Aşık Şemi-17

   SARAYDA ZİNDANA ATILIŞI

                                                                                        

       Kaynak Kişi: Udi Kemal Çağlar

Saraya çağrılan Aşık Şemi baba saray adetlerine göre Padişahın kızı Aşık Leyla Hanım tarafından karşılanır. Misafir edilir. Aşıklık geleneklerine göre saraya zaman içinde hangi Aşık gelirse onunla atışmaya girdiğinden Şemi ile de karşılaşmak ister. Lakin Şemi bu teklifi kabul etmez. Çünkü o devirde kadın Aşık ile erkek Aşık’ın atışması yoktur. Dinen de uygun değildir. Leyle hanımın ısrarı netice vermez. Hazırda bulunan babası Hünkar hazretlerinden yardım ister, söylettirir. Bu çok zor şartlarda  mecbur kaldığı için Şemi Sazı eline alır ve aşağıdaki beyiti irticalen okur.

                      Leyla hanıma küllü kabahat budur işte…

                      Her ehli Kemale Sehavet (Luzumsuz)budur işte…

                      Erkek eli ile kadın meclisi, Rindane (laubali) girer mi?

                      Leyla hanıma küllü kabahat budur işte…

                      Hak bize gönderdi mi,  Neblil (Peygamber) bir de İsadan kadın ?

                      Mad olmasına delalet budur işte.

                      Ey Şemi zerafet budur işte

  deyince Leyla hanım ve Saray erkanı çok bozulur. Saray şartlarına uymadığı için Şemi’nin zindana atılması kararlaştırılır ve infaz edilir. Fakat Şemi, başına bu gelen musibetlerden hiç üzgün değildir. Çünkü “dergahın dervişidir”. Giydiği Tennure’nin manevi ışığında kalp gözü açık kişilerdendir. İlahi sır ile müjdelidir. İstanbul’a elinde saz ile bir aşık gelir, Gayrimüslimdir. Aşıklar kahvesine uğrar. Bir kenara oturur, meclisteki Aşıklar ile tanışır. Hatta atışmaya girer sıradan bütün aşıkları mad eder kendisi hiç mad olmaz.

         Aşıkların bu yenilgisi anında Saraya duyulur. davet edilir, padişahın kızı Leyla hanım bu aşıkla atışmaya girer. Fakat Misafir Aşık, Leyla hanımı da mad eder. Bunun üzerine aşıklar kahvesindeki aşıklars davet edilir gelirler hepsi de yine mad olurlar.  Bütün bu yenilgiler Padişahın huzurunu kaçırır, zindana attığı Konyalı aşığı hatırlar, affeder çağırırlar, gelince yanına oturtur, durumu anlatır “ne dilersen dile benden ama mad et” der...

         Şemi elinden geleni yapacağını fakat maddi her hangi bir talebi kabul etmeyeceğini söyler. Karşısındaki aşığın kimliği konuşulmamıştır fakat kalp gözü açık olan Şem,  Misafir Aşıkla karşılaşmayı bir şartla kabul eder. O şart da şu: “Atışmayı yarıda kesip bırakıp gitmek yok. Atışmayı beni takip ederek sonuna kadar devam ettireceksin.” Yemin de şu şekilde yapılacak: “İsa aleyhisselamın aşkı ve şefaatından mahrum kalmayacağım. İncil-i Şerifin hürmetine yemin ediyorum.”

         Misafir Aşık, bu yemini kabul eder. Bunun üzerine Şemi baba atışmaya  “Ettehiyati  Lillahi” den  duaya başlar.  Misafir Aşık devamını getirir. Sona geldiklerinde Kelime-i Şahadet sırası ona düşer. O, “Hıristiyan olduğu için bilirim ama söyleyemem” deyince,  Şemi, “İncil’e yemin ettin, yerine getireceksin” diyerek ikaz etmesi üzerine gayrimüslim aşık Selavat-ı  Şerife’yi  okur. Önce Müslman sonra da Mad olur. Meclisi terk edip gider.

         Devam edecek.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.