DİYARBAKIR (AA) - İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı'nca Diyarbakır'da düzenlenen ve iki süren "Ortadoğu'da Kürtler ve Barış Sempozyumu" sona erdi.

İHH Genel Başkan Yardımcısı Gülden Sönmez, son oturumunda "barış ve çözümün gerektirdikleri ve sorumluluklarımız" konulu sunum yaptı. Sönmez, sunum sırasında yaptığı konuşmada, sempozyumda yer alan makale ve sunumların 5 dilde kitaplaştırılacağını söyledi.

Sempozyumla ilgili "yardımınızı yapın, bu türden meselelere karışmayın" diye eleştiriler aldıklarını öne süren Sönmez,"Bu eleştiri Doğu Türkistan ile uğraşırken başka bir yerden gelir, Filistin ile uğraşırken başka bir gruptan gelir, Kürt meselesinin çözümüne katkı sunarken de başka bir gruptan gelir" dedi.

İHH'nın kurulduğu günden bu yana bir model ortaya koyduğunu anlatan Sönmez, şöyle konuştu:

"Her ne kadar kendimizi sivil toplum kuruluşu olarak tarif etsek de siz de çok iyi biliyorsunuz ki bizim bu tür meselelerdeki duruşumuz, referanslarımız, kendi inancımız kaynaklıdır. Eğer bir Müslüman, öncelikle görevinin yeryüzünde adaletin daim olması görevini kenarda bırakıp, bunun sadece bir cüzü olan ihtiyaç sahibine yardım etmeyi dert ederse, emin olun ki halifelik görevimizi, yeryüzünde bulunma amacımızı tam da bu yönünden kaybetmiş oluruz."

Sönmez, çözüm süreci ile ilgili olarak silahların susması ve bırakılmasında muhatabın tekliğinin anlaşılabilir olduğunu vurgulayarak, Kürt meselesinin haklar ve özgürlükler boyutunda tek muhatapla görüşülmesinin süreçte aksamalara neden olduğunu belirtti.

Devletin üzerine düşen sorumlulukları, özellikle hukuki alanda ve haklar konusunda gerekli adımları atması temennisinde bulunan Sönmez, "Muhataplık konusunda hükümeti eleştirdiğimiz kadar bölgenin diğer aktörlerini de eleştiriyoruz. Seslerinin daha fazla çıkmasına ihtiyaç var. Bu türden çalışmaların daha fazla yapılması lazım ve atılması gereken somut adımlarla ilgili çalışmalar yapılması lazım" diye konuştu.

 6-7 Ekim olayları ile ilgili olarak Yasin Börü ve arkadaşlarının başına gelen olayı ilk duyduklarında "Hayır, böyle bir şeyin Diyarbakır'da olması mümkün değil" dediğini aktaran Sönmez, şunları kaydetti:

"Bir Kürt asla düşmanı bile olsa, ona aman dilemiş, ona sığınmış, canı için ya da namusu için ona kaçmış olanı, kendi canını verir ama teslim etmez. Nasıl biz bu duruma düştük?"