Havaların soğumasıyla birlikte birçok kişi bağışıklığını güçlendirmek için bitki çaylarına yönelirken, uzmanlar ölçüsüz tüketimin ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği konusunda uyarıyor. Beslenme ve Diyet Bölümü'nden Uzman Diyetisyen Beyza Vural Öten, bitki çaylarının bazı basit hastalıklarda destekleyici olarak kullanılabildiğini ancak kontrolsüz tüketimin risk oluşturduğunu ifade etti.

Öten, bitki çaylarının içerdiği çeşitli bileşikler nedeniyle farmakolojik etki gösterdiğini, bu yüzden kaynağı belli olmayan ürünlerden uzak durulması gerektiğini söyledi. Uzman, “Bitki çayları doğru miktarda kullanıldığında tedavi edici olabilir fakat doz aşımı alerjik reaksiyonlardan karaciğer ve böbrek hasarına kadar giden sonuçlar doğurabilir. Yüksek laksatif içerik elektrolit ve potasyum kaybına neden olabilir. Uzun süreli ve fazla tüketim karaciğer kanseri riskini bile artırabilir” dedi.

Kaynağı belirsiz bitkilerin pestisit kalıntısı ya da etkisi artırılmak için eklenmiş gizli maddeler içerebileceğine dikkat çeken Öten, özellikle zayıflama çaylarının bu açıdan risk taşıdığını vurguladı. Öten, “Etiketi ve üreticisi belli, Sağlık Bakanlığı onaylı ürünler tercih edilmeli. Örneğin ada çayı fazla tüketildiğinde kalp çarpıntısı ve kalp yetmezliğine neden olabilir. Kan sulandırıcı, tansiyon, diyabet ve antipsikotik ilaç kullananların bitki çayı tüketmeden önce doktoruna danışması şart” ifadelerini kullandı.

Gebelik döneminde ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çaylarının günde birer fincan tüketilebileceğini belirten Öten, emziren annelerin rezene, kimyon ve anason gibi çayları ek olarak kullanabileceğini söyledi. İlk 6 ayda bebeklere kesinlikle bitki çayı verilmemesi gerektiğini vurguladı.

Zayıflamak isteyenlerin sıklıkla tercih ettiği yeşil çay konusunda da uyarıda bulunan Öten, “Yeşil çay metabolizma hızını artırsa da fazla tüketildiğinde tansiyon dengesizliğine neden olabilir. Tansiyon ilacı kullananların özellikle dikkatli olması gerekir” dedi.