Seyit Küçükbezirci

Seyit Küçükbezirci

Benden saklı etliekmek yidiler...

“BENDEN SAKLI ETLİEKMEK YİDİLER / ZEHİR ZIKKIM OLSUN GAVUR GİDİLER”

 “Cânım etliekmek” ne dostlukların kurulmasına sebep olur; ne “ilenme”lere sebep olur… Bilen olur, bilmeyen olur; “Gonyalıca”da “ilenmek” beddua etmek demektir.

   “Erbâbı” unutmaz; geçen 13 Ağustosta, burada, “Hakiki Gonya Etliekmeği”nin nasıl hazırlanacağını, nasıl pişirileceğini, nasıl yeneceğini usta gazeteci İhsan Kayseri’nin ağzından sunmuştuk. Okumamışsanız yazık olmuş. Ama, bir “kıyakçılık” yapabilirim; Sizin için. Girin internete, açın Memleket’i, yazın adımı, çıksın yazı.

   “Hilaf yok”; etliekmeğin Ord. Prof. Dr’u İhsan Kayseri’dir. Rahmetli kardeşim şair Nevzat Küçükerdoğan’ın dediği gibi, İhsan, Gerçek Konyalı'dır, ama, “sehven” Kayseri’dir.

   Hoş görün; az sonra vereceğim “Etliekmek ile ilgili ilenç”e geçmeden önce bir “Etliekmek girizgâhı” lâzımdı.

   Başlayalım.

“ETLİEKMEK EDEBİYATI”NIN EN MUHTEŞEM BEDDUASI

   Ben, “Ben olalı”, etliekmek bâbında böyle, ta ciğerden gelen bir beddua görmedim. “Halk Şiiri Antolojileri”ne; hele hele “Hiciv Şiiri Antolajileri”ne mutlaka alınmalı. Hem de “Konya” adı anılmak şartıyla.

   Âşık Mehmet Yakıcı’nın “Gâvur Gidiler” başlıklı şiirini bana A. Cenap Kendi verdi. A. Cenap Kendi, 23 Nisan günü 1923’de doğmuş. Gün “23”; yıl 23” ne tesadüf? Bugünlerde, Allah uzun ömürler versin, doksan yaşında. “Hemşehrimiz Gazi Mustafa Kemal”in başını okşadığı; yazar, udî, şair, Konya sevdalısı Konya’nın elimizde kalan “son hafızaları”ndan biri. A. Cenap Kendi’yi, bu şehirde elli yıl olup da tanımayana ne demeli bilmem ki.

   “Etliekmek Olayı”nda “Gâvur Gidiler” taşlaması ile “ilenen” Âşık Mehmet Yakıcı’ya gelince. Yakıcı, son yüzyılın, Osmanlı’dan miras, en ünlü halk şairlerinden biri. 1879 yılında Sarnıç Mahallesi’nde doğar, aslı “Göçü Köyü”nden. 1904 de “Pir elinden aşk bâdesi”ni içer; “irticâlen” elli yıl şiir söyler. Yüzlerce şiiri, destanları Konyalı’ya kaldı; “bergüzâr”.

   Âşık Mehmet Ağa, 1950 yılında, 25 Ocak Çarşambayı Perşembeye bağlayan gece “Ecel şerbeti”ni içer, Üçler’e defnedilir.

“ETLİEKMEK BEDDUASI”NIN ÖYKÜSÜNÜ CENAP KENDİ’DEN DİNLEYELİM

   Olayı bilmeden, o, “etliekmek bâbında meşum” olayın derinilğine inmeden “Gâvur Gidiler” şiirini tam kavramak mümkün değil. Öyleyse, “tarihi olay”ı Cenap Bey anlatsın.

ŞİİRİN ÖYKÜSÜ

   “1950 li yılların başındayız. Konya’nın şimdiki sayılı ticaret merkezi SARAY ÇARŞISI’NIN Doğu kapısının karşısındaki GARANTİ BANKASI’nın o tarihteki yerinde altlı üstlü iki katlı yarı ahşap binanın giriş katındaki geniş dükkanda TAHİR AĞA’NIN KAHVESİ adı ile maruf ünlü bir Kıraathane vardı.

   Bu mekânın müşterileri devamlı yaşlı ve emekli insanlar idi. Allah’ın her günü buraya uğrarlar, eş dostları ile selamlaşırlar, çay veya GALLAVİ kahvelerini içerler, o tarihlerde sigara yasağı olmadığı için Nargile dahil keyflerini icra ederek gazetelerini okuyarak günlerini gün ederler idi.

   Guruplar halinde ayrı ayrı oturulur hoş sohbetlerde bulunulur ikram izzette hata edilmemeye gayret edilir idi.

   Zaman zaman da sırası gelen, gurubundakilere yemek ziyafeti verir idi. İşte bu gurupların birinin içinde yukarıda metnini okuduğunuz şiirin Müellifi AŞIK MEHMET YAKICI da vardı.

   Hatta Şair ve Yazar Babam İbrahim Aczi Kendi de vardı.

