İSTANBUL (AA) - ERCAN DOĞAN / ERCAN ÇAKAR - İstanbul Büyükşehir Belediyespor sporcusu Karin Öcal, röportaj yaptığı paralimpik milli yüzücülerden etkilenerek başladığı yüzmede kısa süre içinde uluslararası yarışlara katılmayı başardı.

Lisede okuduğu dönemlerde kulübü İstanbul Büyükşehir Belediyespor'un Cebeci'deki tesislerinde kendisi gibi engelli yüzücülerle röportaja giden 24 yaşındaki Karin, etkilendiği sporcuların yanı sıra antrenörü Berna Bal'ın yönlendirmesiyle yüzmeye başladı.

Kısa süreli kariyerinde milli takıma kadar yükselmeyi başaran Karin, AA muhabirlerine yaptığı açıklamada, "Yüzmeye 2015'te başladım. Engelli sporculardan Beytullah Eroğlu ve diğer sporcularla röportaj yapacaktım. Berna hoca engelli olduğumu görünce bana direkt mayosunu verdi, o günden bugüne Berna hocayla çalışıyorum." dedi.

Daha önce yüzme bilmediğini vurgulayan milli sporcu, "O dönemde Beytullah, uluslararası organizasyonda üçüncü olmuştu. Elimde not defterim, kameramla geldim. Burası geleceğimmiş, iyi ki gelmişim. Öncesinde yüzmedim. Yüzmeyi burada öğrendim. Yüzmeye biraz geç başladım, keşke zamanında başlasaydım. Keşke böyle bir şey olduğunu önceden bilseydim." diye konuştu.

Yüzmede kariyer yapmak gibi bir düşüncesinin daha öncesinde olmadığına dikkati çeken Karin, şöyle devam etti:

"Amacım gelip röportaj yapıp gitmekti. İlk geldiğimde çok etkilendim. Tamam ben de engelliyim ama hiçbir zaman bu kadar engelliyle bulunmadım. Tek başıma buraya gelebiliyorum, her işimi yapabiliyorum, saçımı bağlıyorum, ayakkabı bağcığını kendim bağlıyorum. Hepsi engelli, çok şaşırdım. Şakaları bile çok güzel. Hiç unutmuyorum. Röportajım bitti ve yemekhaneye gittik. Beytullah bana 'sen geç, ben senin yemeğini getiririm' dedi. Şaka yapıyor diye düşünüyordum. Kendinle barışık olmak çok güzel şey."

Yüzmenin kendisine çok şey kattığını anlatan Karin, "Burada kimisinin ayağı olmuyor, kimisinin kolu olmuyor. Herkes birbirini tamamlıyor. Sana engelli gibi kimse bakmıyor. Yüzmeye başlamadan önce sokağa çıktığımda elimi nereye koyacağımı bilmiyordum. Ayağımda protez var, şort giyiyordum şaşırıyordum. Yüzmeye başladıktan sonra bütün algım, fikrim değişti. Şimdi çok rahat geziyorum, her işimi rahat yapabiliyorum." ifadelerini kullandı.

Geç başlamasına rağmen yüzmede bu kadar hızlı gelişeceğini tahmin etmediğini kaydeden milli sporcu, "Bu hocalarımın sayesinde oldu. Berna hoca başından beri benimleydi. İlişkimiz hoca öğrenci ilişkisinden çok farklı. Yeri geldiğinde annem oluyor, birbirimizi çok iyi anlıyoruz. 10 yaşındayken annemi kaybettim. Üniversite kaydına Berna hoca geldi, 'annen yanında yok beni annen say' dedi. O benim hayatımı değiştirdi." değerlendirmesinde bulundu.

- İlk bedensel engelli kadın antrenör olmak istiyor

Karin Öcal, sporculuktan çok antrenör olarak deneyimlerini diğer yüzücülere aktarmak istediğini dile getirdi.

