Antalya Büyükşehir Belediyesi, kentin zengin bitki çeşitliliğini korumak ve sürdürülebilir çevre bilincini güçlendirmek amacıyla "Antalya'da Bitki Biyoçeşitliliğinin Korunması ve Yönetimi Üzerine Güncel Yaklaşımlar" başlıklı önemli bir panel düzenledi. Nikah salonunda gerçekleşen etkinlik, kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, akademisyenler ve ekolojik çalışmalara katkı sunan birçok paydaşı bir araya getirdi.

Panelde, Antalya'nın endemik bitki türleri açısından taşıdığı kritik önem ve bu türlerin karşı karşıya olduğu tehditler detaylı olarak ele alındı. Uzmanlar, biyoçeşitliliğin korunmasının sadece çevresel bir sorumluluk değil, aynı zamanda kültürel ve ekonomik açıdan da hayati bir değer olduğunun altını çizdi.

250 Endemik Bitki Sadece Antalya'da Yetişiyor

Panelin açılış konuşmasını yapan Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Çiğdem Hacıoğlu, Antalya'nın endemik bitki zenginliğine dikkat çekerek, kent coğrafyasının yok olmaya yüz tutmuş birçok türü muhafaza ettiğini belirtti. Hacıoğlu, çocukluğunda gördüğü kum zambaklarının torunları tarafından da görülmesi arzusunu dile getirerek, bitki çeşitliliğine sahip çıkmanın önemini vurguladı ve belediyenin kazandığı Yeşil Bayrak Ödülü başarısını hatırlattı.

Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Gökhan Deniz ise "Antalya'nın Floristik Zenginliği ve Koruma Önerileri" başlıklı sunumunda çarpıcı veriler paylaştı. Prof. Dr. Deniz, dünyada 250 endemik bitkinin Antalya dışında hiçbir yerde yetişmediğini belirterek, Türkiye'deki 10 bin bitki türünün 3 bininin sadece ülkemizde yetiştiğini, bu türlerin 750'sinin Antalya'da bulunduğunu açıkladı.

İklim Değişikliği ve Kaçak Kullanım Tehdidi

Akademisyenler ve uzmanlar, kentte tespit edilen kritik derecede tehlike altındaki nadir ve hassas bitki türlerine ilişkin güncel araştırma sonuçlarını katılımcılarla paylaştı. Panelde, iklim değişikliği, kontrolsüz arazi kullanımı ve yangın risklerinin bölgedeki biyolojik çeşitlilik üzerindeki olumsuz etkileri detaylıca tartışıldı. Uzmanlar, bu tehditlere karşı bilimsel ve kurumsal iş birliklerinin güçlendirilmesi gerektiği konusunda hemfikir oldu.

Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nden Ziraat Mühendisi Dr. Ahu Çınar, "Antalya'nın Doğal Sofrası: Yenilebilir Otlar" sunumuyla biyoçeşitliliğin mutfak kültüründeki yerini anlatırken, Peyzaj Yüksek Mimarı Pınar Kınıklı da biyoçeşitlilik araştırma ve izleme projelerinden örnekler sundu.

Panelin sonunda, biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik mevcut yasal çerçeveler, izleme yöntemleri ve koruma planları uluslararası iyi uygulama örnekleri üzerinden değerlendirildi. Katılımcılar, özellikle eğitim, farkındalık çalışmaları ve doğal alanların korunmasına yönelik yeni projeler geliştirilmesinin geleceğe yönelik ortak hedefler olduğu konusunda mutabık kaldı. Etkinliğin, bilimsel ve kurumsal çalışmalara önemli bir zemin hazırladığı ifade edildi.