Bakan Çelik, AA Editör Masası'na konuk oldu

Bakan Çelik, AA Editör Masası'na konuk oldu

Çelik: (3)- "Aşırı sağın giderek yükseldiği, verilen sözlerin tutulmadığı, kendi reform sürecini tamamlayamayan, krizleri fırsata çevirmeyen bir AB tabii ki Türkiye için bir cazibe olamaz"- "(Avrupa'daki ayrılıkçı hareketlerin artması) Büyük birlik olma d

ANKARA (AA) - Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye ile AB ilişkileriyle ilgili olarak, "Aşırı sağın giderek yükseldiği, verilen sözlerin tutulmadığı, kendi reform sürecini tamamlayamayan, krizleri fırsata çevirmeyen bir AB tabii ki Türkiye için bir cazibe olamaz." değerlendirmesinde bulundu.

Çelik, AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye ile AB arasındaki vize serbestisi süreci ve Geri Kabul Anlaşması'yla ilgili soru üzerine Çelik, AB'nin bu konuda verdiği sözleri tutmadığını vurguladı.

Çelik, 18 Mart anlaşmasının AB'nin sığınmacılar için Türkiye'ye vadettiği 3 milyar avroluk yardım, vize serbestisi, fasılların açılması, bire bir anlaşması ve gönüllü insani kabulü kapsadığının altını çizdi.

Son AB zirvesinde de Türkiye'nin birçok konuda eleştirildiğini, göç konusunda ise takdir edildiğini belirten Çelik, şunları kaydetti:

"Buradaki çifte standarda bakar mısınız? Bir anlaşma yapmışsınız. Bu anlaşmanın, Türkiye üzerine düşen tarafını yerine getirmiş ama siz hiç getirmemişsiniz. Sözünüzü tutmadığınız bir konuda Türkiye'ye karşı takdir ifadeleri kullanıyorsunuz. Fasılların açılmaması, vize serbestisi verilmemesi demek zaten AB'nin 'Ben bu anlaşmaya uymuyorum.' demesi anlamına gelir. Bana soruyorlar, 'Anlaşmaya hala sadık mısınız?' Biz sadece insani ve vicdani sebeplerle, Akdeniz'de bu kadar insan ölmesin diye şu anki statüyü sürdürüyoruz yoksa bizim bu anlaşmaya sadık kalmak ya da sürdürmek gibi herhangi bir mükellefiyet içerisinde olmamızı gerektirecek hiçbir şey yok."

Çelik, vize serbestisine ilişkin AB tarafına Türkiye'nin terörle mücadele yasasını değiştiremeyeceğini ilettiğini, bu hususta Türkiye'nin son bir çalışma vereceğini anlattı.

AB'nin kendi çıkarları söz konusu olduğunda sık sık Türkiye'ye ziyaretler gerçekleştirildiğini, senede birkaç kez Türkiye ile zirveler düzenlendiğini hatırlatan Çelik, ancak Avrupa ülkelerinin, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminden sonra bir "Geçmiş olsun." bile demek için gelmediğine dikkati çekti.

Çelik, AB'nin sözünü tutmayışını gelecekte yapılacak anlaşmalarla ilgili de not ettiklerini vurguladı.

- "Birlik olma duygusu zedelenirse mesele içeriye döner"

İspanya'nın doğusundaki Katalonya özerk yönetimindeki bağımsızlık arayışı, İngiltere'nin AB'den ayrılma süreci (Brexit) ve Kuzey İtalya'daki özerklik baskısı ile Avrupa'daki aşırı sağın yükselişi hatırlatılarak Avrupa'da birlik arayışının yerini çözülmeye bırakıp bırakmadığının ve Türkiye için AB'nin cazibesinin tamamen tükenip tükenmediğinin sorulması üzerine Çelik, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik perspektifini koruduğunu söyledi.

İlkeli bir müzakere süreci söz konusu olacaksa AB'nin siyasi birlik ve kazan-kazan ilişkisi çerçevesinde ekonomik büyüme modeli olarak cazibesini devam ettirdiğini bildiren Çelik, "Türkiye, bugüne kadar büyük bir Avrupa devleti ve demokrasisi olarak AB üyesi olmadan gelmiştir." dedi.

Türkiye'nin AB ortalamasının üstündeki büyüme oranı, saldırılara karşı demokrasisinin sağlam duruşuyla bundan sonraki süreçte de AB üyesi olmadan yoluna devam edebileceğini dile getiren Çelik, ancak kazan-kazan modeli çerçevesinde AB'nin de Türkiye'nin de olası bir üyelikten büyük kazanç sağlayacağını ifade etti.

Çelik, "Ama onlar bu tutumdan vazgeçerse, aşırı sağın giderek yükseldiği, verilen sözlerin tutulmadığı, kendi reform sürecini tamamlayamayan, krizleri fırsata çevirmeyen bir AB tabii ki Türkiye için bir cazibe olamaz." diye konuştu.

AB'nin ortaya çıkışında, çatışmaların engellenmesi ve büyük bir birliğin parçası olunması perspektifinin bulunduğunu vurgulayan Çelik, belli ilkeler çerçevesinde, sınırların olmadığı, demokrasi ve liberal değerler şemsiyesi altında ortak bir kimliğin oluşturulmasının amaçlandığını kaydetti. Çelik, ancak artık bu düzenin sarsılmaya başladığına işaret ederek şöyle konuştu:

"Büyük birlik olma duygusu zedelendiği andan itibaren mesele içeriye döner. Mikro-milliyetçilikler burada kendisini göstermeye başlar. Tabiri caizse Avrupa Birliği'nin ortaya çıkardığı Avrupalılık temelindeki makro-milliyetçiliğini koruyamazsanız, mikro-milliyetçilik tetiklenmeye başlar. Mikro-milliyetçiliklerin tetiklenmesi de şu anda önümüzdedir. Katalonya meselesi öyle, Kuzey İtalya ile ilgili öteden beri bazı konular gündeme getirilir, Brexit meselesi aynı şekilde büyük bir travma yaratmıştır."

Refah ve siyasi istikrar açısından bakıldığında, Katalonya'nın ayrılması için hiçbir neden bulunmadığını, Türkiye'nin de bu noktada İspanya'nın birliğinden yana olduğunu anlatan Çelik, bunların kimlikçi siyasetin ortaya çıkardığı travmalardan kaynaklandığına dikkati çekti.

Bakan Çelik, AB'nin büyüme perspektifinden Avrupa'yı sabitlemeye yöneldiği takdirde, mikro-milliyetçiliklerin artmasıyla bundan sonra da hiç umulmayan merkezi ülkelerde de ayrışma veya özerklik tartışmalarının görülebileceği uyarısında bulundu.

Çelik, "Ayrışma tartışması varken oturup da genişleme perspektifinden bahsetmek bizi zora sokar diyorlar. Tam tersine, şimdi genişleme perspektifinden bahsedeceksiniz, üst kimliğin faydalarını ortaya koyacaksınız ki o alt kimlikler, mikro-milliyetçilikler yerinde dursun, kışkırtıcı bir konuma gelmesin." değerlendirmesinde bulundu.

- "İlk defa AB bir krizi fırsata çeviremiyor"

AB'nin miadının dolmuş olup olamayacağının sorulması üzerine Çelik, geçmişteki savaş ve karmaşaların Avrupa'da bir düzen fikrine ihtiyacın göstergesi olduğunu belirtti.

Bakan Çelik, "Eğer şu bahsettiğim krizden, bir reform süreci ile çıkamazlarsa (AB'nin) miadı dolmuştur. Macron (Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron), Juncker (AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker) reformdan bahsediyor. İlk defa bir krizi fırsata çeviremiyorlar. Kendi içlerinde bu kriz dönüp duruyor. Çok uzun sürdü bu kriz. Buradan Avrupa halklarını tatmin edecek, genişleme perspektifini koruyacak, daha ilkeler temelinde süreçleri sadeleştirecek bir şey üretemezlerse, bu dediğiniz noktaya gelebilir (miadı dolabilir)." dedi.

Türkiye'nin bu konuda muhtemel bir politik ve ekonomik istikrarsızlıkla karşı karşıya kalmamak ve Avrupa'da aşırı sağ hükümetlerle muhatap olmamak için reform ve genişleme perspektifinde ısrarcı olduğunu kaydeden Çelik, Türkiye'nin sadece AB'ye aday bir ülke olarak değil, üye olsa da olmasa da Avrupa'nın geleceğinin doğrudan etkilediği bir ülke olarak taleplerini dile getirmek mecburiyetinde olduğunu söyledi.

(Bitti)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :