11. Ceza Hukuku Günleri

11. Ceza Hukuku Günleri

Adalet Bakanı Bozdağ:- "Köklü reformların, Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Hukuk Muhakemesi Kanunu, Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, diğer kod kanunların hepsine baktığımızda adeta Cumhuriyet'in başındaki yenilenme gibi bir yenilenme sürecinin 2002'de

İSTANBUL (AA) - Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hukuk alanında Cumhuriyet'in başındaki yenilenme gibi bir sürecin 2002'den sonra başladığını belirterek, "Atatürk'ün yaptıklarından sonra en önemlilerinden birisi hiç kuşkusuz istinafın faaliyete geçmesidir. İstinaf bir yandan yargılamayı hızlandıracak, bir yandan kararların doğru ve isabet oranını artıracak, bir yandan hakimlerimizin ve savcılarımızın motivasyonunun olumlu etkilenmesini sağlayacaktır. Bir yandan da Yargıtay ve Danıştay'ın gerçek anlamda içtihat mahkemesi fonksiyonunu kazanmasına yol açacaktır. Ceza muhakemesindeki davaların yüzde 91'i, hukuk muhakemesindeki davaların yüzde 89'u, idari yargılamadaki davaların da yaklaşık yüzde 80'i istinafta kesinleşecek" dedi.

Bozdağ, İstanbul Üniversitesi'nde düzenlenen 11. Ceza Hukuku Günleri'ndeki konuşmasında, Türkiye'nin ceza adalet sistemini 2002'den sonra yenilediğine değinerek, Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, Kabahatler Kanunu ve diğer özel kanunlarda yer ala ceza hükümlerinin yeni sisteme uyumlaştırılması konularında kapsamlı reformlar yapıldığını anlattı.

Koruma tedbirleri konusunda ceza muhakemesinde ortaya konulan anlayışın önemli değişiklikleri de beraberinde getirdiğine değinen Bozdağ, "Türkiye'de eskiden işkence iddiaları vardı, hemen hemen her gün haberlerde yer alırdı. Şu anda işkence iddialarını gazetelerde, televizyonlarda duyabiliyor musunuz? Uluslararası örgütlerden gelip 'Şu işkence var, bu işkence var. Nedir bu konu?' diye soranlar olurdu. Şimdi kaç tane gelen var, kaç tane soran var? Gelenler azaldı, soranlar da cevabını aldığı zaman Türkiye'de bu konudaki gelişmeyi takdir edip ayrıldılar. Neden? Çünkü ceza muhakemesinin yeni anlayışı delilden şüpheliye sanığa doğru gidişin tam esaslarını ortaya koydu. Yeni yöntemler, imkanlar suça ve suçluya ulaşmayı kolaylaştırdı. Suçun delillerini hukuk içerisinde ve hukuka uygun biçimde, doğru bir şekilde ortaya koymayı sağlayan düzenlemeler oldu" diye konuştu.

Bozdağ, Türkiye'de davalarda ve cezalardaki artış konusunda eleştiri geldiğini dile getirerek, "suç işlemede patlama olmuş" gibi bir algı oluştuğunu ancak usul yasasının ve teknolojinin sağladığı imkanlarla sonuç almanın kolaylaştığını vurguladı.

Koruma tedbirleri konusunda AK Parti hükümetleri döneminde atılan adımlar içerisinde en fazla eleştirinin sulh ceza hakimliklerinin kurulmasına geldiğini belirten Bozdağ, sulh ceza hakimliklerinin Ceza Muhakemesi Kanunu'nda "en fazla haksızlığa", "en fazla iftiraya uğrayan" ve "en fazla mağdur edilen" madde olduğunu ve gündeme kurban edildiğini söyledi. Bozdağ, "Bir takım paralel operasyonların gölgesinde kalmıştır ve işin esası, gündelik tartışmaların arasında kaybolup gitmiştir" değerlendirmesinde bulundu.

Bozdağ, sulh ceza hakimliğini kuran yasanın parlamentodan geçmesinin ardından Türkiye'de "birden bire kıyamet koptuğunu" dile getirerek, "Bu hakimliklerin proje hakimlikler olduğundan, paralel operasyonlarla irtibatından, siyasi iradenin emrindeki hakimlikler olduğundan, nereden, nereden hepsinden aldılar vurdular. AB Komisyonları da Türkiye'nin sulh ceza hakimliğini hayata geçirmesini bizden istedi. Biz bunu hayata geçirince de takdirlerini iletti. Ama yapılan propagandalar orayı da etkiledi, orası daha sonra farklı kanaatleri dile getirmeye başladı" diye konuştu.

Koruma tedbirleri konusunda uzman bir hakimlik oluşturmak için söz konusu düzenlemenin yapıldığına işaret eden Bozdağ, "Şu ana kadar ortaya çıkan uygulamaya baktığımızda da başarılı olduğunu görüyoruz. Sadece bazı çevrelerin bazı davalarla, bazı soruşturmalarla alakalı eleştirileri var. Onun dışında baktığınızda çok önemli bir sistem olduğunu görüyoruz. Sulh ceza hakimliklerinin kendi içerisinde itiraz mekanizmasına da ciddi eleştiriler yapıldı. Takipsizlik kararı veriliyor, bu karara itiraz yapılıyor. Bir sonraki sulh ceza hakimi bakıyor. Eğer orada tek sulh ceza hakimi varsa en yakın yerdeki ağır ceza mahkemesi nezdindeki sulh ceza hakimi bakıyor. Buna ciddi eleştiriler yapıldı. Sulh ceza hakimliklerinin büyük bir haksızlığa uğradığını ifade etmek isterim. Zaman içerisinde göreceğiz ki Türkiye'deki bu sulh ceza hakimliği uygulaması bugün eleştirenlerin en çok savunduğu uygulamalardan biri olacaktır. Çünkü bu koruma tedbirlerinin güvencesidir" değerlendirmelerinde bulundu.

- "İstinaf yargılamayı hızlandıracak"

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ceza muhakemesi alanında bazı değişiklikler yapılması planlandığına değinerek, ön ödemeyi 6 aya çıkararak, kapsamının genişletileceğini, uzlaştırmanın kapsamının genişletilerek sağlıklı bir şekilde uygulanmasını engelleyen, uygulamadan kaynaklı sorunları çözücü adımlar atılacağını, basit yargılama müessesesini hukuka aktarmak ancak kapsamını dar tutmak istediklerini bildirdi.

Türkiye'de İstinaf yargılamasının 20 Temmuz'da başlayacağını hatırlatan Bozdağ, şu bilgileri verdi:

"Cumhuriyet döneminde Türkiye'de hukuk alanında çok büyük değişimler oldu ama en büyük reform Atatürk'ün liderliğinde yeni Cumhuriyet'in başında oldu. Şer'i hukuktan laik hukuka geçerken pek çok husus baştan aşağı yenilendi. Ondan sonraki süreçlerde yapılan değişikliklere baktığımızda bir takım rötuşlar var, fakat köklü bir reform anlayışı yok. Bu anlamda baktığınızda köklü reformların, Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Hukuk Muhakemesi Kanunu, Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, diğer kod kanunların hepsine baktığımızda adeta Cumhuriyetin başındaki yenilenme gibi bir yenilenme sürecinin 2002'den sonra başladığını görüyoruz. Ama en büyük reform, ikinci adım reform, Atatürk'ün yaptıklarından sonra en önemlilerinden birisi hiç kuşkusuz istinafın faaliyete geçmesidir. İstinaf bir yandan yargılamayı hızlandıracak, bir yandan kararların doğru ve isabet oranını artıracak, bir yandan hakimlerimizin ve savcılarımızın motivasyonunun olumlu etkilenmesini sağlayacaktır. Bir yandan da Yargıtay ve Danıştay'ın gerçek anlamda içtihat mahkemesi fonksiyonunu kazanmasına yol açacaktır. Ceza muhakemesindeki davaların yüzde 91'i, hukuk muhakemesindeki davaların yüzde 89'u, idari yargılamadaki davaların da yaklaşık yüzde 80'i istinafta kesinleşecek."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler