Yap Yap Özür Dile. Oda Ne?

28 Şubat 1997 tarihinde Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a, o günlerde iktidarı destekleyen basına ve köşe yazarlarına karşı girişilen linç kampanyasına, kendini bu günün mağduru olarak göstermeye çalışan, o günün darbe destekçisi yayın gurubunun o yıllardaki yayın politikasını yazarak yazıma başlamak istiyorum.

Bugün yaygara yapan ve Erbakan Hocadan özür dileyen malum basının köşe yazarları ve siyasetçileri, o günlerde neler yazmışlar neler söylemişlerdi

“Bu kavga İktidar ile cumhuriyetçiler arasındadır,. O Şahıs (Erbakan) yanlış yapmıştır, yanlışlarına bizim destek olmamızı kimse bizden beklemesin. Yanlışa destek olan arkadaşlarımız yanlış içerisindedirler. Bizim tavrımız Sayın Ecevit in Sayın Demirel’in tavrıdır.”

Bu günkü iktidar partisinin kendisini desteklemeyen basına yaptığı baskıları bende kabul etmiyorum.

Ancak bu gurubun geçmişte yaptıklarını unuttuğumu da zannetmesinler. Bugünkü yapılanları da sıradan basını susturma hareketi olarak görmesinler.

Malum basın kuruluşlarından yapılan tüm çağrılarda “geçmiş kinleri gerekçe göstererek seyretmek demokratik olmaz” şeklinde olsa da, bu kadar ayıpta bizde olsun demek, o günlerde acı çekenlerin en tabi hakkı olsa gerek.

Geçmişte Bu milletin oylarıyla gelmiş iktidarı savunmak bir tarafa, yıkılmasında etkin bir rol oynayanların, bugün bizden kendilerini savunmamızı bekleme hakları da yoktur.

Daha dün iktidarla kol kola iktidarın nimetlerinden yararlanırken her şey güzeldi. Her nimetin bir külfeti vardır bunu unutmamak gerekir.

Malum basın kuruluşundan bir köşe yazarı bir yazısında AK Parti’ye oy veren vatandaşlarımızdan, muhafazakâr siyasetçilerden ve o günün mağduru Erbakan Hocamızın yanında yer alanlardan yardım dileniyor. 

Beyler bu kapı size kapandı artık. Sizi destekleyenlere 28 Şubat’ta beraber olduğunuz Sayın Ecevit’e, Sayın Demirel’e ve onun zihniyetinde olanlara gideceksiniz.

Desem de, maalesef malum şahısların özürleri o günü unutan ya da o günü yaşamayan Erbakan sevdalıları tarafından kabul görüyor.

Erbakan’ı Anlama programlarına davet ediliyorlar. Bu davetleri yapanlarda yanlış içerisindedirler haberleri olsun.  

Sakın bu olayı sadece medyayı ve o günün despot anlayışını susturma olarak değerlendirmeyin. Bu olay, hükümet kabul etmese de, geçmişle hesaplaşma olayıdır geçmişte zulmedenlerin hesap verme olayıdır haberiniz olsun.

Dün yükselenler, bugün yokuş aşağı inmektedir. Dün yokuş aşağı inenlerin, bugün yükseldikleri gündür.

……

Bu yaygaraları ve timsah gözyaşlarını bir tarafa bırakalım ve diğer meseleye dönelim.

Hükümet, paralel yapıyı devletten temizleme iradesini her gün söylüyor, söylüyor ancak her istediğini de yapamıyor, bu konuda zorlandığı da açıkça görülüyor. Aradan geçen bunca yıla rağmen hâlâ poliste ve yargıdaki bu insanlar,  ve özellikle siyasette varlıklarını güçlü bir biçimde sürdürüyorlar. (Konya ve Türkiye Belediye başkan adayları içerisinde onlarla sarmaş dolaş olanlar Onların Kurşun askerleri  başkanlığa aday gösterilmiş durumda)

Demokrasilerde İktidarın kullanabileceği idari yetkiler sınırlı, hukuki mücadele ise yavaş ve zor yürür. Bu zorlu koşullarda bu insanlarla mücadelede ciddi hatalarında olabileceğini görmek ve kabul etmek zorundayız.

Basında büyük bir bilgi kirliliği var, kavga ortamını fırsata dönüştürmeye çalışan binlerce insan “kavgada yumruk sayılmaz” mantığıyla vurabildikleri kadar vuruyorlar. 

Ortaya çıkan her kötülüğü, aydınlanmamış her olayı cemaate bağlama kompleksi, belki de gerçekleri kapatmanın başka bir yoludur. Gerçekle yalan birbirine karışıyor. Yalanlar ortaya çıktıkça gerçekler de gücünü kaybediyor.

Hiç anlamadığım konu; Sayın Cumhurbaşkanının bunca mücadelesine rağmen, AK Parti’ye en fazla oy vermiş Konya’da, ve Türkiye’nin her yerinde bu insanların hala rağbet görmeleri, hala nemalanmalarıdır.

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum