Ateş Gecesi

Gazete ve dergilerde ilk defa yazmaya başladığım yıldan (1997) bu yana okumak ve okumanın önemi üzerine, öyle lise kompozisyonu zorunluluğunda falan değil, bütün samimiyetimi kağıda yansıtmaya çalışarak, öncelikle de söylediklerime muhatap olarak kendimi alarak naçizane bir şeyler sayıklamaya çalıştım. En çokta ilk okuma aşamasında olanlar için milli ve manevi değerleri anlamayı ve yaşamayı telkin eden –ben bunlara İslamî roman demek istemiyorum- romanlarla birlikte kendi klasiğimiz olan meşrutiyet dönemi, milli edebiyat dönemi ve Cumhuriyet dönemi romanlarını da sık sık salık vermeye çalıştım. Bunun yanında okumayı ve hayatı anlamada; iyilik, doğruluk, dürüstlük, sevgiye, anne ve babaya vefa, sevme, fedakarlık, cömertlik, adalet, özgürlük, eşitlik, kanaatkarlık, vakar, edep, yaşama ve yaşatma duygusu, hoşgörü, zorluklar karşısında vefa gibi… Saymakla tüketemeyeceğimiz değerlerin önemini ve evrenselliğini kavramada Batı edebiyatının önemli romanlarının okunmasındaki önemin üzerinde de durduğum olmuştur.

      Bu yıl bir vesileyle Reşat Nuri Güntekin’in “Ateş Gecesi” isimli romanını da okuma fırsatını buldum. Çoğu klasiklerimizin sıkıcı tarafı, ortaya koydukları tez doğrultusunda yazılmış olmaları; yazarlarının dilde sadeleşme ve “Sanat toplum içindir…” anlayışını eserlerine abartacak derecede yansıtmalarıdır. Bu romanda onu görmediğim için, romanı bir kere daha kitapseverlerin gündemine taşımayı uygun buldum.

     Her şeyden önce şunu belirtmekte fayda var: “Ateş Gecesi” bir aşk romanıdır. Reşat Nuri’nin kariyerinin Kemal noktasında yazdığı bir romandır. Bu sebeple de roman için, yazarının en olgun romanı denilebilir. Romanın kendi döneminde yazılan romanlara göre sıkıcılıktan uzak olmasının bir önemli tarafı ise devrin siyasi ve ekonomik koşullarının her zaman geri planda olmasıdır. Romanın diğer bir güzel özelliği de Rumların Ermenilerin ve Türklerin bir arada hoşgörü içerisinde yaşamalarını göstermesidir. Yazar romanı sonuna kadar büyük bir titizlikle götürür. Evet yukarıda arz etmiştim. Roman bir aşk romanıdır ancak; şunu da belirtmek gerekir ki öyle sıradan bir aşk romanı bir başka ifade ile piyasa romanı değildir. Romanın sıradan bir aşk romanı olmaması zaten anlattığı aşktan bellidir. Romanda anlatılan aşkın sıradan bir aşk romanı olmaması da eserin sıradanlığını bozan önemli bir etkendir. Roman yazar anlatıcı tarafından anlatılmıştır. Bahsi geçen aşkın bir özelliği de ilk aşk olmasıdır. Yani romanda Kemal Murat Bey’in Afife’ye duyduğu aşk ilk aşktır.

      Romandaki teknik kusur ise devrin siyasi olayları ile ilgili çok bilgili anlatımlar yapmasıdır.

      Romanın isminin “Ateş Gecesi” olmasına gelince, bu ismin iki tane simgesel anlamı vardır. Birincisi Hıristiyan inanışındaki “Ateş Yortusu”nu temsil etmesidir ki Kemal ilk aşkı Afife ile burada Afife’nin bir Rum kızı taklidi yaptığı esnada tanışacaktır. Kahramanlarımızın aşkının başladığı gece bu gecedir. İkinci anlamı ise: Kemal Murat Bey’in yıllar sonra Afife ile karşılaştığında, Afife ona aşkını ilan ederken işgal altındaki İstanbul bombardıman altındadır.  İtirafın yapılma zamanı da geceye tesadüf eder. Yani tam manasıyla bir ateş gecesi yaşanmaktadır.

      Ayrıca romanın bir diğer özelliği ise Reşat Nuri’nin kendisini etkileyen üstadına yani Halid Ziya Uşaklıgil’e yaptığı bir göndermedir. Yazar romanda “İzmirli bir gencin “Mâi ve Siyah” isminde harikulade bir romanı var.” ifadesiyle üstadına bir selam gönderir.

         Biz de tüm kitapseverlere selam gönderiyoruz.

    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.