Türk arabası elzem oldu!

Fransa ezelden beri düşmanımız. Osmanlı’nın zayıf zamanlarında karşısına dikilmiş, kendi zayıf zamanlarında da Osmanlı’dan yardım istemeyi zül saymamış, tam bir ‘gâvur’ devlet!

I. Dünya Harbi’nde Osmanlı topraklarını sömürebilmek için işgal etmiş, baş kaldıranları öldürmüş sömürgeci, istilacı ve hukuk tanımaz bir devlet…

Yine sömürebilmek için dünyanın dört bir tarafında milyonlarca insanın kanına girmiş, tam bir soykırımcı devlet. Öyle ki, daha bu yüzyılda yaptığı soykırımlar bir elin parmaklarını geçmiş vaziyette…

Şimdi bu Fransız gâvuru kalkmış bizim Ermenilere ‘soykırım’ yaptığımızı iddia ediyor ve kabul etmeyenlere ceza vereceğine dair yasayı meclisinden geçirmeye çalışıyor…

Fransız gâvurunun derdi, Ermeniler veya Fransa’daki Ermeni diasporası (kopuntu) değil, ezelden beri düşmanı olduğu Türkler’dir. Türkler’den en nefret eden Avrupa ülkesi de yine Fransa’dır…

Son yıllarda görmezden gelmeye çalışsalar da gözleri kamaştıran bir Türk yükselişi var. Hem ekonomik hem kültürel manada dünyada sesi hızla gür çıkmaya başlamış, mazlumların hakkını savunan güçlü bir Türkiye. İşte Fransa bunu hiç istemez. Açıkça Türkiye’nin gelişmesinden rahatsız olduğunu söyleyemez, ama her fırsatta pislik çıkarmak, aşağılık iddialar ortaya atmak onlardan her zaman beklenmeli…

Ne garip ki bizi hiç sevmeyen Fransızların pek çok mamulü ‘önemli’ birer marka olarak tarafımızdan kullanılmaktadır. Pierre Cardin veya Lacoste özellikle tercih edilirken, Total, Elf gibi istasyonlarından Renault, Citroen, Peugeot gibi arabalarımıza yakıt almaktayız. Carreffour’dan alışveriş yaparken, Dr Reno’nun salatalık kremini elimize-yüzümüze sürer, saçımızı L’Oreal şampuanla yıkarız. Michelin lastiğin kralı Uniroyal ise fena sayılmaz. Mutfağımızda Tefal bir numara, Danone ve Tikveşli ise başköşede. Suyun hası Hayat, yemek çekinde ise vazgeçilmezimiz Sodexho…

Markaları uzatabiliriz…

İşte bu uzayıp giden Fransız mallarını boykot edelim de ‘zarar etsinler’ diyecek değilim. Çünkü bu markalar dünyanın her tarafında aynı algıyla tüketiliyor. Ayrıca yerine daha iyisini koyamadığımız müddetçe ‘boykot’ ederiz tehditleri havada kalmıyor mu sizce de?

Bir de yoğurdu, şampuanı, suyu hemen değiştiririz, lakin arabaları ne yapacağız. Elden çıkarmaya kalksak, kime bu Fransız arabalarını alın diyeceğiz.

Örneğin bizim şirketin tam beş arabası Fransız markalı. Öyle canım sıkılıyor ki, kara kara düşünüyorum…

Ve Başbakanımızın yerli otomobil üretimi için ısrarı aklıma geliyor. Şimdi mesela olsaydı bir Türk markalı araba, hemen arabalarımızı değiştirmek isterdim. Fransız arabalarının yerine Alman veya İtalyan arabası almanın da alemi yok. Al birini vur ötekine…

Bir insan evladı çıksın artık da, uyduruktan montaj arabalara Murat, Şahin, Kartal isimlerini vermek yerine tastamam yerli bir Türk arabası yapsın. Biz de gönül rahatlığıyla binelim. Havadan da kimseyi zengin etmeyelim…

Allah’a şükür, pek çok alanda Türk markalarının temayüz ettiğini görüyoruz. Üç-beş sene içinde yabancı markalar azınlıkta kalacak, ama illa araba diyorum…

Kötü de olsa alacağız, artık bu bizim için gurur meselesi oldu. Ayrıca unutulmasın ki ilk yüzde yüz yerli Türk arabasını yapan firma uçup gidecek.

Hadi hayırlısı… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum