Türk Olmak…

“İşte tarladan, ormandan, yelden büyümüşüz,

Ovalarla, denizlerle, dağlarla bir.

Tutmuş ellerimiz, yürümüş ayaklarımız,

Güneyden kuzeye, doğudan batıya

 

Türk olmak yayılmak demektir...

İçine; çiçeklerin, yıldızların, ulusların içine gir.

Geceden gündüze, eskiden yeniye, yürü sen, yürü sen.

Türk olmak gelişmek demektir...

 

Yok hele, oğul kız, yok hele

Yüreğimizde karanlık alnımızda kir

Bize yönelen isterse yeryüzü olsun, isterse gökyüzü

Türk olmak karşı koyma demektir...”

 

Bu şiir, şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın zihninden kalemine, kaleminden kitaplara, kitaplardan bizlere ulaştı. Bu mısralara internetteki “Aygazete” sitesinde makalelerini okurken ulaştım. Kültür eski bakanlarından sayın Namık Kemal Zeybek ise şiiri 1960’lı yıllarda bir toplantıda okumuş. Ben o zaman daha doğmamıştım. Çünkü, 1 Mart 1964 doğumluyum.

Türklük, bir ruh halidir.“Türk”, tarihin en büyük oluşumlarından birinin adıdır. Bir büyük kültür ve değerler sistemi içinde yoğrulmuş insanlar topluluğunun adıdır “Türk”. Türk demek Sakalar demektir. Türk demek Hunlar demektir. Türk demek Göktürkler demektir. Türk demek Avarlar demektir. Türk demek Karahanlılar demektir. Türk demek Selçuklular demektir. Türk demek Karamanlılar demektir. Türk demek Osmanlılar demektir. Türk demek Timurlular demektir. Türk demek Babürlüler demektir. Türk demek Türkiye Cumhuriyeti demektir. Türk demek Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, KKTC Cumhuriyetleri demektir. “Türk” demek, binlerce yıldan beri dalgalanan bayrak demektir. “Türk” demek, tarih boyunca başı dik olmak demektir. “Türk” demek, 10 milyon kilometrekare toprağa yayılmış rengarenk bir dil demektir. “Türk” demek, her zaman tek Tanrı’ya inanmış ve son dini, hak dinini en doğru anlayan ve yaşayan insanlar demektir. “Türk” demek, insanlığın bilim ve edebiyat tarihine Kutadgu Bilig’i, Divanı Lügat-it Türk’ü, Divanı Hikmet’i, İbni Sina’yı, Farabi’yi, Biruni’yi, El Harezmi’yi, Ebül İz’i, Uluğ Bey’i(Taragay), Ali Kuşçu’yu, Piri Reis’i, Katip Çelebi’yi, Oktay Sinanoğlu’nu, Cengiz Aytmatov’u hediye etmiş bir büyük dünya demektir.

Türklük bir okyanustur. Bu okyanusa akan her derenin suyu, her bulutun yağmuru bizimdir. Bu okyanustan çıkan olursa onların da yolu açık olsun... Türk ve Müslüman olmak bir şereftir, bir övünç kaynağıdır. Ahmet Kayhan Dede’min  “Ben milletimi ve memleketimi dinim kadar seviyorum” ifadesinin anlamı budur. Bizler birisine Türk diyorsak, ona böyle bir güzellik, böyle bir zenginlik, böyle bir büyüklük veriyoruz demektir.

Bizi Türk ve Müslüman yarattığı için Allah’a şükürler olsun...

Ve yine diyorum ki “Ne mutlu Türküm diyene”...

İtirazı olan var mı?

Bir adım öne çıksın.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum