Anne beni sev, beni dövme..

Malatya’dan Tv kameralarına yansıyan yürek acıtan bir söz. İki yaşında savunmasız ve yardıma muhtaç zavallı bebeğin emanet edildiği bakıcı tarafından dövülürken söylediği bu sözler vicdan sahibi olmayanları bile duyğusalaştırırken bakıcıda hiçbir etki yapmıyor. Belki daha fazlası var, ama biz sadece bize yansıyanları biliyoruz. Çünkü ekranlara konuşan bir görevli sadece bakıcıların değil, her çalışanın aynısını yaptığını söylüyordu.Şimdi herkes yazacak. Olmaz böyle şey diyecek. Hatta Sağlık Bakanı’nın dediği gibi münferit olaylardır diyecek. Partililer bunlar eskiden de vardı. Yeni oldu sanıyorsunuz diye kendilerini savunacak. Sonra unutulacak. Orada kalacak. Aylarca önce Barbaros Gençlik Yurdu’nda kız öğrencilerin yaşadığı skandalın üzerinden ne kadar zaman geçtiki. Çoğunuz hatırlamayacaksınız bile. Ama orada yaşayanlar, o acıları çekenler bunu asla unutmuyor. Büyük çoğunluğu topluma karşı nefret içinde. Erkekler onsekiz yaşına gelince reşit sayıldıklarından sokağa bırakılıyor. İstanbul’daki kaç sokak çocuğu böyle bir bilinse....Olayda ilk savunma şekli bunları yapanlar bilinçsiz ve eğitimsiz insanlar. Ne yaptıklarını bilmiyor. Öfkelerine kapılıyor. Doğru da kendi çocuklarına böyle mi davranıyorlar acaba. Üstelik tutuklananların sayısı beşe çıktı. Ve sıkı durun yeni tutuklanan üç kişiden ikisi hemşire biri de yurdun pedagogu. Yukarıdaki savunmanın ne kadar yetersiz ve gerekçesiz olduğunu anlatıyor. Görevi çocuk psikolojisini tahlil ve değerlendirme olan pedagog her halde dayağın cennetten çıkma olduğuna inanan tiplerden. Kızını dövmeyenin dizini dövmesine mi yanayım, Ebugariyb benzetmelerine mi. Üzülmemek elde değil.Sonuçta iş dolaşıyor ve idarenin başına patlayacak. Hatta iktidarda kim varsa sorumluda o. Kalkıp bunlar geçmişin birikintileri diyemezsiniz. Üç yıldır ne yaptınız diye sorarlar. Üstelik gazetelerden birindeki iddiada yabana atılır gibi değil. Eski Yurt Müdürü Mardin’e sürülüyor. Yerine Malatya Milletvekillerinden birinin kirvesi atanıyor. Sabah gazetesinin haberine göre AKP Malatya Milletvekili Ali Osman Başkurt'un çok yakın dostu Yakup Güler atanıyor. Başkurt'un, Güler'in oğluna kirvelik yaptığı iddia ediliyor... Güler'in daha önce yedi ayrı idari suçtan ceza aldığı ortaya çıkıyor. Beraberinde çok sayıda parti referanslı kişi alınıyor. Yine Sabah gazetesine (*) göre yeni müdürle birlikte Çocuk Yuvası'nda operasyon başlatılıyor. Temizlik işleri Gülba adlı şirkete veriliyor. 43 çalışandan 41'i yollanıyor... Tecrübeli bakıcıların yerine hiçbir eğitim almamış kişiler konuyor... Onlar da çocukları dövüyor... Doğruysa bu partiye yazıklar olsun.Eski AKP’li yeni Anavatan'lı Sarıbaş, kirvelik iddialarını Meclis kürsüsünde şöyle dile getiriyor: "Devletin iş bilen kadrolarını hallaç pamuğu gibi sağa sola atar, milletvekilinin kirvesi olanları, partinin kadın kollarında çalışmış olanları bu yuvalara koyarsanız, işte bu vahşet tezahür eder. Temizlik görevlisi kadınlardan ikisi de İl Müdürünün hala çocukları. İl Müdürü ise Başkurt'la kirve. Bu olay AK Partili’lerin devlet kurumlarına çöreklenme anlayışının bir ürünüdür." Sayın Sarıbaş’a da sormak lazım. “Siz Malatya Milletvekili değilmiydiniz. Bu atamalar yapılırken neredeydiniz. Atamalarda imzanız var mı” diye.Başbakanın istediğimiz gibi memur alamıyoruz. Bakın Malatya’daki sözleşmeli memurların yaptıkları içler sızlatıyor ama çaresiziz demesi de tam bir komedi. Adı üstünde sözleşmeli. İstediğini alırsın istemediğini almazsın. Seni zorlayan mı var. Afedersizin zorlayan var tabii. Parti kendi yandaşlarını yerleştirmek için gerekeni yapmış. Kirveden müdür olmuş daha ne olsun. Malatya böyle de Konya farklı mı? İnsan bürokrasiye bakınca bu ülkede kıyametin koptuğunu ama kimsenin bundan pek etkilenmediğini anlıyor. Manzara AK Parti’nin iktidar yükünü taşıyamadığını gösteriyor. Tabanda değil tepelerde de yetersizlik göze çarpıyor. Üstelik muhalefette dişlenmeye başladı. Anavatan Partisi’nin grup kurması dengeleri değiştirdi. Mesela Ofer ile ne konuştun açıkla lafı halen askıda. AKP savunmayı bulmuş aslında. Başbakan Meclis’e seçimle gelmediği için Anavatan Başkanını muhatap almayacakmış. Yahu bunlar gökten mi indi? Kontenjan milletvekili mi? Yoksa icraatlarınızdan hoşnut olmadıkları için partinizden ayrılanlar mı? Yahu lafından dolayı özür diliyorum. Başbakan o kadar sık kullanmaya başladı ki bizimde dilimize takıldı. AKP’nin kuruluşundaki yanlışlar eksiklikler giderek sırıtmaya başladı. Kurulma aşamasında diğer partilerde kendilerine yer bulamayanlar, memnun olmayanlar bir anda AKP’yi doldurdu. Menfaat meydanında iktidar adayı bir partiden pay kapabilirmiyim diyenler yer aldı. Bu kadro diğer partilerde bir iş yapamamışsa sebebi vardı. Başarısız ve yeteneksizlik. Şimdi yavaş yavaş bir değişim var ama yeterli değil. Çünkü rant Ofer’lere, Kutman’lara, Koç’lara. Size yine bir şey yok. Sonuç partinin kailteli kadro sıkıntısıyla beraber ciddi bir çözülmenin de başladığının göstergesi. AB-ABD eksenindeki başarı uydurmaları bile çözülmeyi durduramıyor. Malatya olayı sadece bir başlanğıç. Satmakla övündükleri Star ne güzel ellerinde idi ve istedikleri yayını yapıyordu. Anlaşılan satarak hata yaptılar. Malatya olayının Van’daki sıkıntıyı ortadan kaldırdığını sanmayın. Van Ağır Ceza Mahkemesi, “hukuka aykırı kişisel veri elde etmek” suçlamasıyla Aşkın hakkında hazırlanan dosyayı, Cumhuriyet Savcılığı’na geri gönderdi. Dosyayı tekrar inceleyen Savcılık da bu kez görevsizlik kararı vererek dosyayı YÖK’e yolladı. Aşkın hakkında “görevi kötüye kullanmak, mal bildiriminde bulunmamak ve tarihi eser kaçakçılığı” suçlamalarıyla hazırlanan diğer dosyalar da Başsavcılığa geri gönderildi. Duymadınızsa duyurayım diye yazdım. Van’da kalkan toz bulutu yakında Malatya’yı da kapsarsa şaşırmayın....(*) Sabah gazetesi. 28.10.2005 Haber. Kadro dayağı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.