Yakındaki Uzak

Bir kutlu düşten uyanmanın heyecanıyla kapıya koştu adam. Ne zamandır böyle bir işaret, çıkmazına yol , derdine derman , borcuna verecek  arıyor ama hangi kapıyı çalsa ya kilitli buluyor ya da nezaketle geri çevriliyordu. Ama Allah’tan ümit kesmedi  duadan el çekmedi.İşte yardım en ummadığı şekilde geldi. Rüyasında ona “Ormanda falan mevkideki yosunlu büyük kayanın filan yönünde bir ok atımı mesafede hazine var” denildi. 

Koşması bundandı.Yandaki barakadan okunu yayını kazmasını küreğini alıp yola düştü . İşaret taşı olan kayayı buldu bildirilen yönüne sırtını dayadı ve sadaktan bir ok çekip attı. Düştüğü yeri gidip kazdı kazdı.Bir şey bulamadı. Ama rüya o kadar gerçek ses o kadar belirgindi ki vazgeçemiyordu.

 

Yeniden kayanın yanında geldi .Oku daha uzağa fırlatmak için yayı gerdikçe gerdi ve daha iyi bir atış yaptı.Düştüğü yeri tekrar kazdı. Akşam yorgunluktan bitap düşünceye kadar bu böyle devam etti.Ama nafile …

 

Ertesi gün şehrin çarşısına gitti . En iyi ok ve yay ustasını buldu. Yeni malzeme aldı.Böylece daha mükemmel bir atış gerçekleştireceğini düşünüyordu.Günlerce ok atmaya ve düştü yeri kazmaya devam etti.Sonunda bu durum insanların dikkatini çekti ve padişahın kulağına kadar gitti.Adamın biri ormanda büyük bir hazine arıyordu .Padişah böyle bir hazine varsa önce devletin hakkıdır diye düşünerek adamlarını yolladı.Hazine arayan adamı yakalayıp rüyayı anlattırdılar .Sonra ülkenin en iyi okçuları getirildi .En uzak mesafeye oklar atıldı daha derin daha geniş kazıldı.Belki yön yanlıştır diye kayanın her yanında aynı şey denendi .Öyle ki orman delik deşik çukur ve yığın dolu bir hal aldı.Sonunda ümitler kesilince adamın deli olduğuna karar verip serbest bıraktılar ve aramaktan vazgeçip gittiler .

 

Adam hala vaz geçmemişti .Son bir kez denemeye karar verdi.Eline yayı alıp oku yerleştirdi yine var gücü ile attı ve çekti. Bıraktığında nasıl olduysa ok ileri gitmedi. Ayağının ucuna düştü . Tekrar alıp düzgün bir atış yapmak için eğildiğinde nereye düşerse kazmak için kendine söz verdiğini hatırladı . Öyle ya bir ok atımı mesafe , bir ok boyu da olabiliyordu bazen. Bulunduğu yeri kazdı ve o eşsiz hazineye ulaştı .

 

Mesneviden hatırladığım bu hikayenin farklı bir çok versiyonu şark klasiklerinde ya da masallarında vardır. Bize şah damarımızdan daha yakın olduğunu bildiren Cenab-ı Allah’ı uzakta değil kendi özümüzde ve samimiyetle aramaktan bahs edilirken konuyu somutlaştırmak için anlatılan mesellerdendir.Ama hayatta bir çok konuda aynı açıdan hata yaptığımız da aşikar.İnsan genelde uzak, ulaşılmaz , yasak olana ilgi duyar ama yakınında hazine olsa fark etmez.

Bu yüzden yakınımızdakine içsel olarak daha uzak kalırız. En çok kendi akrabalarımıza , ailemize ve eşimize uzağıdır onlarla birlikte yaşasak da…

Kadınlar günü kutlamalarına karşıyım ama bir farkındalık oluşturacaksa buradan başlamamız gerekiyor diye düşünüyorum.Herkes kutlamaya özen göstermeye iltifat etmeye en yakınından başlasa ne güzel olur .

 “Sizin en hayırlınız kadınlarına hayırlı olandır” hadisi şerifini de sadece eş olan kadın olarak anlamayı sakıncalı buluyorum. Kadınlarınız , ifadesi bir erkeğin etkilendiği ya  da etki alanındaki tüm kadınları kapsar inancındayım. Yani başta annesi olmak üzere , kız kardeşi , kızı , gelini ve yakından uzağa iletişim içinde olduğu tüm kadınlar . Bu çerçeveden bakınca anasına iyi davranmayandan eşi iyilik beklemesin , eşine iyi davranmayanlar da annesi hayır ummasın diyebiliriz .Hatta eski eşine haklarını vermeyenden yeni eşi memnun olmasın .Çünkü ona yapacağı da haksızlıktır nihayetinde …

Bu nokta da kadınlara iş düşüyor. Reyting artırmak için  çatışma çoğaltan dizilere uyup da hayatındaki erkeğin üstünde hakkı olan diğer kadınlarla savaş ilan etmenin kendine dönecek bir bumerang olduğunun farkında olmalı insan.

Kadınlar günü deyince ne yazık ki gündemin olağan başlıkları olan şiddet, çocuk gelinler ve kendini din adına konulmaya yetkili sanan bir kısım zevatın zırvalarına değinmedim.Çünkü bunlar insanlık meselesi insanlık suçu...Sadece kadınlar gününde hatırlatılmamalı .Nihayet Cumhurbaşkanımızın isabetli konuşması ile savcılar durumun vehametini anladı da azmettiricileri takibe aldı.Devamının gelmesini umuyorum .

Ben bu gün insan ilişkilerinde sorunun  farklı bir yanına dikkat çekmek istedim. Yakınımızdaki, bize sevgisi ve emeği geçen kadınların kıymetini bilelim .

Evlilik aşkı öldürmez aşkı öldüren insanlardır görüşüme örnek olsun diye yazımı Aşık Atanoğlu( Mehmet Atar)’un 35.Evlilik yıldönümlerinde eşine söylediği ve bestelediği türkü ile  bitirmek istiyorum : 

KÖRDÜĞÜM GİBİ ( Nice yıllara)

 

Gül yüzlüm sevdamız dillere destan!

Bal üstüne kaymak sürdüğüm gibi…

Yıpranmadı keder, elemden, yastan.

Dürüsü duruyor dürdüğüm gibi…

 

Sabır ettik nice çileli yıla,

O zaman dönüştü acılar bala,

Sen benim gözümde goncasın hâlâ,

Duruyorsun ilk gün gördüğüm gibi…

 

Ne nefret eyledik ne ettik gurur,

Sevgiyle sulama her ağaç kurur,

Tertemiz sımsıcak dalında durur,

Otuz dört yıl önce ördüğüm gibi…

 

Ataroğlu’m çekse nice mihneti,

Dünyada yaşattın bana cenneti,

Hakkın emri Resulullah sünneti :

Seni seviyorum kördüğüm gibi…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum