Yerel siyasette neden kadın yok?

Memleket Dergi'den

 

Bu sayıya siyasi bir başlangıç yapalım istedik. Hazır arkadaşlar “Mevlana Yılı”nın aynı zamanda “Siyaset Yılı” olacağını düşünerek siyaset tarihimize ışık tutan bir dosya hazırlamışlar. Seçim el kitabı mahiyeti taşıyan bu dosyayı ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.

Ben uzun zamandır gazetemizi ziyaret eden partilerimizin hanım kollarının istek ve şikayetlerine duyarlılık için bir şeyler yazayım istemiştim. 2007 Seçim Yılı’nı böyle bir yazıyla açalım o zaman…

“Yerel siyasette kadın temsili gerekli mi?”, ya da şöyle sorulabilir: “Kadınları mutlaka kadınlar mı temsil eder?” Bunlar son derece tartışmalı, politik sorular. Siyasetbilimciler bırakın tartışsınlar. Benim derdim bu sorularla “polemik” yapmak, bir tarafı kızdırarak tatmin olmak değil. Farklı toplumsal grupların toplumsal karar süreçlerinde temsil edilmesi, adına “demokrasi” dediğimiz idare şeklimizin olmazsa olmaz şartıysa, “herkes”in bir şekilde temsili gerekiyorsa, kadınların da yeterli sayıda temsili mümkün olsun.

Çünkü “Ben hepiniz için en iyisini yaparım” kafasındaki adamlar ancak diktatör zihniyetine sahiptir. Kadınlar ve erkekler, mahalleyi, şehri, köyü, aynı biçimde kullanmaz. Sorunları, ihtiyaçları, beklentileri farklıdır. Yaşanılan çevrenin sunduğu ekonomik ve toplumsal olanaklardan yararlanma fırsatları aynı değildir. Bu nedenle, birlikte yaşadıkları çevreye yönelik politikalar (ya da politikasızlıklar) ve uygulamalar, kadın ve erkekleri farklı biçimde etkiler. Bu nedenle, kadınları “farklı bir sosyal grup” olarak kabul etmemiz gerekir.

“Farklı bir sosyal grup” olan kadınların parlamentoda yetmiş beş yıl sonra, ulaştığı nokta ancak yüzde 4.2 olmuş. Yerel yönetimlerde deyim yerindeyse kadının adı hiç yok. 2004 seçiminden sonra, kadın belediye başkanı oranı yüzde 0.6 maalesef. Yani binde 6. Kadın belediye meclis üyesi oranı yüzde 2.5, il genel meclisinde ise yüzde 1.7. Bu oranlar, dünya sıralamasında en diplerde süründüğümüz anlamına geliyor.

Konya’nın halini analiz edecek olursak durum daha da vahim… Eldeki veriler hazır “Konya İmajı”yla da örtüşüyor. Bir de şehri yöneten büyüklerimiz, “Konya bir dünya şehri” gibi sloganlarla uluslar arası tanıtımlarda Konya’daki Avrupa’yı yakalayan standartlardan söz ediyorlar. “Belediye meclislerinde ve İl Genel Meclisi’nde kaç kadın üyen var?” diye bir Avrupalı kul Allah’tan sormuyor… Oysa dünyanın pek çok yerinde, yerel yönetimlere, kadınlar nispeten daha kolay erişebiliyor, yerelde ve parlamentolarında daha fazla temsil edilebiliyorlar. Özetle, yerel yönetimlerde kadın temsil oranları, genel yönetime göre daha yüksek. Çünkü, yerel hizmetler eve daha yakın ve kadınların geleneksel rolleriyle bağlantısı daha kolay kurulabiliyor.

Bizde ise nedense bu mekanizma, tamamen farklı işletiliyor. Partilerin başta iktidar partisi olmak üzere ana muhalefeti ve muhalefet partileri yani İl Genel Meclisi’nde sandalye sahibi bütün yerel vekillerimizi aday gösteren partiler, kadınlara söz hakkını ancak yönetimlerinin belirlediği dilimde verdiler. Muhafazakar taban ise, bir de “haremlik selamlık sıkıntısı çıkmasın başımıza” diye hanımları sadece seçmen kapılarına “gül” ya da “kandil simidi” bırakan “gönüllü”ler olarak gördüler.

Hadi biriniz bana anlatsın… Öyle değil, desin!... Öyle değil kabul edersek, o halde yerel siyasette “başımızın tacı” hanımlara belediye meclislerini parlamentodan daha ulaşılmaz kılan nedir? Söyleyin hadi…

Kadının sokağa çıkmasına bir süredir “müsaade” eden eşler mi, eski “egemenlik”lerini siyaset arenasında yeniden keşfederek hatunlarının siyasete el atmasını “kalkışma” olarak görerek buna müsaade etmiyorlar? Cevabı “yerel siyasette, rant var da ondan” gibi sol argümanla cevaplandırırsak yerel siyasetçilerimizi kızdırabiliriz. Ben böyle bir tezi ortaya atacak cesareti henüz kuşanmadım, ne yalan söyleyeyim…

Hazır “Müslüman-Sol” kimlik arayışının bazı arkadaş çevrelerinde itibar görmeye başladığı bir süreçte, şehirlerin hızla büyüdüğünü ve arsa talebinin hızla arttığını, buna göre imar planlarının yapıldığı yerlerin rant dağıtım merkezi filan olmaya başladığını, bu yüzden hele hele bundan sonra kadının yerel temsilde hiç söz sahibi olma şansının kalmadığını filan söyleyebilirim. “Solcu” bir siyasetçi dostumdan öğrendiğime göre “cennet” yurdumuzda üretim dışı gelirler, gayrı safi milli hasılanın yüzde 60'ını oluşturuyormuş ve bu oranın yarısından fazlası ise şehir rantlarıymış.

Dostumun iddiası doğruysa eğer; bu çapta bir rant, yerel siyasetin başka bir boyuta taşınmasına neden oluyor. İnsani, ahlaki, toplumsal ve kültürel değerlerde büyük bir yozlaşmaya kaynaklık ediyor. Bu rant paylaşımı, kıran kırana bir mücadeleye dönüşüyor mu, bilmeyiz. Bir kez daha söyleyeyim, bendeniz de eski bir “belediyeci” olarak az çok bu işleri bilirim herhangi bir dönemde Mevlana şehrinin meclislerinde herhangi bir rant paylaşımından söz edemiyorum.

Kadınlar, hangi siyasi yapı içinde olurlarsa olsunlar, doğaları gereği nazik, yumuşak ve barışçıdırlar. Allah’ın kitabı da, peygamberin sünneti de, 1425 yıllık gelenek de aynı şeyi söyler. Onlar iyi günde de kötü günde de “herif”lerinin yanında olurlar. İfadeyi daha “düzgün” kullanacak olursak, bu “erkek milleti” özellikle iş ve siyaset dünyasında “sadakat” ölçülerini zorlayarak “kaçamak” yapar da kadının ruhu duymaz.

Feminist eğilimler taşıyan bir yanım yok. Cemile Hanım’la çok iyi bir eş olmamın bu düşünce ve duygu bütünlüğüne sahip oluşumla da ilgisi yok. Sözü şuraya getireceğim… AB’ye giden yolda “yerel siyaset”ten heriflerin şerifleri uzak tutma alışkanlıkları da değişecek. Bazı meclis üyeleri koltuklarını eşlerine terk edecek. Çocuk bakımı, kreşe götürme, kişisel gelişim dersleriyle ilgilenme gibi durumlar heriflerin de gündemlerinin baş köşesine oturacak. Biraz baş ağrıtacak belki ama bu kaçınılmaz son sizi bulacak. 

Şerifler, heriflerin koltuklarına oturunca onları da ayrı bir sıkıntı basacak. Milletçe biliriz ki, “kadın milleti”, dünyanın her yerinde olduğu gibi, ülkemizde de malsız, mülksüz.  Mal paylaşım yasasıyla heriflerinden minik bir parsel ya da kutu gibi bir daire koparmadılarsa o zavallıların ne arsaları vardır ne de bağ, bahçeleri.... Müteahhitlik yapmayı da bilmezler. Yerel siyaset tecrübeleri, bildiri dağıtmak ve propaganda faaliyetlerine katılmaktan öteye geçmediğinden, belediye sınırları içindeki imar değişikliklerden haberdar olmazlar. Onları bekleyen zorluk da buradadır.

“Elinin hamuruyla erkek işine karışma!”cı taifesinden bir grup arkadaş üzerinde mini bir kamusal araştırma yaptım. Vaziyet korkunç tabi. “Bu arkadaşlarla bunca yıl nasıl arkadaşlık yapmışım” dedirtecek kadar değildi ama yine de hanım siyasetçiler ve geleceğin meclis üyesi hanım arkadaşlar için üzüldüm. Bu insanlar Mozambik’ten falan gelmedi. Kendilerini tanışma zeminlerinde “Goca Gonyalı” ya da “Gonya’nın Yirlisi” diye tanıtan bu arkadaşlara göre -içlerinde kardeşiniz, babanız, amcanız, dayınız bile vardır-  kadınların yerel siyasete uzak durması gerektiğinden söz ediyorlar. Siz muhatap olsanız kesin “Tamam, bunlar kesin faşist!” diye nitelerdiniz. Ne diyorlar biliyor musunuz? Yerel yönetim çok “teknik” bir konuymuş. Sanki belediye meclisinde ancak “mühendisler” olabilirmiş. Yüzyüze iletişimin, AR-GE çalışmalarının, halkla ilişkilere verilen önem, beyaz masa, vs. hizmetlerin yaygınlaştırılması yerel idarelerde artık sosyal bilimcilerin de varlığını ve etkinliğini zorunlu kılıyor. Sesinizi yükseltin derim ben… “Teknik bilgi kadar önemli olan bir şeye, hayat bilgisine sahibiz” deyin. Zaten kendilerine güvenleri sürekli zedelenen, “sen anlamazsın, sen bilmezsin”lerle yetişen sizin böyle bir işe kalkışmanız, büyük cesaret gerektiriyor. Yatıp kalkıp “Tayyip”e dua edin...

RP, FP, SP ve AK Parti hanımlar kollarının yerel siyasette daha aktif olmalarını ancak bugünün başbakanı olan Tayyip beye borçlu değil miyiz? Öyleyse 94’te açtığınız yolları şimdi 13 yıl sonra hem de AB kapısında randevu saatinin yaklaştığı bir vakitte tıkamayın. Açın yolları, hatta hanımlarınızı yerel siyasette hizmetçi olmaktan başta siz kocaları kurtarın, “azad” edin onları… Onlar şu vakitten sonra, başarılarına yeni başarılar kattıktan sonra artık kırmızı yollardan yürümeliler. Artık yerel siyasetin hadimi değil, hakimi olmalılar. Hem unutmayın, neredeyse hepinizi bulunduğunuz mevkie çıkarken en büyük fedakarlığı onlar yaptı. Her başarılı erkeğin arkasında kadın var değil mi? Artık değişim zamanı. Bundan sonra her başarılı kadının arkasında erkeği olmalı…

Bu seçimler kadınların son fırsatı… Kurtuluş için son fırsat. Sağcısı solcusu herkes artık seçmen kapılarına “gül” ya da “kandil simidi” bırakan “gönüllü”ler olmaktan çıksın. Yaklaşan genel seçimler öncesi size tahakküm eden heriflere başkaldırın! Bir de onlar sizin yerinizi alsın. 2007 Seçim Yılı sizin geleceğinizi belirleyecek. İçinizden en az bir miletvekilini bu yıl ki seçimlerde Meclis’e gönderemeyecekseniz, siz bu işi bırakın. Hilminiz, silminiz ve nezaketiniz bir yere kadar. Benden söylemesi…

Siz kadınlar, sizin de varolabileceğiniz bir yerel siyaset tarzı yaratabilirsiniz!..

Evinizi idare ettiğiniz gibi, beldelerinizi de idare edebilirsiniz!..

Siz adı siyaset denen kurumda temsil makamında olmadıkça memleket meseleleri daha da ağırlaşacak.

 

  Yıl                                    Kadın Sayısı      Toplam Sayı    Yüzde

                                              

1999    Belediye Başkanlıkları               2         3.216               0,6

İl Genel Meclisi Üyeleri             44       3.122              1,4 

Belediye Meclisi Üyeleri           541      34.084             1,6

 

2004    Belediye Başkanlıkları              18        3.234              0,6 

İl Genel Meclisi Üyeleri            54        3.184              1,7

            Belediye Meclisi Üyeleri           864      34.477            2,5                     

           

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.