
Hüseyin Altunbaş
Türk Sabun Köpüğü Satıyoruz
Türk Sabun Köpüğü Satıyoruz
Yıllardır Amerikalı ve Brezilyalı pembe dizileri satın alan Türkiye pembe dizi ihraç eder hale geldi. Vay be! Hatırlar mısınız? Latin Amerikalı ailelerin garip ilişkileri, uzun süre seyretmeseniz bile, bir arpa boyu yolun gidilmediği, insanları oyalamak üstüne kurulu, hafif konuların işlendiği, adına da sabun köpüğü (soap opera) denilen bu filmleri satın aldık yıllarca. Ama Kıvanç Tatlıtuğ sayesinde çok şükür soap opera ihraç ediyoruz artık.
O eski kötü günler geride kaldı!
Güya pembe diziler ev hanımı bayanlar içinmiş. Literatürde öyle diyor.
Arapların erkekleri de bayanları da Kıvanç Tatlıtuğ diyor başka bir şey demiyorlarmış. Arap erkeklerde seyretmiyoruz deseler de her şeyden haberdarlarmış. Bunu konu alan karikatürleri bile yapılıyormuş.
Önce Gümüş isimli filmle şimdide Aşk-ı Memnu ile…
Kültürlerin Kodunu nasıl çözersiniz. Reklam filmlerinden, kliplerinden, filmlerinden, sinemasından, futbolundan, siyasetçisinden…
Kültürler arası iletişim nasıl sağlanır?
Yukarıdakilerle…
Yani iletişim her yerde her zaman…
O zaman ülke satarken, şehir satarken, daha dikkatli ve bilinçli olmalıyız. Rastgele olmuyor. (Balık avlamaya benzemiyor artık.)
Şimdi bu olay New York Times’a haber olacak boyuta geldiyse demek ki üzerinde düşünülmesi gerekir.
Evet Kıvanç Tatlıtuğ Arap adıyla Muhannad NYT tarafından haber yapılmış. Arapların ilgisi anlatılmış. Nasıl anlatılmasın! Eskiden Amerikalılar bize ve Ortadoğu’ya bu tür filmleri satıyorlardı. Şimdi pazar bitti. Pazarı Türkiye kaptı. Amerikalı ve Brezilyalı sabun köpüklerine büyük paralar veren Türkiye şimdi sabun köpükleri ihraç eder hale geldi. Bunu pazarlama bilimiyle ele almak gerekir. Bakın olay nerelere gidiyor.
Türkiye’nin pazarlama gücünü keşfetmesi gerekiyor artık. Pazarlamanın gücü adına…
Konya’da Hayvanat Bahçesi var biliyor muydunuz?
Muhtemelen bilen azdır. Duyduysanız bile gitmemiş de olabilirsiniz. Hayvanları bir yere koymak oranın hayvanat bahçesi olduğu göstermez. Öyle değil mi? Orası hayvan barınağıdır o zaman.
Karatay Belediyesine ait Hayvanat Bahçesi Konya’nın yaşam göstergesi açısından iyi pazarlanabilecek bir bileşen aslında. Ama etkili kullanılırsa! Geçen hafta çocuklarımı gezdirmek amaçlı pek çok aile gibi ben de Hayvanat Bahçesine gittim. Konya’nın biricik olma özelliğine sahip bu yerinde mantalite, anlayış barınağı yaşatmaktan öteye gitmemiş. İlk açıldığı dönemde görmüştüm. Zaman geçmiş ama ilerleme arpa boyu ile kafa kafaya…
İletişim konuşmak değildir. Oranın girişinden başlayarak, hayvanlar hakkında bilgilendirme tabelalarına, temizliğine, kokusuna kadar her şey iletişim kuran noktalardır. İnsanlar akın akında geliyorlar ama hayvanat bahçesi yetkilileri sanki bundan hoşnut değiller gibi…
Ne yapılmalı peki?
Hayvanlar hakkında doğru düzgün bilgiler verilmeli. Türkçesinde başka İngilizcesinde başka bilgiler olmamalı. (Mesela Kartalın ömrü Türkçe 70-105 İngilizce 20-25 yıl) Bilgi verilmeyen hayvanlara hayvan muamelesi! yapılmamalı. Onların da tanıtılmaya ihtiyacı var! İçeride insanların daha fazla kalmasını sağlayacak aktiviteler yapılmalı. Orada ihtiyaçları olabilecek neler varsa düşünülerek satış standları kurulmalı. Su içmek isteseniz su alacak herhangi satış yeri yok. Ayrıca görevlilere iletişim dersleri verilmeli. Bakmayı, konuşmayı, cevap vermeyi öğrenmeliler. Uyarmanın sadece bağırarak yapılacak bir eylem olmadığını öğrenene kadar bu anlatılmalı.
Konya’nın kendini daha iyi tanıtması için bu tür temas noktalarını pazarlama mantığı ile yeniden ele almakta fayda var.
