geçirdiği mahallelerde kıran kırana çatışmalar yaşanıyor. Türkmenler kimi zaman 300-500 kişilik gruplarla tam teçhizatlı olarak çatışıyorlar. Şu ana kadar Kütler’in kaybı sayılamayacak kadar çok. Artık çatışmalarda ABD askerleri tarafından ağır yaralı olarak ele geçirilen Türkmenler bile Kerkük'ün göbeğindeki ve peşmergelerin kontrolündeki hastaneden kaçırılır hale geldi. Türkmenler’in her bölgede silahlı gruplar kurması ve özellikle gençlerin bu gruplara katılımının doruk noktaya ulaşması, peşmergelere arasında büyük paniğe yol açmaya başladı. Hava kararınca ABD desteğini arkasında bulamayan çok sayıda Kürtler kendilerine güvenemedikleri için ailelerini yanlarına alıp birer birer Kerkük’ü terk ediyorlar. Talabani ve Barzani bu sebepten tedirgin. Bir an önce statüyü oluşturmak ve reddedilen ama kabul edildiği açıklanan anayasayı yürürlüğe sokmak istiyorlar. Çünkü Irak müttefikler için tam bir cehennem olmaya başladı. Ağababaları giderse omlar içinde sıkıntı başlayacak. Anayasanın hükmüne göre dörtten fazla vilayette ret oyu fazla çıkacak olursa Anayasa onaylanmamış sayılacaktı. Bir çok ilde ret oyu fazla çıktı. Telefar, Musul, Selahattin’de ret oyları fazla çıkan illerden bazıları. Ama Anayasa’nın kabul edildiği açıklandı. Bizim boyalı basında pek bunları duyamazsınız, okuyamazsınız. Irak vaktinde de İngilizler’e böyle direnmişti. Osmanlı sonrası Ortadoğu’yu işgal eden İngilizler en ciddi direnci Bağdat’ta gördüler. 1920 yılının ayaklanmalarını hareket noktası Telefar kenti idi. ABD-İsrail kanlı terörünün burada yoğunlaşması bir rastlantı değildir. Bu noktada direniş haberlerinde geriye gidip bir vefa borcumuzu ödememiz lazımdır diyorum. Bizzat Atatürk tarafından Irak’a direnişi organize etmek için "halife vekili" olarak gönderilen Libyalı Şeyh Senusi. O Senusi ki Sivas kongresine kırk delege ile katılmıştı. Hani filmi defalarca oynayan Şerif Ömer Muhtar var ya.. İşte O. Anadolu İhtilali'nin Şehriyari yaveri, Başkomutanı Mustafa Kemal, Irak'ı hiçbir zaman boş bırakmadı. 1911'de İtalyanlar'a karşı omuz omuza mücadele ettiği Libya'nın dini lideri Ahmet İdris El Senusi, 1920'deki İngiliz işgaline karşı Irak'a, halife yardımcısı ünvanıyla gönderdi. İşte o zamanlar, dönemin 5.Kolordu Komutanı Kenan Paşa, Nusaybin Kaymakamı Akif Bey ve diğer isimsiz kahramanlar ile Telafer merkezli atılan tohumlar, bugün yeniden yeşermiş durumda. Irak’taki direniş için başka örnekler mi istersiniz? Kabri İstanbul’da olan ve Irak’ta Mustafa Kemal’in silah arkadaşı olarak tanınan Muhammed Cemil El Halil Efendi. Irak’ta direniş tam anlamıyla kök söktürüyor işgalcilere. Çünkü orada da şahlanan ruh Kuvvayı Milliye ruhudur. Orada başkaldıran ruh Anadolu’da baş kaldıran ruhun yeniden canlanmasıdır. Orada baş kaldıran ruh yeniden atağa geçen Türk’ün ruhudur. Ardan Zentürk bir yazısında direnişi organize eden bir Türkmen’dir diyordu. Adını da çok az sayıda insan bilir. Tarihe önderlik etmiş nesiller hâla yaşıyor demek ki. Henüz gönüllerine vehn duygusu dolmamış olanlar var olduğunca, anlaşılan bu tek dişi kalmış canavara karşı direniş sürecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.