Aydınlar ve iktidar

Son zamanlarda açılıma ilişkin ikna çabaları edebiyatçılar, sanatçılar da içine almaya başladı…Hatta onlara bu açılımın ne olduğu devletin en üst kademesinde anlatılmaya başlandı.

Aydınlar “açılım”la ilgili bilgilendiriliyor…

Aydınlar “açılım” için ikna ediliyor, iktidarın en üst temsilcileri aracılığıyla…

Aslında tuhaf bir durum değil mi bu?

Açılım hakkında bilgisine başvurulanlar “aydınlar” olmalı…

Onların farklı perspektiften bakışları, dünyayı farklı görüşleri “açılım”a yeni bir açıdan bakılmasını sağlayabilir diyerek onlardan görüş alınmalı…

Öyle ayak üstü falan değil, günlerce aylarca tartışılmalı…

Ama bizim aydınlarımız çok güzel bir restorana gitmiş müşteri gibi oturup yemeklerini yiyorlar, meyve sularını içiyorlar ve “açılım” hakkında bilgilendiriliyorlar…

Yalnızca “bilgilendiriliyorlar”…

Karşılıklı bilgi alışverişi bile yok anlayacağınız…

Aydın muhaliftir, aydın sorgulayandır…

Aydın hak bildiğini, doğru bildiğini her durum ve zamanda söyleyen kişidir…

Tam da bu sırada Mevlana ve sözleri aklıma geliyor…

 Kelamın sultanı olan Mevlana….

O her kelimeyi, her cümleyi özenle seçer ve sizi de kelamın büyüsüne davet eder..

Mesnevi Onun kelimeyle dans edişindeki zirvedir…

Mevlana’nın edebi rakslarının dışında yine aynı hazla okuyabileceğiniz “Fihi Mafih” adlı eserinde yüzyıllar ötesine seslenen  öğütler vardır…

Özellikle bugün kendilerine “aydın” diyenlerin bu öğütleri çok ama çok iyi okumaları gerektiğini düşündüğüm cümleler bunlar…

Aydın ve devlet anlayışına nasıl bakmamız gerektiğini beynimize kazıyan cümleler…

Ve “açılım” sürecinde aydınların durumunu gözler önüne getirdiğimizde, ülkemizde neden gerçek bir aydınlanmanın olamayacağına dair ipuçları vermesi açısından da büyük önem taşımakta…

Mevlana bu eserin bir bölümünde aydınlar ve iktidar üzerine yazdığı bir pasajında günümüzde yaşananlara ayna tutar…

Aydın iktidar ilişkisinin nasıl olması gerektiğini ortaya koyar…

Şimdi sizleri Mevlana’nın “aydın ve iktidar” ilişkisini anlattığı bu pasajla baş başa bırakıyor ve “açılım-aydın” resmine bir de bu açıdan bakmanızı istiyorum…

Peygamber (Ona selam olsun) buyurdu ki: “Bilginlerin kötüsü emirleri ziyaret eden, emirlerin iyisi bilginleri ziyaret edendir.

 Fakat fakirin kapısına gelen emir ne kadar hoş ve emirlerin kapısındaki fakir ne kadar kötüdür.”

Önceki ve Sonraki Yazılar