Yerelde Reklam Yarışması “Kırmızı Bölge”
Daha önce Hürriyet Kırmızı Reklam Ödüllerini Konya’da sergilemiş ve basında yaratıcılığı yıllardır ödüllendiren Kırmızı Reklam Ödülleri hakkında bilgi vermiştim. Kırmızı Reklam Ödülleri şimdi yerele nüfuz ediyor. Yerelde reklam ajanslarının yaratıcılığı ödüllendirilecek artık. Bunun adı da Kırmızı Bölge olacak. Kırmızı Reklam Ödülü almak isteyen reklam ajansları hazır kıta beklesinler. Yakında yerelden fırlayan başarılı yaratıcı reklam işleri Kırmızı Ödüllerine ciddi damga vuracak. Kendine güvenen reklam ajansları işlerini ayıklamaya başlasın. Benim de içinde olduğum Kırmızı Bölge Danışma Kurulu toplantıları kamuoyuyla paylaşılacak. Kırmızı Ödüllerinin yerelden iyi değerlendiren Adana ili ile diğer iller belki bu şekilde yarışacak. Konya için reklam yarışı başlıyor.
Reklamı seven RTÜK Kanunu geliyor.
Yasalaşması eli kulağında olan yeni RTÜK yasası ile reklamcılık yön değiştirecek gibi gözüküyor. Reklama zebani gibi bakan eski RTÜK yasası yerine daha yumuşatılmış reklam maddeleri içeren yeni RTÜK yasası ile reklam izleme ve yayınlama kuralları esnekleşiyor.
Bundan böyle televizyonlar bir saatlik yayındaki 12 dakikalık reklam hakkını istedikleri zaman kullanabilecek. 20 dakikalık ara bu yasayla kalkıyor. Reklamlar bir günlük yayın süresinin yüzde 15’ini geçemeyecek. Bir başka önemli değişim televizyonlarda yayınlanan ürün yerleştirmelerinin RTÜK payı ödendikten sonra sorun yaşamayacak olması. Yani gizli reklamlar olarak önceden ceza alan ürün yerleştirmeleri payını ödedikten sonra açık reklama dönüyor. Yeni tasarıyla reçetesiz ilaçların radyo ve televizyonlarda reklamları başlayacak. Böylece reklam pastası da büyüyecek, anlayışı da. Hadi bakalım.
hayvanat bahçesi hakkındaki görüşlerinize kesinlikle katılıyorum hocam. henüz konuşarak iletişim kurmayı bilmeyen bir tolumda tabelanın, kokunun, yolun vs. nesnelerin verdiği mesaj kimin için önemli ki? sizin, biizm için. istanbulda iki plajı karşılaştırıyolar geçen gün haberlerde. biri pırıl pırıl, sakin ama ücretli. diğeri de ben söylemeden anlayacağınız tarzda ve dolayısı ile bedava.
Yanıtla (0) (0)iletişim kesinlikle olmassa olmaz. ama ziyaretçinin de hangi hayvanlarla iletişime geçtiğini sorgulamak lazım önce. üçbeş tavuk ve birkaç atla... böyle hayvanat bahçesini az gürürsünüz. önce ürün, sonra ambalaj...
Hocam aşkı memnu için diyecek bişey yok artık sonu geldi (Başarılar dilemekten başka...) Hayvanat bahçesi için ise Konya da bi hayvanat bahçesinin olduğundan yeni haberi olan birisi olarak yeterince kişinin bundan haberdar olmaması ve kullanımının az olmasından dolayı çeşitli eksiklerine dikkat edilmemiş olabilir. Eğer yeteri kadar ilgi görmüş olsa eksiklerinde ortaya çıkması kolaylaşacaktır ve çözümü için bi şeyler bulunacaktır diye düşünüyorumm.
Yanıtla (0) (0)geçen bende bir leyleği hayvanat bahçesine bağışladım ...bizimde gelişmesine katkı sağlayacağını düşündüm ama anladım ki ilk gelişme iletişim olması gerekiyormuşşş
Yanıtla (0) (0)sevgili hocam yazınızı beğeniyle okudum her hafta olduğu gibi.artık televizyonlarda eskisi gibi brezilya dizileri amerikan dizileri görmüyoruz çok şükür.pembe diziler ev hanımları başta olmak üzere insanlarımızı televizyona kilitlemiş ve pembe dizilerdeki karakterleri özenmişlerdir bu durumda Türk kültürüne aykırıdır.Artık Türk dizilerini diğer ülkelerde izleyebiliyorlar hemde beğeniyle buda Türkiyenin tanıtımının yapılmasına katkı sağlamaktadır.Saygılarımla
Yanıtla (0) (0)pazarlama anlayışını her yerde benimsememiz gerekir bahsettiğiniz gibi hayvanat bahçesi de olsa pazarı çeşitlendirmeli orada insanlar daha çok vakit geçirmek isteyebilir. Bu nedenle insanlara faydalanabilecekleri daha fazla olanak sunulmalı... kaleminize sağlık hocam...
Yanıtla (0) (0)