   Gurubun ekâbir Ağası da Tapu Kadastradan emekli ARAP İZZET lakabı ile bilinen bir bey idi. Bu gurubun onbeş yirmi kişilik bir kadrosu vardı.

   Yemekli davette sıra ARAP İZZET beye gelir. İzzet Beyin cimriliği tutar. İki pıçak arası Etliekmek, Saç arası börek ve baklava ikram edilecek. Yalnız İzzet bey bu ziyafete gurubun yüze gelen on kişiyi davet eder. Kalanları davet etmez. Davet edilmeyenlerin içinde AŞIK MEHMET YAKICI da var.

   İkinci gün olur, davetlilerden kahveye hiç birisi gelmez. Aşık Mehmet Yakıcı geldiğinde görün ki kimse yok. Şüphelenir sorar gerçeği öğrenir. Çok üzülür. Zehir zemberek dışarıya fırlar  ve soluğu YENİ KONYA GAZETESİ’NDE alır.

   O gün ben yazımı vermek için gazetenin Yazı İşleri Müdürü dostum kardeşim Merhum ADİL GÜCÜYENER ile çayımızı yudumlarken Aşık Mehmet Yakıcı Ağa soluyarak içeriye girdi ve.

“Elinize kağıt kalemi alın çabuk söylediklerimi yazın” dedi.

   Anladık çok önemli bir haber var. Hazırlandık. O söyledi biz yazdık; sizlere sunduğumuz şiiri.

İRTİCAL’en ezberinde imiş gibi. Hiç gevelemeden anında şiiri yazdırdı. Bir de okuttu. Yan gözle Adil Bey’e baktı baktı.

   “Bu şiir yarın çıkacak ha…” dedi.

Oturmadı çıktı gitti.

GAVUR GİDİLER

Derunumdan gelir benim figânım

Feryadım büyüktür çok perişanım.

Dost bildim fos çıktı yarim ihvanım

                     Naha Arap İzzet, toprak doyursun,

                     Münafık sofrası mekânın olsun.

İşimiz var yarın yokuz didiler,

Bizden saklı ETLİ EKMEK yidiler,

Zehir zakkum olsun Gavur gidiler.

                      Bir lokma uğruna değer mi yalan

                      Bu yaptığınızı yapmaz ki Yılan.

Gülden ilham alırız sanma deliyiz.

Hor gezen Ademiz lakin Veliyiz.

Cennet Bahçesinin Salih kuluyuz,

                    İt gibi sokakta enik yavrula

                    Dilerim ciğerin KÖZ le kavrula

Hatır denen şeyler çöpe atıldı,

Etliekmek uğruna Hatır yıkıldı.

Duyan ahbapların canı sıkıldı,

                   Ülen ARAP İZZET belin büküle,

                   Em bulama imi saçın döküle

İçlerinde tekdir, İbrahim KENDİ. (Aczi)

Derin hürmetim var, O da gücendi.

Okudu Destanı pek çok beğendi.

                     Selamım yücedir, MAKAMIN PAŞA

                     Cennet bahçelerinde binlerce yaşa.

Dolardı taşardı YAREN Kahvesi

Hani nerelerde ahbabın sesi.

Hoş olmaz, içi boş Bülbül kafesi

                     Ahırıyın damı göçsün yıkılsın

                     Eşsiz dostsuz kalda belin bükülsün.

Ben GÖÇÜLÜ AŞIK MEHMET YAKICI

Doğruyu konuşur olmam yakıcı.

ARAP İZZET denen zalim çakıcı,

                   Yoktu zaten sende hiçbir meziyet 

                    Ayrı düştük gayri senden, vaziyet.

BİR “ETLİEKMEK KİTABİ” YAZILIRSA

Bir “Etliekmek Kitabı” yazılırsa, usta gazeteci İhsan Kayseri’nin o şahane “Etliekmek Anlatısı” mutlaka konmalı. Vakit çok geç olmadan, İhsan gibi “Etliekmek Prof. Dr.’ları” bulunmalı, onlarında “efsanevi” söylemleri tesbit edilmeli. Ve; mutlaka Âşık Mehmet Yakıcı’nın, içi, zehir zemberek beddualar ile dolu “Gavur Gidiler” taşlaması baş köşeye kurulmalı.

Bir şey daha demek istiyorum. Şiirin kudretine bakın. Eski Konya’nın renkli, hökelekli, hatırlı, meşhur kişisi “Tapucu Arap İzzet”; Âşık Mehmet Yakıcı’nın bu şiirleri ile “Edebiyat Tarihimiz”e geçti. Yakıcı olmasaydı, unutulup güme gitmişti.

Âşık Memed Ağa’nın şiirlerini bugüne kadar saklayan, bize vermek âlicenaplığını gösteren A.Cenap Kendi’ye kucak dolusu teşekkür; kucak dolusu saygı. Ben, yorulacak oldum mu, yılgınlık gösterecek oldum mu; “Cenap Bey’e bak da utan. O, senden yirmi yaş büyük, senden cevval” diyorum. “Topla kendini” diyorum…

 seyit-kucukbezirci-002.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum