Askerliğin bedeli ..

Askerliğin bedeli & Bedellinin askerliği

 

17 Ağustos 1999 tarihinde Marmara Bölgesi’ni yıkan büyük bir deprem yaşanmış, ardından da hükümet bedelli askerliği gündemine almıştı. 2000 yılında ben de bu haktan yararlanarak 28 gün askerlik yaptım. İstenen parayı da severek devlete ödedim…

Şimdi yine bir deprem sonrası bedelli askerlik gündemde; aslında hiç gündemden çıkmıyor. Demek ki böyle bir ihtiyaç var. Ama kimileri itiraz ediyor, herkes askere gitmeliymiş, fakirler ölüyormuş, zenginler para verip kurtuluyormuş falan filan. Klasik tartışmalar…

Suistimal her zaman ve her yerde hep olmuştur. Bedellide de olmuştur, ama bu uygulama hepten kötüdür demek doğru değildir. Belli bir yaşa gelmiş akademisyen düşünün, çalışmaları bırakacak gidip yat-kalk talimi yapacak. Ne adına, herkes gitmeli adına. Veya bir iş adamı düşünün işinden ayrı kalması onu sarsacak, işinin bozulmasına vesile olacak belki. Yahut da babasının parası çok haytanın, verip parayı ense yapacak. Örnekleri çoğaltabiliriz, sebep ne olursa olsun para vermek şartıyla bedelli iyi bir uygulamadır. Yukarıda saydıklarımı askeriyeye zorla alıp, karavan yedirmek, yerlerde süründürmek kimseye bişey kazandırmaz, ama devletin kasasına dünya kadar para girmesine vesile olur…

Fakirlik de zenginlik de geçicidir. Gün gelir fakir zengin, zengin de fakir olabilir. O yüzden kimseye zengin diye laf söylemenin alemi yok. Askerliğin fakirlikle zenginlikle de alakası yok. Bu millet gerektiğinde zenginiyle fakiriyle asker olmayı da bilir. Kimi siyasi tartışmalara bu güzel uygulamayı kurban etmeyelim…

 

Nizamiyeli evler

Kurban bayramı araya girdiği için geçen hafta yazamadım. Tabi herkes gibi biz de bayramı idrak etmeye çalıştık, ama nizamiyeli evlere gitmemeye özen gösterdik. Kapıdaki güvenlik görevlilerine kime niye geldiğimizi anlatmaya çalışacağımıza o evlere gitmemeyi yeğliyorum. Anlayan anladı ne demek istediğimi, lakin etrafımızda ha bire bu tip yerlerden daire almaya çabalayanları gördükçe de durum birkaç sene sonra içinden çıkılmaz bir hal alacak gibi görünüyor. Fakirlerden veya köylülerden kaçıştır bunun diğer adı. Efendim çocuklar iyi mahallelerde büyüyecekmiş, komşulara güvenilecekmiş vesaire…

Kim ne derse desin, herkes doğup büyüdüğü mahalleyi, yani muhitini terk etmemeli. Mümkün mertebe oralarla ilişkisini kesmemeli. Parayı çok kazanınca mutlaka lüks bir evde ya da pahalı bir mahallede yaşamak gerekmez. Bir dostum anlattı, Yaka’da oturduğu mahallede kurban eti dağıtacak kimseyi bulamamış da gidip muhtardan yardım istemiş. Muhtarın verdiği kenarda köşede kalan birkaç eve gidip etini verebilmiş. Diyecek bişey bulamıyorum…

 

Kurban Bayramında tatil

Şehrimizin kimi zenginleri geçtiğimiz bayramda bırakın Konya’yı, Türkiye’yi bile terk edip Avrupalarda tatillerini geçirdiler. Bayramda kimse bana gelmesin, ben de kimseye gidecek değilim manasına gelen bu durum dini bütüm ağabeylerimiz tarafından yapılınca iyice kafamız karıştı. Özellikle Kurban Bayramı’nda evinde bekleyen, kurbanını kesip mahalledeki kesemeyenlere dağıtan ve fakirleri sevindiren zenginlerimiz parmakla sayılacak kadar azalmaya başladı. Para insanı bozuyor anlaşılan…

 

Kurban eti yemeyin bol faizli para yiyin!

Bayramdan on gün kadar evvel televizyonlarda bir bankanın reklamı dönmeye başlamıştı. Bayramda on bin TL’niz olsa ne yapardınız diye. Üşünmeden o bankanın sitesine girip bu on bin TL’yi ne şekilde veriyorlar, sonra nasıl alıyorlar diye inceleme yaptım. Ayda 200 TL olarak ödeyeceksiniz diye cazip gösterilen bu bol faizli para alışverişinde bankaya ödenecek miktar her sene artıyor ve beşinci sene de aylık 400 TL’yi bile geçiyor. Reklamda hiç bahsedilmeyen en sonunda kaç para ödeneceğini işte size söylüyorum. 17.500 TL. Yani 10 lira veriyorlar, 17.5 lira alıyorlar. Bu sene bir tatil yapayım şu parayla dediğiniz an, tam beş sene boyunca bir daha nefes alamayacaksınız. Yazıklar olsun, bu faizli para alışverişini övenlere, yazıklar olsun böyle bir parayı alanlara…

 

Vali istifa etsin, belediye başkanı ne yapsın?

Van’da Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay incelemelerde bulunuyordu. Konuşmak istedi toplanan yaklaşık 200 kişi bakanı konuşturmadı. “Vali istifa” diye tempo tutturdular. Hükümete salladılar. Oysa kılını bile kıpırdatmayan Van Belediyesi’ne kimsenin ‘gıkı’ çıkmadı. ‘Başkan istifa’ deselerdi alınlarından öperdim, ama ölüm korkusu böyle yaptırıyor demek ki. Öte yandan gördüğümüz kadarıyla hem devlet hem milletimiz Van’a sahip çıktı. Biraz sabırlı olunursa yaralar sarılır…

Görüşmek ümidiyle… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum