ANKARA-BEYPAZARI

Geçtiğimiz pazar iki değerli gezgin, eğitimci, resim öğretmeni Şule Birol ve hukukçu Selmin Çınar ile birlikte Ankara’nın güzel ilçelerinden biri olan Beypazarı’nı gezdik.

Hızlı tren bazı deyimlerimizi de tarihe gömdü. Git gel Konya altı saat değil artık. Kısa bir sürede ulaşım mümkün artık. Bu yüzden gezi için bir gün öncesinden gitmeme gerek kalmadı. Sabah erkenden Ankara garındaydım. İki arkadaşım erkenden garın önüne gelmiş beni bekliyorlardı.

Ankara-Beypazarı arası 100 km. Nallıhan’a kadar ilk gençlik yıllarımda geçmiştim bu yolu. Nallıhan’da köylülerimiz tuğla ocağında çalışıyorlardı, onların yanına gitmiştim. Özellikle Nallıhan doğal görünümüyle çok etkilemişti beni. Toros dağlarının güzel yollarına alışık olunca geçtiğimiz yollar hayli sıkıcı geldi. Sonsuz bir bozkır görüntüsü vardı çevremizde. Yolculuk yapanlar bilir hızlı tren güzergahı da böyle.

Beypazarı’na varınca doğruca İnözü vadisine saptık. İki tarafı yüksek kayalıklarla çevrili bu vadi önemli kuş alanlarından biri. Kayalıklarda mağaralar var ve vadi doğal ve arkeolojik sit alanı olarak koruma altında. Vadide bir çay içimi oturup yorgunluğun atılabileceği restoranlar var. Bizde bu restoranlardan birine oturarak çaylarımızı yudumlayarak yol yorgunluğunu çıkarıp ondan sonra döndük şehir merkezine.

Beypazarı’nı özgün kılan şey iki-üç katlı konakları. Tarihi konaklar restore edilmiş bazıları kültürel hizmetlere ayrılmış. Tarih ve Kültür Müzesi, Kent Tarihi Müzesi bu konaklarda halkın hizmetine açılmış. Taş Mektep restore edilmiş ve yıllardır restoran olarak belediye tarafından işletiliyor.

İlçe yıllardır turizmin nimetlerinden yararlanmaya başlamış. Küçük dükkanların önüne yöresel ürünleri sermişler, satıcıların çoğu kadın. Bir turizm merkezi olmasına rağmen kadınların fotoğrafını çekmek çok zor, hemen tepki gösteriyorlar.En çok sebze-meyva kurusu, doğal çay satanlar ilgimi çekti.

Telkari gümüş işçiliği çok ünlü. Kemer, kolye, bilezik, küpe, iğne, başlık ve tılsımlar gezginlerin çok ilgisini çekiyor. Telkari işçiliği o kadar yaygın ki bütün ülkemize dağıtımı yapılıyor. Girdiğimiz dükkanda bin kadın vardı, eşi Mardin’e iş götürmüş, alışverişe gelenlerle o ilgileniyordu.

Yemekleriyle de meşhur Beypazarı. Özellikle 80 katlı olduğu söylenen baklavası ve Beypazarı kurusu ile. Taş Mektep Restoranda bize de tarhana çorbası, yaprak sarması, Beypazarı güveci ve baklava ikram ettiler.

Sokakları gezdikten sonra yapılacak en güzel şey Hıdırlık tepesinden ilçeyi seyretmek ve yorgunluk çayı içmek.

Akşam Ankara’da Ali Tekin Çağlav’ın konuğuydum. Pazartesi sabahı Sincan istasyonunda benim dönüş biletimi aldıktan sonra Hamamönü’ne gittik. Fotoğraf sanatçısı arkadaşımız Ayşe Taşkın’da katıldı bize.

Yapılan restore çalışmaları ile müthiş güzelleşmiş Hamamönü. Bir başka yazıda sizlerle paylaşırım o güzellikleri.

zeki-oguz-(1)-003.jpg

zeki-oguz-(2)-003.jpg

zeki-oguz-(3)-003.jpg

zeki-oguz-(4)-001.jpg

zeki-oguz-(5).jpg

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.