Bir yandan yarışlara katılan, diğer yandan yardımcı antrenör olarak bu konuda da kendini geliştirmeye çalışan milli sporcu, şunları söyledi:

"Amacım dünya şampiyonu olmak, her yarışa katılmak değil. Geç başladığım için bildiklerimi başkasına aktarmak istiyorum. Bedensel engelli antrenör yok, ben ilk olmak istiyorum. Fatih hoca olsun, Berna hoca olsun çok yardımcı oluyor. Şu an yardımcı antrenörlük yapıyorum. Çok başarılı olacaksın diye bir şey yok. Ben sporcu olarak nereye geleceğimi biliyordum, onun için daha çok antrenörlük yapmaya karar verdim. Çok az kişi Dünya Şampiyonası'na gidiyor ama ama bir sürü engelli gelip spor yapıyor. Kendilerini mutlu hissediyorlar. İlk geldiğimde bir sporcu vardı, o da engelliydi. Bana 'karada birine bağlı olabilirsin ama suda değilsin. Annem beni sırtında taşıyor ama tek başıma yüzüyorum' demişti. Bize fırsat verseler çok şey yapabiliriz."

Tamamen antrenörlüğe yoğunlaşmak istediğini vurgulayan milli sporcu, "Bir ilki yapmak istiyorum. Spordan gelip bedensel engelli kadın antrenör olmadığı için bir ilki gerçekleştirmek istiyorum." yorumunu yaptı.

- Kuş yazısı tasarımlarıyla dikkati çekiyor

Ermeni asıllı Türk vatandaşı Karin Öcal, Ermenice'de kuş yazısını (Tırçnakir) kullanarak yaptığı tişört tasarımlarıyla dikkati çekiyor.

Harfleri kuşa benzeterek bunu yaptığını anlatan Karin, şunları aktardı:

"Ermeni çocukların gittiği yaz kampı vardı. Kampın girişinde o harflerle oranın ismi yazıyordu. Bir gün protezim kırılmıştı ve oturdum denedim. Ondan sonra devam ettim. Oranın yönetim kurulunda yer alan biri Ermenistan'dan bir kitap getirtti. Kendimi geliştirdim. Yaklaşık 200 isim yazdım, kermeste satıldı. 2012'den beri çiziyorum. Daha sonra tişört basmaya karar verdik. Mesela Ermenice'de A harfini kuşa benzeterek çiziyorsun."

Kuş yazısının imzası gibi olduğunu vurgulayan milli sporcu, "Harfleri kuşa benzeterek ve çoğu hayvanı birleştirerek yazıyı hazırlıyorum. Ben en sade halini yapıyorum." diye konuştu.

- Hayatı ev-okul-salon arasında geçiyor

Milli sporcu, bir yandan antrenmanlarını yaparken bir yandan da İstanbul Üniversitesi Spor Akademisinde eğitimini sürdüren Karin Öcal, hayatını ev-okul-salon üçgeninde geçiriyor.

Bakırköy'de ikamet eden milli sporcu, "Spor yönetimi okuyorum. Üçüncü sınıftayım. Önce okula gidiyorum, okul Avcılar'da. Okuldan buraya geliyorum. Buraya gelmek için metrobüs, tramvay ve otobüs yapıyorum. Yol 1,5 saat sürüyor. Yorucu ama burayı seviyorum." ifadelerini kullandı.

Üniversitede spor akademisini kazanmasının ardından gelen tepkilere dikkati çeken Karin, sözlerini şöyle tamamladı:

"Üniversiteyi ilk kazandığımda insanların tepkisi çok değişikti. Engelli bireyim spor akademisi kazandığım zaman yüzüme karşı 'sen engellisin, sporu nasıl yapacaksın, nasıl okuyacaksın' diye algı vardı. Okulda hiç zorlanmadım. Hocalarım da destek oldular. Diğer öğrencilerden beni ayırmadılar. Ben de istemedim. Hiçbir dersten muaf olmadım."